11 Şub 2013

‘Din maskeli Allah düşmanlığı: Şirk’


Hayatımın gaye kitaplarından biri olan ‘Şirk’ adlı eserimden söz edeceğim. Eser, dün itibariyle kitapçı vitrinlerine ulaştı. Mutluyum, Tanrı’ya şükranla doluyum. Bu vesileyle, tarihin ve insanlığın önünde şunu söylemek benim hem hakkım hem de görevimdir:

Birkaç dilde yayınlanmış 60 küsur kitabımı bir kenara koyuyorum. ‘Allah
İle Aldatmak’
‘Arapçılığa Karşı Akılcılığın Öncüsü İmamı Âzam’‘Mâûn Suresi Böyle Buyurdu’‘Kur’an Penceresinden Kurtuluş Savaşına Bir Bakış’ adlı eserlerim, İslam düşüncesinde, özellikle Türk-İslam düşüncesinde birer devrimdir. Bunun böyle olduğu, yerli ve yabancı araştırıcılar tarafından da kabul ve itiraf edilmiştir. Bu eserler, Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer’in, ‘Allah İle Aldatmak’ kitabı vesilesiyle söyledikleri gibi, “Cumhuriyetin bugüne kadar yazılmamış manevî manifestosunu vücuda getiren eserlerdir.”

Yine hakkım ve görevim olarak söyleyeyim: Bu eserler, ‘Cumhuriyet devriminin eksik kalan diğer yarısı’nı tamamlayan eserlerdir. Bu eserler, bundan yetmiş-seksen yıl önce yazılmalıydı, yazılmamıştır, yazılamamıştır. Bu eserler kitlesel planda okunup hazmedilmeden Cumhuriyet devrimi gerçek rayına oturamaz ve emperyalizmle karanlığın işbirliği tarafından tezgâhlanan tehditlere açık olmaktan kurtulamaz. Ben bu gerçeği bir iman ve aydınlık emaneti olarak tarihin ve Tanrı’nın huzurunda halkımın vicdanına iletiyorum. Zamanın yanılmadığımı göstereceğinden de emin bulunuyorum. 

Bu devrim kitaplara bir yenisi eklendi. Tam adıyla verelim: ‘Din Maskeli Allah Düşmanlığı: Şirk’. Adı bile ürpertici. Ve bu ad, Kur’an’dan alınmıştır.

Neden bir devrimdir bu kitap?

İslam’ı bir Arap saltanat ideolojisine dönüştüren Emevîler, şirki tanınmaz hale sokarak, Mekke şirkinin patronu Ebu Cehil’de olanları İslam diye dinleştirdiler.

Şunu biliyor musunuz? Vahyin yeryüzüne inen ilk suresinde (Alak suresi) Tanrı’yı tanıtmaya ayrılan ayet sayısı beş, insanı tanıtmaya ayrılan ayet sayısı üç iken şirk patronu Ebu Cehil’i anlatmaya ayrılan ayet sayısı, onbirdir. Sarsıcı bir delâletle şuna vurgu yapılmıştır: Şirkin başı olanlar ve binnetice şirk, Allah’ın varlık ve birliği de dahil, her şeyden önce tanınmalıdır. Çünkü şirk tanınmadan, Kur’an mesajı tanınamaz.

Kur’an’ın savaşı, şirk iledir, ateizm veya öteki dinlerle değil. Şirkin olmadığı yerde Kur’an din savaşına girmez. Kur’an iki yerde savaş veriyor: 1. Genel savaş, 2. Din savaşı. Bunların ikisi de zulme karşıdır. Kur’anhiçbir din ve inançla kavgaya girmiyor. Tek istisna şirktir.

ŞİRK TANINMADAN KURTULUŞ YOKTUR
Tevhit bilinmeden onun zıddı olan şirk bilinemeyeceği gibi, şirk tanınmadan da onun zıddı olan tevhit bilinemez. ûn suresi bize gösteriyor ki, şirki gereğince tanımadan, namazlı niyazlı müşriklerin camileri doldurmasını önleyemezsiniz. Çünkü şirki tanımadan, namazlı niyazlı müşriklerin olabileceğini bilemezsiniz. Emevî zorbaları, bu gerçeği çok iyi bilmekteydiler ve Kur’an mesajının gölgelenmesi için bu bilgilerini ustalıkla kullandılar.
Onlar biliyorlardı ki, tek başına tanıtılan tevhit Kur’an’ın tevhidi olmayacaktır. Onlar bir yandan tevhidi anlatarak, Allah ile aldatılan kitlelerin nabzını şerbetlediler, öte yandan şirkin tanınmasına olanak vermeyerek İslam’ın gerçek mesajının hayata geçmesini engellediler.
Bugünün Emevî takipçisi siyaset dincilerinin yolu da aynen budur. Onlar da, bir yandan yüzbinlerle ifade edilen camilerle, Kur’an kurslarıyla tevhidi anlatırken öte yandan, en azılı Kelimei Şehadet düşmanı emperyalistlerle işbirliği yaparak şirkin tanınmasına giden tüm yolları tıkamaktalar. Böylece hem Müslümanları memnun ediyorlar hem de İslam’ın düşmanlarını.
Kur’an’ın en büyük devrimi, şirkin sadece bir türünü değil, her türünü deşifre etmek olmuştur. Özellikle menfaatçılık ve riya şirkini. ‘Şirk’ adlı eserim, Kur’an’ın işte bu büyük devrimini ayrıntılıyor. Bin küsur yıllık bir hasrete cevap getiren bu eserimi, özelde milletimin, genelde de bütün insanlığın vicdan ve idrakine emanet ediyorum.

Hiç yorum yok: