Son günlerde ABD’nin, Kuzey Irak petrolünün, Türkiye üzerinden dünyaya pazarlanması konusunda ve Irak Merkezi Hükümeti ile gerilen ilişkiler nedeniyle rahatsız olduğunu belirten bir söylem geliştirdiğini gözlemliyoruz. ABD’nin, Türkiye’nin bu davranışının Irak Başbakanı Maliki’yi İran’a doğru ittiği konusundaki tedirginliğini Türkiye’ye ilettiği söyleniyor.
İ. Hakkı Pekin |
Daha çok yakın bir tarihe kadar, ABD Mesut Barzani başkanlığındaki Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Türkiye’nin yakın ilişki içinde olmasını, hatta Türkiye’nin Güneydoğusu ile bu bölgenin ekonomik olarak bütünleşmesini, Türkiye’nin Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni himaye etmesini talep ediyordu. Gerek ABD ve gerekse İsrail yetkilileri Barzani ile yapılan görüşmelere, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden de üst düzey katılımı talep ediyorlardı. Hatta İsrail ziyaretimde İsrailli istihbarat yetkilisinin bana ısrarla “Yetkililerinize söyleyin, Mesut Barzani ile ilişkileri geliştirsinler ve onu desteklesinler, böylece Kuzey Irak’taki petrolü ve doğalgazı Türkiye üzerinden pazarlama imkanına kavuşursunuz” şeklinde ifade ettiği telkinleri hatırlıyorum. Ziyaret bitiminde İsrail’den ayrılacağım zaman bu yetkilinin temsilcisinin havaalanına gelerek bu konuyu tekrar hatırlattığını da belirtmek isterim.
Şimdi Türkiye’nin Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile ilişkilerini geliştirdiği, Türk işadamlarının bölgede büyük ihaleler aldığı, yatırım yaptığı ve petrolünü, belki daha sonra doğalgazını Türkiye üzerinden pazarladığı bir ortamın oluşması ve Barzani - Maliki, Türkiye - Irak Merkezi Yönetimi ilişkilerinin bozulması ABD’yi niçin rahatsız etmiştir? ABD ısrarla Türkiye’nin Irak Merkezi Yönetimi ile ilişkilerini düzeltmesini ve geliştirmesini talep etmektedir. Başta Kuzey Irak bölgesindeki petrolün ve doğalgazın çıkarılması ve pazarlanması olmak üzere faaliyetlerini Irak Merkezi Yönetimi’yle anlaşarak yapmasını istemektedir. Bunun sebebi;
- Maliki’nin İran’a daha fazla yaklaşması ve onun kontrolüne girmesini mi önlemektir?
- Yoksa bölgedeki gelişmelerin kendi kontrolünden çıkmasını mı önlemektir?
- Suriye’de iç savaş sürerken ve daha bu iç savaşın Suriye’yi ve bölgeyi nasıl etkileyeceği belirsizliğini korurken, gücünü koruyan İran’ın bölgede hakim aktör olmasını mı önlemektir?
- Ya da Türkiye’nin faaliyetleri ABD ve İsrail’in bölgedeki oyun planına mı uymamaktadır? Türkiye bu oyun planının dışına mı çıkmıştır?
- Belki de bunların hepsine verilecek cevaplar ABD’nin bu konudaki tutumunun nedenlerini anlamamıza yardım edebilir.
ABD’nin bölgeden çekileceği (kuvvetlerinin büyük bir kısmını daha önce çekmiştir), bu bölgeye büyük kuvvetler konuşlandırmayacağı bir vakıadır. Çünkü ABD’nin önceliğinin Pasifik olduğu bilinmektedir. Peki Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı kapsayan ve uygulamaya konulan Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi nasıl realize edilecektir? Bunu herhalde NATO ile ve daha çok da Avrupa ve Türkiye vasıtası ile yapabileceğini değerlendiriyorum. Şu anda bölgenin çok hassas olduğu bir dönemdeyiz. Irak Merkezi Yönetimi’nin İran’ın kontrolüne girmesi, Irak Merkezi Yönetimi ile Barzani arasında bir çatışmanın çıkması, Türkiye’nin ve/veya ABD’nin buna müdahalesi; Suriye iç savaşının devam ettiğini, İran’ın henüz gücünü koruduğunu, Mısır, Tunus, Libya, Lübnan, Körfez ülkelerindeki kırılgan durumu ve Filistin sorununu dikkate aldığımızda bölgeyi içinden çıkılmaz ve yıllarca sürecek bir kargaşaya sürükleyebilecektir.
Bu nedenle ABD bölgede hem kendisinin hem de müttefiklerinin daha dikkatli hareket etmesini istemektedir. ABD’nin BOP, ABD ve İsrail’in bölgede birleşik Kürdistan planı hâlâ devrededir ve bunun için Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin gelişmesi ve himayesi gerekmektedir. ABD’nin bugün uygulamaya koyduğu hareket tarzı, yürüttüğü büyük stratejiden bir sapma değil, olsa olsa bu strateji içerisindeki bir takım operatif ve taktik uygulamalardır.
Bu strateji içerisinde Türkiye kendisine biçilen rolün dışına çıkıp, bölgede kendi menfaatleri doğrultusunda bir hareket tarzı seçebilir mi?
Bölgede buna uygun ittifaklar geliştirilebilir mi?
Buna uygun bir ortam var mı?
Buna müsaade edebilirler mi?
Bunları müteakip yazılarımda irdelemeye devam edeceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder