19 Oca 2013

‘Yetmez Ama Evet’çi Arkadaşlara...


Zaman baş döndürücü bir hızla ilerliyor.
Siyaset gündemi son hızla değişiyor.
Ama aynı anda her ikisi de sanki yerinde sayıyor.
Çünkü planlar çok öncelerden yapılmış, aşama aşama uygulanmakta...
Bu anlamda değişen bir şey yok. Makro” plan yerli yerinde. Sadece uygulamada bazı geri çekilmeler, göz boyamalar, gündem değiştirmeler olabiliyor.
Bu kavranılması güç, kaotik, şaşırtıcı ortamda, içlerinde bazı eski arkadaşlar da olan yetmez ama evetçilerin ne yaptıkları, ne düşündükleri doğrusu merak etmeye değer
Böylesi bir aydın yarılması, bu ülkenin tarihinde hiçbir zaman yaşanmadı.
Karşıt kamplar her zaman vardı, ama bu başka bir şey.
Sağ-sol çatışmasını bu konunun dışında tutuyorum.
Beni soldaki bölünme ilgilendiriyor.
Bu bölünme 60lı yıllarda başladı, ama yine de bütün gruplar, fraksiyonlar, eninde sonunda solun parantezindeydi.
Bugünkü bölünme başka bir şey.

Kimileri soldan tümüyle ayrılarak karşı kamplara geçtiler. OnlarıNe Çok Hain” adlı şiirimde yazdım, söyleyecek başka bir sözüm de yok. Bu da bir seçimdir ve kuşkusuz her anlamda bir fiyatı da vardır. Yazımın başlığındaki arkadaş sözcüğü bu gibileri kapsamıyor. Onların yetmez ama evetçilikleri (daha doğrusu evetçilikleri) ödedikleri ve ödeyecekleri diyetlerden bir tanesidir.

Bazı başkaları, etnik aidiyet ya da başkaca nedenlerle, ABDnin Kürt projesi oltasına takıldı. Anlamadıkları, yapılmak istenen şeyin Cumhuriyet Türkiyesini sona erdirmek, yerine ılımlı İslam patentli, parçalanmış bir Ortadoğu ülkesi oluşturmak ve bu yönde de ne yazık ki çok mesafe alınmış olduğudur. Bu gibiler arasında, ait olduğumuz coğrafyada yaşanan ve yaşanmakta olan bunca trajediden sonra uyananlar, uyanmaya başlayanlar var mıdır, merak ediyorum.

Bir başka grup yetmez ama evetçi, AKPde ve liderinde bir demokrat; Türkiyeyi Batıya, daha ileri bir demokrasiye taşıyacak bir kurtarıcılık misyonu gören tatlı su aydıncıklarıdır.
Bunlar arasında bir zamanların solcuları, kendilerini belki bugün de solcu saymakta devam eden kimseler var.
Bu gibilerin aydın değil, aydıncık olduklarını düşünüyorum.
Çünkü aydınlanma olgusunun bu ülkede hangi zorlu süreçlerden geçtiğinin, çağdaş bir ulus devletin kurulma aşamasına hangi zorluklar aşılarak ulaşıldığının bilincine de bilgisine de belli ki sahip değiller.
Öyle olmasaydı, bir kurtarıcılık misyonu vehmettikleri örgütün, kişinin ve kişilerin, Cumhuriyetin, çağdaşlığın, aydınlanmanın, evrensel insan haklarının, emeğin, özgür düşüncenin, bütün Cumhuriyet tarihi boyunca ve öncesinde en kararlı, en gerici düşmanları olduklarını en başından görürlerdi.
Bu son gruptaki yetmez ama evetçiler arasında, sanatçı, yazar kimlikli arkadaşlar da küçümsenemeyecek sayıda yer almakta.
Özellikle onların, şu günlerde; ülkemize ve bölgeye ilişkin emperyalist projelerin yerli taşeronlar eliyle uygulanmaya konulduğunun apaçık ortada olduğu, Türkiye Cumhuriyetinin savaş kışkırtıcısı konumuna düşürüldüğü ve bir savaş uçurumunun tam kıyısına gelinmiş olduğu şu süreçlerde ne gibi iç çatışkılar yaşamakta oldukları ya da böyle bir çatışkı yaşayıp yaşamadıkları merak edilmeye değer
Yanıldığını anlamak ve yüreklice dile getirmek bir erdemdir.
12 Eylül oylamasında yetmez ama evet” ya da belki evet” demekle hata etmiş olduğunu düşünen herkes, susmanın ya da yarım yamalak özeleştiri laflarının ötesine geçerek bunu açıkça, mertçe dile getirebilmeli, emperyalist baskıya ve diktaya karşı savaşımda yer almalıdır…

Hiç yorum yok: