13 Eki 2012

Topunuzun canı cehenneme!


- Beşar Esad kim?
- Bugün Mazlumlar Dünyasının ön cephesinde, ismindeki Esad misali ABD emperyalizmine karşı arslanlar gibi savaşıyor. İnsanlığın yüreği onunla birlikte çarpıyor.
- Peki Beşar Esad’ın düşmanları kim?
- ABD emperyalizmi ve eşbaşkanları, ABD ile ülkesini satan gizli anlaşma yapanlar, deliğe süpürülme yetkisini Washington zalimlerine teslim edenler, Suriye’nin vatan haini çapulcuları, El Kaide türünden CIA imalatı terör örgütleri...
Topunuza insanlığın hitabıdır
Beşar Esad’ın başka düşmanları da var. Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli, Suriye’nin ABD emperyalizmine karşı savaşan yönetimine, her fırsatta, açıkça veya sinsice vuruyorlar. Başka türlü yapamazlar, çünkü Washington yönetimine tekmil vermenin bir yöntemidir bu.
PKK’yı da unutmamak gerekir elbette. Abdullah Öcalan, Suriye’deki örgütüne Beşar Esad ile işbirliği yapmaması için talimat gönderiyor. PKK, pusuya yatmış, Esad’ın yenilmesini bekliyor, Suriye’yi parçalaması için ABD emperyalizmine dua ediyor. Tayip Erdoğan yönetiminin ve TSK’nın sağladığı güvenlik alanında bayrağını asıyor, tugaylarını kuruyor, Kuzey Suriye’de etkili olduğu yerlerde yönetimlerini oluşturuyor.
Geçende Kılıçdaroğlu’nun AKCHP yöneticilerinden bir milletvekili, Meclis kürsüsünden “Esad’ın canı cehenneme” diyordu.
Ben de buradan insanlığın vicdanı adına, bütün Beşar Esad düşmanlarına, cümle emperyalistlere ve onlarla cephe tutanlara, “Topunuzun canı cehenneme” diyorum.
Esad düşmanlığının adını koyalım
Esad düşmanlığının adını koyalım:
- ABD emperyalizminin cephesinde savaşmaktır.
- Suriye’nin bölünmesine evet demektir.
- Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin “Kürt koridoru”nun açılmasına destek olmaktır.
- O “koridor”un Akdeniz’e ulaşmasına böylece Diyarbakır kalesinin düşürülmesine yardımcı olmaktır.
- Türkiye’de kanlı iç çatışmalara davetiyedir.
- Suriye’nin bölünmesinin ötesinde, her parçasının yobazların ve çapulcuların eline düşmesine hizmettir.
- Komşuya vefasızlıktır; sadakatsizliktir; kahpeliktir, kahpeliktir, kahpelik!
- Bütün insanlığa ihanettir.
Enternasyonalizm nedir?
Enternasyonalizm, Enternasyonal Marşı’nı söyleyip de, sonra Esad düşmanlığı yapmak değildir.
Enternasyonalizmin, dünyanın her somut dalgalanmasında, somut bir içeriği vardır. Ölçü tektir: Emperyalizme karşı cephe tutanlarla dayanışma! Enternasyonal’in yaptığı tanım budur.
1920 yılında Enternasyonalizm, Türkiye’nin İstiklâl Savaşını desteklemekti. Komünist Enternasyonal, 1928 Programı’nda, 1920 Türk Devrimini, “Dünya devriminin halkalarından biri” olarak kaydetti.
Enternasyonalizm,
İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi emperyalizmine karşı savaşanları desteklemekti.
1960’larda Cezayir, Vietnam, Nasır’ın Mısır’ı, Lumumba‘nın Afrikası, Latin Amerika’nın kurtuluş savaşçılarıyla dayanışmaydı.
Körfez Savaşlarında Irak’la, sonra Afganistan ve Libya’yla aynı cephede olmaktı.
Bugün de Beşar Esad’ın zaferine omuz vermektir.
1920’lerde Mustafa Kemal Paşa hangi işi yaptıysa, bugün de Beşar Esad aynı işi yapıyor. Bütün emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin onun üzerine çullanması, sizlere bir şey anlatmıyor mu?
Suriye Ortadoğu’da ilericiliğin ve hoşgörünün kalesi
Efendim, “Beşar Esad diktatör” imiş!
- Bunu kim söylüyor?
- Dünyanın cümle diktatörleri, Amerikan mafyasının başkanları, Suudî ve Katar şeyhleri, BOP kuklaları vb.
Suriye yönetimi,
Suriye Ordusunun 1057 yurtsever subayını ve 100’ün üzerinde generalini hapislere mi tıktı?
Suriye’nin bağımsızlığını ve özgürlük isteyenleri zindanlara mı atıyor?
Sıcak para komisyonculuğu uğruna ülkesini mi “pazarlıyor”?
İsviçre bankalarındaki sekiz hesaba, üçe kapattığı komisyonları ve rüşvetleri mi yatırdı?
Ülkesini imam hatip ağıyla örüp, aydınlığa ve çağdaşlığa karşı mı savaşıyor?
Suriye kadınını kafeslere mi kapatıyor?
Suriye, bugün Ortadoğu’nun en ileri, en halkçı, en laik, en aydınlanmacı, en hoşgörülü rejimidir.
Beşar Esad ve değerli eşi ile komşu ülkelerinin yöneticileri ve eşlerinin fotoğraflarını yan yana koyun yeter, gözlerine bakın, yüzlerine bakın, kararı siz verin!
Şam’ın Hıristiyan mahallelerine gidin bakın, hoşgörüyü görün.
Beşar Esad’ın Şam’ın merkezindeki iki katlı küçük konağına bakın, meydandan çocuklar taş atsa camlarını kırar. Bir de koruma ordularıyla dolaşan, kendi halkından korkan Ortadoğu şeyhlerine ve diktatör taslaklarına bakın!
Demokrasi CIA’nın mı yoksa halkın mı?
Peki, Beşar Esad’tan demokrasi adına ne istiyor şu CIA’nın demokratları?
Vatan haini çapulculara Suriye’yi teslim etmesini, yobazlığa özgürlük tanımasını, ABD emperyalizmi önünde diz çökmesini! Demokrasi dedikleri bu!
Oysa demokrasi, Fransız İhtilali’nden ve Türk Devriminden bu yana, saltanat sahiplerine ve Ortaçağ gericiliğine diktatörlüktür. Atatürk, o nedenle Türkiye’nin en büyük demokratıdır.
Demokrasi, yabancı ve yerli saltanata karşı mücadelenin ürünüdür. “Türkiye, şeyhler, müritler, mensuplar ülkesi olamaz.”: İşte demokrasi ve özgürlük budur. “Demokrasi” adı altında ülkeyi emperyalizme ve gericiliğe teslim ederseniz, Atatürk Cumhuriyetini yıkar ve her şeyinizi kaybedersiniz.
O nedenle Beşar Esad, bugün Orta Doğu’da yalnız bağımsızlığın ön cephesi değil, halkçılığın ve aydınlanmanın da ön cephesidir.
Esad’a atılan her kurşun, Türkiye’ye ve insanlığa kurşundur.
Son Güncelleme: Cuma, 12 Ekim 2012 19:58

Hiç yorum yok: