28 Ara 2011

TEOKRATİK DÜZENİN ALT YAPISI


Cumhuriyet 28.12.2011
Teokratik Düzenin Altyapısı
Türkiye’de yargıçlar ve yeteri kadar hukuk fakültesi mezunu varken bunları bir yana bırakıp mollaların, şeyhlerin, şıhların, mafya babalarının (arabulucu sıfatıyla) yargıçlık yapacağı bir yeni hukuk düzeni getiriliyor.

TBMM halkın iradesinin somutlaşmış şeklidir.M. Kemal kendisinin kurduğu TBMM’ye; kendisine başkomutanlık yetkisini vermediği zamanda bile saygı göstermiştir.
AKP iktidarı ise TBMM açık olduğu halde; olağanüstü hallerde kullanılması gereken“kanun hükmünde kararname” (KHK) çıkararak TBMM’yi devre dışına itmiştir.
Bu kararnamelerden birisi de “Kuran kurslarına giriş yaşını” kaldıran 653 sayılı KHK’dir.
Böylece; daha adını bile söyleyemeyen ilkokul çağındaki çocuklarımız; bilmediği bir dilde, hiçbir pedagoji eğitimi görmemiş hocaların insafına teslim edilmektedir.
İşin esası; Kuran öğretimi değil, çocukların“eğitim birliği” ilkesinin dışına çıkarılmasıdır. Böylece Cumhuriyetin eğitim sisteminin temeli delinmektedir.
Bu birinci hamleden sonra ikinci adıma geçilmiştir.
Bu adım; hiç gerek yokken ilkokullara“Arapça” derslerinin konulmasıdır.
Böyle bir durum elbette “dil öğretme”gerekçesine dayanmıyor!
Bütün sağlanmak istenen Cumhuriyetin temel devrimlerinden biri olan “harf devrimini”delmektir.
“Arapça dersi” konularak Arap alfabesi öğretilecektir. Bu uygulama uzun vadede; soldan sağa doğru yazılan yazı yerine sağdan sola doğru yazma alışkanlığını sağlamaktır.
Bildiğinizi sandığım öyküdür:
Küba lideri Fidel Castro Türkiye’ye geldiğinde gazeteciler kendisine soruyor: “M. Kemal Atatürk mü yoksa siz mi daha devrimcisiniz?”
Fidel Kastro tereddütsüz: “M. Kemal Atatürk!”der.
Gazeteciler hayretle sorarlar: “Neden?”
“Çünkü ben altı yüz yıl sağdan sola doğru yazan bir milleti birkaç yılda soldan sağa doğru yazdıramadım…”
Fidel Castro’nun bile hayran olduğu bu büyük devrim; AKP iktidarı eliyle tam ortasından delinmektedir!
Laiklik ilkesinin altını boşaltan ve suç olan, gelecekte hesabı sorulacak olan bu adım yetmez gibi; üçüncü adım atılmıştır: YÖK başkanı, giderayak, üniversitelere girişte; mesleki öğretimden gelenlerle düz lise öğretimi görenler arasındaki KAT SAYI uygulamasını kaldırmıştır.
Bu durum; anayasanın eşitlik ve adalet ilkesine aykırıdır. Lise mezunu yüz binlerce gencimizin hakkının ihlal edilmesidir. Meslek eğitimi seçenler de bizim çocuklarımızdır. Ancak mesleki öğretimi seçenler; baştan itibaren belirli bir statüyü kabul ederek başlamıştır.
Amaç nedir?
Adım adım nereye gidilmektedir?
Bu da yetmemiş üçüncü adım atıldı: Milli Eğitim Bakanlığı kanun hükmünde Kararname ile yeniden yapılandırıldı. 32 birim 17’ye indirildi, bakanlık tüm yöneticileri görevden aldı. Bakanlığın Atatürk milliyetçiliğine bağlı vatandaş yetiştirme ve“Milli Güvenlik Siyaseti’ne bağlı olma” kuralı kaldırıldı. Yerine küresel sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda adam yetiştirme ilkesi getirildi.
“Cumhuriyetin modası geçti” diyen M. Eğitim Bakanı’nın buraya getirilmesinin nedeni de böylece daha iyi anlaşıldı!...
Bunlarla bitmedi.
AKP iktidarı bir adım daha attı. İslamda“ruhban sınıfı” olmadığı halde, nasıl ve kim tarafından belirleneceği belli olmayan“molla”lara devlet memuru yapıp aylık bağlanması gündeme getirildi.
Türkiye’de Cumhuriyetin okullarında yetişmiş binlerce imam hatip okulu mezununa haksızlık değil midir bu durum?
Hiçbir eğitimden geçmemiş mollaları devreye sokmanın amacı acaba onları daha sonra çıkarmayı düşündükleri “Arabuluculuk Yasası” ile pozitif çağdaş hukuk sistemini delmek için “arabulucu” yapmak mıdır?
Türkiye’de yargıçlar ve yeteri kadar hukuk fakültesi mezunu varken bunları bir yana bırakıp mollaların, şeyhlerin, şıhların, mafya babalarının (arabulucu sıfatıyla) yargıçlık yapacağı bir yeni hukuk düzeni getiriliyor.
Eeeeeyyyy Millet! Uyan! Uyan!...
Çağdaş Hukuk Sistemi, Kuvvetler Ayrılığı Sistemi, Tarafsız Yargı, velhasıl Cumhuriyet katlediliyor!
Bununla da bitmiyor.
Yakında “terörün mali kaynakları” ile ilgili yasa tasarısı gelecek. Bununla güya teröristlerin mal varlığına el konacak! Gerçek amaç ise iktidar karşıtı olanların ve yakınlarının mal varlığına el koymaktır!
Böylece “sessiz toplum” , “muhalefetsiz siyaset”in yolu açılmaktadır.
AKP iktidarına bu da yetmemiş olmalı ki yakında “devlet sırları yasası” getiriliyor.
Bu yasa ile de AKP iktidarının tüm yasa dışı işlerinin üzerinin kapatılması sağlanacak. İktidar değişse bile yapılanlar, yapan AKP iktidarının ve temsilcilerinin yanına kâr kalacak…
Özetle;
İlkokullara Arapça öğretimi,
Kuran kurslarında yaş sınırının kaldırılması,
Üniversiteye girişte kat sayının kaldırılması,
Mollalara aylık bağlanması,
Arabuluculuk yasa tasarısı,
Devlet sırları yasası,
Terörün mali kaynaklarını önleme yasası
ile Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik ilkesinin altı boşaltılmakta, yeni bir devlet yapısının temelleri atılmaktadır.
Bunun Büyük Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet olmadığı açıktır.
Tehlikenin farkında mısınız?
Tehlikenin farkına varın!
Tehlikenin…
Tehlike…
Daha ne bekliyorsunuz?

Hiç yorum yok: