9 Oca 2013

Ümit Özdağ: 2013 küresel gündem üzerine düşünceler -1-

2013 yılı küresel politik ve jeopolitik gerilimler açısından sakin bir yıl olmayacak. CNN International bu sene dünyanın ve tabii Türkiye’nin gündeminde önemle yer alacak konular üzerinde iyi bir çalışma yapmış. Bu çalışmayı da değerlendirerek ve genişleterek, bu sene konuşacağımız konuları aşağıdaki başlıklar altında toplamak mümkün.

1) PKK ile müzakereden mütarekeye: Hiç şüphesiz bir yandan İmralı’da Abdullah Öcalan ile öte yandan Avrupa’da PKK ile yürüyen artık müzakereden mütarekeye dönüşmüş görüşmeler, Türkiye’nin olduğu gibi dünyanın ve bölgenin en önemli gündem maddelerinden birisini oluşturacak. Ancak bu görüşmelerin 2013 senesi içinde sona ereceği anlamına gelmiyor. Çünkü PKK için görüşmelerin kabul edilebilir bir sonuca varması demek; a) Öcalan’ı da kapsayacak bir genel af, b) PKK’nın Türkiye’de legal bir parti olması, c) Büyükşehir yasasına valilerin de seçimle gelmesi maddesinin eklenmesi, d) Kürtçe eğitimin kabul edilmesi, e) Anayasaya Türkiye Cumhuriyeti’nin Türkler ve Kürtlerden oluştuğu hükümlerinin yerleştirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde PKK bugün olmaz ise yarın diyerek çatışmalara devam edecektir. AKP ise cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde bu taleplere “evet” diyemeyecektir. Özetle; 2013 içinde de artık mütarekeye doğru giden ve geri dönülemez süreç devam edecektir. Mütarekenin halkta yaratacağı tepkiyi eritmek için KCK operasyonları, dağda PKK alt yapısına yönelik askeri operasyonlar devam edecektir.

2) PKK’nın Hakkari ve Van’da etkinliğini artırma çabaları: PKK, İmralı’da ve Avrupa’da yapılan görüşmelerin 2013 ilkbaharına kadar sonuç üretmemesi durumunda, Hakkari’de 2009’dan itibaren uyguladığı “Gazzeleştirme” diye anılan stratejiyi, Van’a taşıyarak yaygınlaştırmaya çalışacaktır. Bu durumda 2013 ilkbahar ve yazı, Hakkari ve Van’da kırsal ve kentsel alanlarda sert geçecektir.

3) Suriye iç savaşı ve savaşın Irak-Ürdün-Lübnan ve Türkiye’ye etkileri: Suriye iç savaşı, Esad “bugün düştü, yarın düşüyor” psikolojik propagandasına rağmen devam edecek. Üstelik, iç savaş Şam’da iktidarın el değiştirmesi ile bitmeyecek. Şam’da iktidar isyancıların eline geçer ise Lazkiye’den başlayıp, Akdeniz boyunca Suriye sahillerine yayılan Nüsayristan’da Esad’ın yeni savaşı başlayacak. Muhtemelen Esad, bu aşamada Suriye Kürtlerinin bağımsızlığını destekleyerek, hem isyancıları hem Türkiye’yi baskı altına almak isteyecek.

4) Kerkük ve Kuzey Irak: 2013’de Barzani ile Maliki arasındaki çatışma, Suriye’deki gelişmelerin de etkisi daha da sertleşecek. Barzani, Kerkük ve diğer Türkmen bölgeleri üzerindeki fiili hakimiyetini hukuki hakimiyete dönüştürmek için Irak ordusunu yenmek zorunda olduğunu biliyor. Kerkük başta olmak üzere diğer Türkmen bölgelerinin Barzani’nin eline geçmesi Irak’ın Osmanlı döneminde Musul Vilayeti diye anılan bölgesinde bağımsız Kürdistan’ın kurulmasına yol açacaktır. Irak Başbakanı Maliki, Ankara’yı, Türkmenlere, Kerkük ile birlikte Barzani’ye katılın telkininde bulunmak ile suçlamaktadır. Kerkük konusunda Ankara’dan da karışık sinyaller gelmektedir.

5) İran ve nükleer silah: İran, İsrail’in saldırı çağrılarına, ABD’nin başını çektiği Batı’nın ekonomik ambargosuna rağmen, hızla nükleer santrallerini inşa etmeye devam etmektedir. İran, bir askeri saldırıya da boyun eğmeyeceğini gösterecek şekilde konvansiyonel silahlanmaya devam etmekte ve sürekli yeni füze tipleri üreterek denemektedir. Öte yandan İran’a yapılacak bir İsrail ve/veya ABD saldırısı ilk kez çalışmakta olan nükleer tesislerin bombalanması gibi bir sonuç ortaya çıkaracak. Böyle bir bombardımanın ortaya çıkaracağı nükleer kirlilik, muhtemelen Çernobil’den kat be kat fazla olacak. İsrail, İran’a saldıracak mı? ABD, böyle bir saldırıya katılacak mı yoksa aktif destek vermekle yetinecek mi? 2013 yılında da İran dünya gündeminin önemli meselelerinden birisi olmaya devam edecektir.

6) Sallanan ve etnikleşen Avrupa Birliği: 2013 senesi içinde AB ekonomik ve politik krizi yaşamaya devam edecek. Bu ekonomik kriz, eğer dağılmak istemiyor ise AB’nin yeni bir şekil almasına neden olacak. Ayrıca, başka faktörlerin yanında Brüksel bürokrasisinin etnikçi politikalarının sonunda Belçika’nın parçalanma süreci devam edecek. Katalonya ve Bask’ın İspanya’dan ayrılma süreçleri güçlenecek. İtalya ekonomik krizin de etkisi ile milli bilincin daha da zayıfladığı, zengin Kuzey Ligi’nin, fakir güneyden ayrılmak isteğinin güçlendiği bir dönemden geçecek. 2013’te AB’nin sorunlarını ve geleceğini konuşmaya devam edeceğiz. 2013’te Türkiye’de AB’ciler biraz daha mahcup, “Ama AB standartları …” demeye devam edecekler. Ankara’da artık AB dışında seçenekler üzerinde arayışlar başlayacak.

7) Çin’in ekonomik ve politik yükselişi-ABD’nin Pasifik’e dönüşü: Çin ekonomik yükselişi devam ediyor. ABD’nin Orta Doğu savaşına angaje olduğu bir dönemi çok akıllıca değerlendirip, Afrika ve Latin Amerika pazarlarına uzanan Çin, düşük profilli bir dış politika sürdürmeye devam ediyor. Ekonomik ve politik gelişmesine uygun bir askeri yapılanma içinde olmasına rağmen Pekin, düşük profilli bir dış politika izleyerek Washington’u kışkırtmamaya çalışıyor. 2013’de Çin’in yükselişinin konuşulmaya ve ABD’nin muhtemel cevapları konuşulmaya devam ediliyor.

8) Müslüman Kardeşler’in yükselişi ve Mısır: 2012, Mısır’da ilk demokratik seçimlerin ve Müslüman Kardeşler’in iktidara gelmesinin yılı oldu. Müslüman Kardeşler, demokratik seçimle iktidara geldiler ancak daha ilk hamlelerinde demokrasiden çok hoşlanmadıklarını gösterdiler. Müslüman Kardeşler ve muhalifler arasındaki gerilim 2013 senesinde de sürmeye devam edecek. Müslüman Kardeşler’in iktidarı uzun bir iktidar mı olacak yoksa bir yaz yağmuru mu olacak? 2013, bunun büyük ölçüde anlaşılacağı sene olacak.

9) Libya’nın Afganistanlaşması süreci: Libya’da Kaddafi yönetimin devrilmesinden sonra bir hükümet oluştu ancak bir iktidar oluşmadı. Ülke değişik radikal gruplar ve aşiretler arasında parçalanmış durumda. Bugünlerde uluslararası basında çok bahsedilmese de Libya’nın parçalanması büyük bir ihtimal. Radikal İslamcı gruplar, bu ülkede Kaddafi’nin cephaneliği üzerinde oturmuş, ülkeyi Afganistanlaşıyorlar. Libya’da otoritenin çöküşü ve cihadist gruplar, Mali’nin kuzeyinde yönetimi ele geçirmiş durumdalar. 2013’te Libya Kuzey Afrika’ya istikrarsızlık ihraç etmeye devam ederken, kendi parçalanma sürecinin dinamiklerini de geliştirecek.

10) Afganistan ve Pakistan dağılacak mı?: 2012’ye kadar Afganistan’da bir devlet yapısının nasıl kurulacağı üzerinde duruldu. Ancak 2012’den itibaren Afganistan’ın bir devlet olarak geleceğinden gittikçe ümit kesildiği görülüyor. Amerikan strateji yazınında 2012 içinde “acaba Afganistan’ı kuzey ve güney olarak bölmek daha mı faydalı olur” tartışmasının yapılmaya başlandığı görülüyor. Bu tartışmaya 2012 sonundan itibaren daha belirgin bir şekilde “ABD’nin düşmanı olarak Pakistan ve Pakistan bölünmeli mi” sorusunun eklendiği görülüyor. 2013 senesi içinde Afganistan ve artan oranda Pakistan konusunu tartışmaya devam edeceğiz.

11) Chavez sonrasında Latin Amerika: Latin Amerika’nın sempatik anti-Amerikan lideri Hugo Chavez’in kanser hastalığı ilerliyor. Yerine yardımcısının geçmesi için gereken hazırlıkları yaptı. Eğer süreç bu şekilde devam eder ise Chavez, 2014 senesinde iktidarda ve hatta dünyada olmayabilir. Chavez’in ölümü Latin Amerika’da gelişen anti-Amerikancı dalganın ağır bir darbe almasına, liderini kaybetmesine ve yeni bir lider üretememesi durumunda da erimesine yol açabilir. Türk medyasının ve üniversitelerin “radarları” dışındaki Latin Amerika ve ABD, bu sene Chavez sonrası Venezüela’yı ve Latin Amerika’daki gelişmeleri çok konuşacak.

12) Kuzey Kore kendi roketi ile kendi uydusunu yörüngeye oturttu: Türkiye, toplama bir yapı olan (bu işler böyle başlar ve bu da önemlidir) Göktürk-2’yi Çin’den yörüngeye yollarken, Batı medyasında geri kalmış, insanları açlıktan ölen olarak gösterilen Kuzey Kore, kendi yaptığı uyduyu kendi füzesi ile uzaya yolladı ve dünyanın yörüngesine oturttu. Bu noktada ABD’yi ilgilendiren husus, olması, Türkiye’de çok ilgilenilmeyen bu ülke 2013’te de dünyanın gündeminde olmaya devam edecek.

13) Hegemonyanı zayıflaması tartışmalarının yoğunlaşması: ABD hâlâ dünyanın en güçlü ülkesi. Daha bir süre öyle olmaya da devam edecek. Ancak artık Amerikan hegemonyasının kırıldığı Washington’da kabul ediliyor. Bush döneminde yapılan son büyük atak, hegemonyanın ömrünü uzatacağı yerde kısalttı. Ancak henüz çok kutuplu bir dünya sisteminin kuralları da oluşmadığı için sahte bir hegemoni ile dengesiz bir süreç uluslararası ilişkilere egemen olmuş durumda. 2013 senesinde de hegemonyanın zayıflaması tartışmaları uluslararası ilişkiler gündeminin önemli parçalarından birisi olmaya devam edecek.
14) Küresel ekonomik kriz: Devam ediyor
15) Küresel ısınma: Konuşmaya devam edeceğiz.

Hiç yorum yok: