17 Tem 2012

İlmiye Çığ’dan Kılıçdaroğlu’na zehir gibi mektup


Dünyaca ünlü Türk Sümeroloğ Muazzez İlmiye Çığ CHP ve Kılıçdaroğlu’nun politikalarını eleştiren bir mektup yazdı. Çığ mektubunda şöyle dedi: “
Pek Sayın Başkanımız,
1-Türkiye’de laiklik tehdit altında değildir, diyorsunuz.
Halbuki gerçek Atatürk yolunu izleyenlerin en büyük korkusu laikliğin kaldırılması. Gerek Başbakan, gerek Cumhurbaşkanı TV’lerde “Laiklik dinsizliktir” dediklerini ben kulağımla duydum. İkisinin eşlerinin giydikleri kıyafetlerle Türkiye Cumhuriyeti kadınlarını temsil etmesi, kendilerinin İslam, ülkelerinin de bir İslam ülkesi olduğunu anlatmak içindir. Halbuki Anayasamızda devletimiz bir din devleti değildir. Din kıyafeti ile devlet kurumlarında çalışılmaz, okunamaz. Kimse kimsenin inancına karışamaz, devlet idaresine din giremez. Şimdi bunların hepsi yapılıyor. Başbakan ‘Dindar ve kindar gençlik yetiştireceğiz’ diye bağırıyor. Kindarlık kime, dindar olmayana. Yani abdest alıp namaz kılmayana. Ne yazık ki şimdi kızlar okullara başları bağlı kabul ediliyor. Buna da ne yazık ki, önce siz yol verdiniz. Halbuki 1989 da Danıştay kararıyla önlenmişti.
Cemaat kadrosu
2- ‘Yargıda cemaat kadrosu var diyemem, diyorsunuz.’ Hanefi Avcı’nın kitabını okumadınız herhalde ve daha başka yazarların kitaplarını. Bunlar belgelerle gösteriyor nerelerin cemaat adamlarının elinde olduğunu. Doğruyu yazanlar hapse sokuluyor.
3-Dersim katliamından CHP sorumludur. Bunu nasıl söyleyebilir siniz? Bunu şöyle karşılayabilirdiniz . Neden Türkiye hudutları içinde PKK yı bombalıyorsunuz? Oralarda Türkler Türk köyleri de var. Dersim işi de devlet işi idi.
4- Sabahattin Ali’yi öldüren bulunmadı ki, neden CHP üstleniyor onu?
5- 27 Mayıs, 28 Şubat’ın hesaplaşılması gerekmiş!! Pes doğrusu! Atatürk devlet idaresinin demokrasiden uzaklaşmamasını, başka bir milletin işlerimize karışmasının ve irticaın hortlamasının önlenmesi görevini askerlere vermişti. Onlar da gereğini yapmaya çalıştılar. Ama yaranamadılar. Çünkü kurdukları sivil meclisler yine örümcek kafalı, siyasetten anlamayan ve cebini doldurma peşinde koşanlardan oluşuyordu. Atatürk askerlere bu görevi verdiği zaman henüz halkımız demokrasi bilincine varmış değildi. Halk bilinçlenmeye başlayınca tepkilerini göstererek siyasetçilerin devrimimize karşı davranışlarına “dur diyeceklerdi” ama ne yazık ki, halkımız bu derece bilinçlenemedi.
6- Siz AKP ile uzlaşarak ülkeye huzur gelsin, düşüncesindesiniz galiba. Süleyman Demirel de hep uzlaşarak olayları çözmeye kalktı ve bugünü hazırladı.
Bu nasıl vicdan?
Yabancı bir ülkenin emriyle yatıp kalkan, memleketi bölme peşinde olan, terör örgütü ile bir masaya oturan, diğer taraftan terör örgütünü canları pahasına yok etmeye çalışan değerli kumandanlarımızı terör örgütü kurdular yalanıyla yıllarca hapiste çürüten, anayasamızı kendi emellerine göre değiştirmek isteyen bir hükümet ile nasıl anlaşabilirsiniz? Bu gidişle ülkenin sonu iç savaşa dönecek. Suriye’den sonra bizi bu halde bırakacaklar mı sanıyorsunuz?
Ülke tepetaklak gidiyor. Terör şehirlerin içinde. Memleketi idare edenlerin yaptıkları korkunç hatalar karşısında yüzleri kızarmadığı, işlerinden atılmadığı gibi sırtları okşanıyor. Her türlü ahlaksızlık aldı yürüdü. Bu nasıl DİN, İMAN, bu nasıl VİCDAN? anlamıyoruz.
Son Güncelleme: Pazartesi, 16 Temmuz 2012 21:14

Hiç yorum yok: