28 Oca 2013

Ortadoğu’da Demokrasi Yaşar mı?


Arap ülkelerinden, İran’dan, İsrail’den ve Türkiye’den oluşan Ortadoğu coğrafyasında demokrasi yaşar mı? Yaşamasını kim ister? Kimler istemez ve karşı çıkar?
Demokrasi açısından Ortadoğu azgelişmiş bir bölgedir. İç dinamikler, demokrasinin gelişmemesi için her türlü özellikleri yarattılar ve yaratmaktalar.
- Tarihteki Atina demokrasisi, kentteki küçük bir azınlığın egemenliği üzerine oturtulmuştu.
- Roma mı? Romalı azınlığın hukuku, geri kalan büyük çoğunluğun hukuksuzluğu üzerine inşa edilmişti.
Atina ve Roma uygarlıkları (ve demokrasisi) üzerine kurulduğu savı ile yükselen Batı, Atina ve Roma’daki azınlık demokrasisini küresel bir boyuta uzun yıllar taşımış ve sürdürmüştür.
Bugün Ortadoğu ülkelerinde demokrasi olmasını gelişmiş demokratik dünya ister mi?
- ABD ve Avrupa büyükleri neden istesinler ki? Irak’ta, Mısır’da, S. Arabistan’da ve Türkiye’de “kendilerinde olduğu gibi” demokrasi kurulursa onlara ne faydası olur?
Türkiye, Mısır ya da İran ABD’de olduğu gibi ihale kanunu” uygulamış olsalar, bundan kim yarar sağlar? Kim zarar görür?
- Dış güçlerin güdümü altında demokrasiye geçmiş bir ülkeyi tarih kaydetmemiştir diyen büyük insanımız bu ironiyi ne güzel vurgulamıştır.
- ABD, İngiltere ve Fransa Hitler belasından kurtulmak için” Almanya’nın kendi denetimleri altında demokrasiye geçmesini istemişlerdir. Hem de “aynı kültürün ve ortak değerlerin insanları oldukları için.
Ortadoğu’da demokrasi olursa
Semavi dinlerin Ortadoğu’dan doğmasına karşın demokrasi Avrupa’da yeşermiş ve gelişmiştir. Kendi ülkelerinde örgütlü demokrasiyi uygulamaya başlayan Avrupalı ülkeler Ortadoğu’da tayin ettikleri krallar, paşalar, ağalar ve şeyhlerle bölgeyi sömürgeleştirmişlerdir. Demokrasinin gelişmemesi için bütün yolları kapadılar.
Çöken ve Sevr ile paylaşılmaya başlayan Osmanlı’nın küllerinden Türkiye Cumhuriyeti bir istisna olarak doğdu.
O dönemdeki Avrupa’nın emperyalist güçlerine karşı kurulan Cumhuriyet, demokrasinin de temellerini atmaya ve altyapısını hazırlamaya başladı. Hem de savaştığı Avrupa iken “onun çağdaş ve uygar değerlerini benimseyerek.
Bu bir çelişki değildi; çağdaş uygarlık değerlerine yaklaşmak için gerekiyordu. Ama Türkiye küresel güçler tarafından “çizgi dışı ve diğer Ortadoğu ülkelerine kötü örnek olarak algılandı”.
- Ya diğer Ortadoğu ülkeleri de Türkiye’nin yolundan giderlerse,
- Onlar da “Batılı gibi hareket etmeye başlarlarsa” neler olurdu neler.
- İran’da seçimlerle işbaşına gelen Musaddıkın yolu kesildi; demokrasi yerine bir şah iktidara oturtuldu. Mısır, Cezayir, Tunus ve Fas’ta kimi kıpırdanmaların yolu kesildi, vesayet altına alındılar.
- Ortadoğu ülkelerinde iç dinamikler, gerçek bir katılımcı demokrasinin oluşmaması için” etkilendi ve yönlendirildi.
- Türkiye ve İsrail iki istisna olarak kaldılar. Ancak 1990’da soğuk savaşın sona ermesinden sonra Türkiye Müslüman Ortadoğu içinde çizgi dışı bir konumda kaldı. Yerli yerine oturtulması gerekiyordu.
Bugün Ortadoğu ülkeleri ve Türkiye’nin geçirmekte olduğu süreç, bu küresel çelişkiler zincirinin bir halkasıdır. İsrail de bir bakıma Türkiye ile aynı kaderi paylaşmaktadır. Hem Batı’nın bölgedeki uzantısı konumundalar hem de Batı ve bölge ülkeleri ile sorunlar yaşıyorlar.
Ankara’nın Bağdat, Şam ve Tahran’la yaşamakta olduğu sorunlar, değişik bir biçimde Tel Aviv için de söz konusudur.
Küresel güçlerle yatağa girdiğiniz zaman ezilmeniz kaçınılmazdır.

Hiç yorum yok: