9 Mar 2013

Müslüman’ın Allah’a ihaneti

“İnsan” nedir?

Sıradan bir ölümlü mü, yoksa başka bir şey mi?

Nasıl bir şeydir bu yaratık?

“İnsan”, O’ndan bir parça, çünkü içinde O’nun Nefesi’ni taşıyor. (Sad, 72)

Peki, “insan” başka ne?

“İnsan”, yeryüzünde Allah’ın halifesi! (Bakara, 30)

Başka?

“İnsan, yaratılmışların en şereflilerinden”, o bir eşrefi mahlûk! O, “yaratılmışların birçoğundan üstün!” (İsra, 70)

Kuran’a göre, “insan” işte böyle bir yaratık; sıradan bir ölümlü değil.

Zulümlerin en büyüğü, bu kadar değerli bir yaratığa yapılan iki türlü zulümdür:

Birincisi, inanın insana zulmü; ikincisi insanın kendine zulmü.

İnsan itilip kakılmamalı, hor görülmemeli, niteliğine yaraşır bir yaşam sürmeli, mal ve nimetleri hakça bölüşmeli; ve tabii şerefli, haysiyetli, namuslu, merhametli olmalı.

Peki, Müslümanlar Allah’ın bu özel yaratığına, bu halifeye gereken değeri veriyor mu?

Heyhat!

İhanet dizboyu!..

Halife perişan, halife mahvolmuş!

Peki, aynı ”insan”, “davarlardan bile daha şaşkın durumda” olabilir mi? (A’raf, 179)

Maalesef…

Olabiliyor!

Özellikle kendi kendine zulmettiğinde, bu şerefe layık olamadığında.

Kuran böyle söylüyor.


Peki, Yaratıcı bu kadar değer verdiği insan mahvolmasın, zulme uğramasın, eziyet çekmesin, insanlığından çıkmasın diye bazı tedbirler almış olabilir mi?

Gayet tabii!

Bugüne kadar bu sütunda okuduklarınızda yeteri kadar ayrıntıya girilmişti. Bugün sadece şöyle bir dokunulacaktır:

Mal ve nimetler sadece zenginler arasında dönüp duran bir kudret aracı haline getirilmeyecektir. (Haşr, 7)

Rızıklar, tüm kullar arasında eşit biçimde paylaşılacaktır. (Nahl, 71)

Herkes ailesine yetecek kadar bir servete sahip olacaktır. (Bakara, 219)

Yeryüzünün ezilip horlananlarına nimet ve bağış sunulacak, onlar önderler ve mirasçılar haline getirilecektir. (Kasas, 5)

Ve daha birçok ayet…

Peki, özellikle ülkemizde durum böyle mi?

Allah’ın bu emirleri Müslümanlar tarafından uygulanıyor mu?

Müslümanlar bu kurallara uymasalar bile, Devlet işe el atıp mal ve nimetleri vatandaşları arasında hakça paylaştırıyor mu?

Heyhat!

Kuran’a tuzak kuran kurana!..


“İhanet”, çok ağır bir tanımlama.

Peki, kendisi de bir Müslüman olan bu fakir, Müslüman kardeşlerine karşı bu tanımı nasıl oluyor da kullanabiliyor?

Ne oluyor da Müslümanlar Allah’a ihanet ediyor? 

Bu ağır suçlamanın maddi temelleri nedir?

Taha Suresi’nin 61. ayeti insanın tüylerini diken diken ediyor:

“İftira eden perişan olmuştur!” diyor.

Buna rağmen, bu fakir nasıl oluyor da Müslümanları Allah’a ihanetle suçlayabiliyor?

Neye dayanıyor?

Kanıtı nedir?


1 Mart 2013 tarihli Aydınlık Gazetesi’nin 4. sayfası, Müslümanları adeta tokatlıyor!

Muhtemelen amacı bu olmasa da, Müslümanların Allah’a ihanet içinde olduklarını haykırıyor yüzlerine.

Aslında bu tavrı İslami gazetelerden bekliyor insan; ama heyhat!

İslami gazetelerin üzerine ölü toprağı serpilmiş; adeta uykudalar!

Kuran’ı bilenler için bu “tokat” müthiş bir uyarı görevi yapıyor, ama dinleyen yok!

Bu fakirin abarttığı sanılabilir, ama tablo vahim!

İhanet dizboyu!

Nasıl olur da bir Müslüman kapitalizme bu denli eklemlenebilir; nasıl olur da bu zulmü içine sindirebilir! 

Nasıl olur da kendi kardeşlerine bu denli zulmedebilir veya bu zulme sessiz kalabilir!

Allah’ın kullarına kurulan bu pusuya nasıl olur da destek verebilir!

Sizde hiç mi Allah korkusu yok!

Kuran’daki “küfür” ve “kafir”, gerçeğin üzerini örtenler için kullanılmıyor mu!

(Vatana kurulan hain tuzaklar ve Müslümanların bu tuzaklara verdiği destek bu yazının konusu dışında; o da bir başka zulüm!)


“Millet fakirleşirken milyarderler arttı” diye tokatlıyor Aydınlık!

2003’te 6 olan dolar milyarderi sayısı, 2012’de 44 olmuş!

Bir başka deyişle, Müslüman(!) AKP döneminde, millet geçim derdinden cinnet geçirirken, .yoksullukla ve işsizlikle boğuşup insanlığından çıkarken, dolar milyarderleri 6’dan, 44’e çıkmış!

Birileri bir eli yağda bir eli balda yaşarken, muazzam bir kitle açlıkla savaşıyor! Kendi ülkesinde, olumsuz doğa koşullarında çaresiz kalmış vahşi hayvanlar gibi yiyecek aramakla meşgul! Yaşamayı bırakmış, para bulabilmek uğruna ömrünü heba ediyor!

Halife perişan!

Eşrefi mahlûk mahvolmuş!

İçinde O’nun Nefesi’ni taşıyan insan, Kuran’daki korkunç emirlere rağmen öylesine bir zulme maruz kalmış ki; gazetenin haberine göre, 46 milyon yurttaş bankalara 264 milyar lira (eski parayla 264 katrilyon lira) borçlu!

“E, namaz kılıyoruz, oruç tutuyoruz, hacca gidiyoruz!” diye kızıyorlar bu fakire.

Bunlar, İslam öncesi cahiliye döneminde de yapılıyordu!

Allah’ın Elçisi (O’na selam olsun) sizin gibi mi yaptı!

Hazreti Peygamber döneminde insanlar bu kadar sefil durumda kaldılar mı hiç!

Adamın çocukları gece aç yatıyor, doğalgaza/kömüre parası yetmediği için soğuktan donuyor, karda kıyamette okula lastik ayakkabıyla gidiyor; okurken kuru bir istatistik gibi geliyor, ama bu ülkede milyonlarca çocuk yeterli besini alamadığı için gelişemiyor, sen kalkmışsın bana namaz kılıyorum, diyorsun!

Kıl kardeşim, Allah kabul etsin!

Ama bana göre boşuna kılıyorsun; çünkü namazının gerektirdiği diğer yükümlülükleri yerine getirmiyorsun!

*** *** ***

Bir dostum bu hafta Sivas’ın bir ilçesindeki ilkokula yardım malzemesi götürdü. Fotoğraf çekmiş; görünce insan kahroluyor! Çocuklar yarı çıplak, ayaklarında ayakkabı bile yok, lastik giymişler, soğuktan donuyorlar.

Ve gözlerimle gördüm; zemin toprak!

Şaka gibi geliyor değil mi?

Zemin toprak!

Bunlar Allah’ın halifesi, masum yaratıklar; bunlar çocuk!


Bu ülkeyi hep Müslümanlar yönetti, şimdi ise dinciler yönetiyor ve sen de oylarınla buna katkıda bulunuyorsun!

Kapitalizme bütün gücüyle karşı çıkmayan sözde İslami yardım kuruluşlarının tümü riyakâr, tümü Allah’a tuzak kurmakla meşgul!

Hem kapitalizm, hem Kuran bir arada olmaz çünkü!

Bir insan, bir başka insanın lütfuna neden mahkûm olsun!

Nerede Muhammedî vicdan!

Bundan iğrenç bir tezgâh olabilir mi!

Bak Müslüman; bu sözün altını çiziyorum, tekrar tekrar oku:

Bir insan, bir başka insanın lütfuna neden mahkûm olsun!

Allah Kuran’da bunu mu söylüyor!

Sen Allah’ın mal ve nimetlerinin küçük bir zümre tarafından gasp edilmesine olanak tanı; ondan sonra da küçük küçük yardımlarla Müslüman kitleyi ona buna muhtaç, onun bunun lütfuna mahkûm hale getir! Bu şerefli yaratığı üç-beş kilo makarnaya, iki-üç kilo bulgura satın al!

Bir gün hesap vereceksin Müslüman!

Levhi Mahfuz her şeyi kayıt altına alıyor; o gün sana Aydınlık Gazetesi’nin 4. sayfasını, bu “ibret tutanağını” gösterecekler!

Ve sen pişman olacaksın, ama bu pişmanlığın bir işe yaramayacak!

Çünkü Kuran’ın söylediğine göre, aklını kullanmadığın için, bu dünyada olduğu gibi, öbür tarafta da pislik üzerine bırakılacak! (Yunus, 100)

Bilerek veya bilmeyerek, dincilerler birlikte Allah’a tuzak kuruyorsun!

Göremiyor musun, farkına varamıyor musun, anlayamıyor musun?!.


Bu nasıl bir aymazlıktır:

“Gelir dağılımı adaletsizliğinde üçüncü olan Türkiye, yoksullukta da beşinci” diye tokatlıyor Aydınlık!

Bu nasıl Müslümanlık!

Adaletsizliğini olduğu yerde zulmün kök salacağını bilmez misin!?.

Kuran, adalet-zulüm çelişkisi üzerine bina edilmiş değil mi?!.

Hâlâ mı aklını kullanmazsın be hey Müslüman! (Araf, 169)

Her üç yüz metreye bir cami yaparak bu zulmü örtbas edeceğini mi sanıyorsun!

Allah’a ihanet ediyorsun; göremiyor musun!

Yine de ısrar edecekseniz, “Sizin dininiz size, benim dinim bana!” arkadaş!

Sizin dininiz size, benim dinim bana! (Kâfirûn, 6)

Allah’a emanet olun…

Hiç yorum yok: