Önce herkes şunu çok iyi bilsin:
PKK silah bırakmaz, PKK’ya silah bıraktırılır.
Enstrümanlaşma süreci
Eğer PKK yöneticileri silah bırakacak gibi olsalar, ABD hemen ellerine silah verir.
Suriye yönetiminin denetimi altındaki Öcalan, PKK’yı çift başlı hale getiriyordu ve ABD’nin buna tahammülü yoktu. Artık PKK tek başlıdır ve o baş Kandil’dedir ve bütün varlığını ABD himayesine borçludur.
Stratejik enstrüman
PKK, ABD’nin bölgemizdeki stratejik enstrümanıdır.
Piyasa değeri, Barzani‘den çok yüksektir.
Çünkü Türkiye Kürtleri üzerinde etkilidir.
Suriye, Irak ve İran’da da örgütlüdür. Bu açıdan Kürt örgütleri içinde, sınırlar ötesi yeteneği en geniş olanıdır.
Kemalist Devrimi yaşamış olan Türkiye zemininde boy verdiği için, feodalizmi en fazla aşmış olan Kürt örgütüdür.
Bütün Kürtleri birleştirme kabiliyeti diğerlerine göre daha gelişmiştir.
Askeri yetenekleri ve birikimi de; Türk Ordu gelenekleriyle beslendiği için, diğer örgütlerle karşılaştırılamaz.
Vazgeçilmez ‘enstrüman’
Batı Asya planını Kürtler üzerine kuran ABD, böyle bir enstrümandan vazgeçmez.
Demek ki, ABD’nin lütfuna sığınarak PKK’yı silahsızlandırma söylemi, bir plan değil, kuyruklu yalandır.
Dün bu köşede bunları enine boyuna tartıştık ve berraklığa kavuşturduk.
Koşullar oluşuyor
Peki bu durumda, PKK’nın silahsızlandırılması olanaksız mıdır?
Hayır, artık o koşullar oluşmaktadır.
PKK, ancak Türkiye’nin bağımsız millî devletinin yaptırım gücüyle silahsızlandırılır. Önce bu gerçeği saptamak durumundayız.
ABD, Türkiye’ye bölünmeyi dayatarak, aslında Millî Devletini yeniden örgütlemeyi dayatmıştır. 2012 Cumhuriyet ayaklanmalarıyla bu sürece girilmiştir. Ancak varolan rejimin bütün çıkmazlarının yaşanması gerekiyor.
Irak ve İran ile savaş söylentileri
Bakınız bir süredir Batı’da ve Türkiye kamuoyunda Barzanistan’ın resmen ilanı konuşuluyor. Barzanistan’ın arkasında Tayyip Erdoğan bulunuyor. Irak ise, ülke bütünlüğü için, Dicle Ordusu’nu kurdu.
İran, “Kürdistan’ın kurulmasına izin vermeyeceğini” belirtiyor. Bu kararı ciddîdir ve silah kullanma seçeneğini de içermektedir.
İşte bu koşullarda Uğur Dündar ve Ertuğrul Özkök gibi etkin güçleri yansıtan yazarlar, Cengiz Çandarlara da göndermeler yaparak savaş tehlikesinden söz etmeye başladılar.
Savaş tehlikesi, birinci aşamada Irak’a karşı Barzani’yi destekleme boyutundadır. İran’ın ağırlığını koyması durumunda, daha ciddî olasılıklar da konuşuluyor.
Savaş girişimi AKP iktidarının yıkılmasını getirir
ABD - Tayyip Erdoğan - Barzani - PKK dörtlüsü, işte burada da çıkmaza girmişlerdir.
Türkiye - Irak ve Türkiye - İran savaşına giden bir süreç, savaşın eşiğinde veya ilk aşamalarında, Türkiye’de Tayyip Erdoğan - Abdullah Gül iktidarının yıkılmasıyla sonuçlanır.
ABD ve İsrail’in bu tür planları geçersizdir. Denerlerse, karşılarında Türkiye’nin de katıldığı bir bölge cephesi bulacaklardır. Başka deyişle önümüzdeki süreçte, ABD ne yaparsa yapsın, Türkiye kesinlikle Suriye - Irak - İran cephesindeki yerini alacaktır. Cephe gerisi ise, Rusya, Çin ve bütün Gelişen Dünyadır. Türkiye’nin İran, Rusya ve Çin ile bağları stratejiktir ve vazgeçilemez. Zorlayanlar, boyunun ölçüsünü alır.
Ülkeler bütünleştirilecek bölücüler silahsızlandırılacak
Bölge ittifakı, bütün bölünmelere son verecektir.
- Irak bütünleştirilecek ve Irak’ın bölücüleri silahsızlandırılacaktır.
- Türkiye bütünleştirilecek ve Türkiye’nin bölücüleri silahsızlandırılacaktır.
- Suriye bütünleştirilecek ve Suriye’nin bölücüleri ve çapulcuları silahsızlandırılacaktır.
- İran’a yönelik silahlı ve silahsız tehditler bertaraf edilecek ve bölgede barış sağlanacaktır.
Maceraya kalkışırlarsa...
Hangi seçenekleri denerse denesin, ABD’nin bölge ülkelerini birbirine düşürme şansı geçersizdir. Elinde bir tek Tayyip Erdoğan kalmıştır ve o da enstrüman kabiliyetini yitirmiştir.
Tayyip Erdoğan - Abdullah Gül ikilisi, maceralara girerlerse, daha çabuk yıkılacaklardır. Maceralara girmezlerse, yine yıkılacaklardır.
AKP’yi yıkacak olan Cumhuriyet ayaklanması 2012 yılında başlamıştır ve yükselerek devam edecektir.
Irak + İran + Suriye + Türkiye eşittir =
Bakın, bir olasılıktan söz etmiyoruz. Söylediklerimiz matematiktir.
Irak + İran + Suriye + Türkiye eşittir = Bölgedeki bölücülüğün toptan silahsızlandırılması ve bölge barışı.
ABD ve İsrail’in bu süreci önleyecek gücü ve kabiliyeti var mı?
Kesinlikle yok.
Sıcak paracılar PKK’yı çok seviyor
Peki PKK’yı silahsızlandırmanın bu kadar garantili bir yolu varken, Türkiye hükümeti bunu niçin yapmıyor?
Çünkü o zaman, Türkiye’deki Sıcak Para Diktası sürdürülemez. 8 milyar dolarlar İsviçre bankalarına yatırılamaz, Türkiye’nin Menkul Kıymet Borsalarında dünya vurgun rekorları kırılamaz, tarikat rantları son bulur!
Sıcak para komisyoncularının tatlı çıkarları ile Türkiye’nin bütünlüğü karşı karşıya gelmiştir. PKK’nın en büyük koruyucuları, borsa vurguncuları ve hortumculardır.
Görmüyor musunuz Milliyet gazetesi Uludere’yi “2012’nin en önemli olayı” ilan etti. Sıcak paracılar, PKK’yı çok ama çok seviyorlar.
Irak’ın birliği sağlanırsa PKK’nın tabanı dağılır
İşte bu sürecin sonuna gelinmiştir.
Irak’ın birliğini sağlamak, PKK’yı silahsızlandırmak için şu anda öncelikli görevdir.
Irak’ın birliği sağlanınca, PKK’nın Türkiye’deki tabanı dağılır veya o taban PKK’yı böler ve büyük kesimi Türkiye’nin bütünlüğü içindeki çözümlere çeker.
Eşitlik, özgürlük ve çağdaşlıkta birleşmek
Bölge ülkelerinin birliği, bölge Kürtleri ve bizim Kürdümüz için de biricik barış seçeneğidir.
ABD planları içinde, Kürde, vurucu güç olmak dışında bir gelecek yoktur.
Türkiye halkını Şeyh Sait‘te veya Seyyit Rıza‘da birleştiremez ve barışa kavuşturamazsınız.
Atatürk’te birleşmek, eşitlik, özgürlük ve çağdaşlıkta birleşmektir.
Biz Kürdümüze, ABD enstrümanlığını değil, Türkiye halkının bir parçası olarak ülkenin efendisi olmayı vaat ediyoruz.
Ve oraya gidiyoruz.
Millî Hükümet, her kademede Türkiye halkının hükümetidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder