11 Kas 2012

Din ve mülkiyet


Sık gelen sorulara binaen tekrar değineceğim bu konuya...
Allah, rızıkta kiminizi kiminize üstün kılmıştır.
Fazla verilenler, neden rızıklarını ellerinin altındakilere aktarıp da hepsi onda eşit hale gelmiyor?
Allah’ın nimetini mi inkâr ediyor bunlar?
(Nahl Suresi 71. ayet)
Günümüzde İslam adı altında yaşananlar ile, binlerce yıl önce vahyedilen dinin önerdiği yaşam standartları arasındaki dev uçurum gittikçe büyümektedir.
Türkiye dindarlaşıyor diye bir ifade işittiğimiz şu günlerde, şunu yürekten söylemek gerekir ki; Türkiye dindarlaşıyor, ancak bu din İslam değil...
Dindarlık, kafanızı umarsızca sağa sola çevirmek demek değildir! Dindarlık o dur ki; Allah’a, muhakeme gününe, meleklere, vahye, peygamberlere inanır; malını akrabaya, yetimlere, yolda kalmışlara ve boyunduruk altındakilere tereddütsüz dağıtır, salat’ı ikame eder, zekatı verir. Böyleleri sözlerini tutan kimselerdir. Bereket ve bolluk vaktinde mal dağıtarak sözlerini tuttukları gibi, zorluk, sıkıntı ve darlık zamanlarında da kararlılık sergilerler. İşte bunlardır Özü ve sözü bir olanlar/münafık olmayanlar. İşte bunlardır “takva” sahipleri.
(Bakara Suresi 177. ayet)
Yeryüzünün bahçe sahipleri (bkz. Kalem suresi 10-25. ayetler) tarafından boyunduruk altına alınanların, yani; kredi kartı mağdurlarının, çalıştığı halde evine ekmek götüremeyenlerin, işçilerin, memurların, ezilenlerin, fakirlerin, miskinlerin çoğunluk olduğu beldelerde İslam’dan bahsetmek imkansızdır.
Orada olsa olsa “abdestli kapitalizm” vardır. Yani; kenz dinciliği/yeşil sermaye söz konusudur. Ve bu güruhun işi; Kuran’ın bu gerçeklerinin üzerini örtmektir...
Çünkü kim hangi saçmalıklara dayanarak ne derse desin; Kuran’ın temel mesajı; “mülkiyet ve paylaşım” üzerinedir...
Bu gerçeğin üzerini örtmek sureti ile üretilen “afyon din”, yani gerçek dinin karşısında konumlandırılan “din”, bugün gerçek din muamelesi görmektedir...
Hiç düşünülmeyen bazı gerçeklerden bahsetmenin zamanı geldi artık...
Mülkiyetin sahibi Allah
Din kelimesinin önemli bir anlamı da; mülkiyettir.
De ki: “Siz Allah’a dininizi mi öğretiyorsunuz? Oysaki Allah, gökte ne var, yerde ne var hepsini bilir. Allah her şeyi çok iyi bilmektedir.” (Hucurat Suresi 16. Ayet)
Kuran’a göre dinin sahibi Allah’tır. Dolayısı ile; mülkiyetin, sahibi Allah, dolayısı ile halk olmak durumundadır...
Yani, Kuran verilerine göre, özel mülkiyet söz konusu değildir. Özel mülkiyeti meşru kılan sistemler ile işbirliği, ittifak ve benzeri hiçbir birliktelik mümkün değildir.
Hatta daha ciddi bir yaklaşım sergilemek gerekir ise; mülkiyet ve saltanatta üstünlük belirtmek ve özelleştirmek; Kuran verilerine göre “şirktir”...
Artık bunu kırmızı çizgiler ile belirtmenin vakti geldi...
Diyorlar ki; Efendim, bakın Allah rızkı türlü türlü veriyor! Dolayısı ile bu tasarruf hakkı insanlara aittir ve zekatı verilmiş her mal helaldir...
Zekatı nedir ?
1/40 oranında zekatı verilen mal Tahir/temizdir.
Hadi ordan!
De ki: “Rabbim, kullarından dilediğine rızkı bolca, genişçe verir, dilediğine de kısarak verir. Bir şey ederseniz O, onun yerine başka bir şey lutfeder. Rızık verenlerin en hayırlısıdır O.” (Sebe Suresi 39. Ayet)
Evet, Allah; rızkı çeşitli kademelerde taksim ettiğini belirtir ayetler vahyetmiş; ancak bu malın kullanımı noktasındaki iradeyi insana teslim etmemiştir.
Allah, rızıkta kiminizi kiminize üstün kılmıştır. Fazla verilenler, neden rızıklarını ellerinin altındakilere aktarıp da hepsi onda eşit hale gelmiyor? Allah’ın nimetini mi inkâr ediyor bunlar?
(Nahl Suresi 71. ayet)
Görüldüğü gibi, rızk farklı ölçülerde verilse de, istenen “rızkta eşitlenmektir.” Yani insanlığın temel imtihanı “ibadetleri değil”, rızkta eşitlenme adına attığı adımlardır!

Hiç yorum yok: