Türk Milletine bir
operasyon yapılacaktı. Senaryo hazırdı. Yerli işbirlikçiler üzerinde yıllarca
çalışılmıştı. Kelebeklerin kozadan çıkma zamanı gelmişti. Karanlık inlerinden
çıktılar. “Barış, ileri demokrasi” naraları atarak her tarafta uçuşmaya başladılar.
Kurtuluş savaşında 7
düveli kovmuştuk. Arkasına bakmadan gidenler uyuyan ajanlarını ülkemizde
bırakmıştı. Cephe savaşı bitmişti ama istihbarat savaşı en ağır biçimde devam
ediyordu.
Kalan ajanlar;
Türkiye Cumhuriyeti
Devleti kurulduktan sonra saltanat dönemindeki imtiyazlarını kaybedenler(vergiden
muaf olmak, askerlikten muaf olmak gibi),Kurtuluş Savaşı yapılırken düşman güçler ile birlikte hareket ettiği için
yargılananlar, kısacası kuyruk acısı olanlar üzerinde çalıştılar. Cumhuriyete,
devlete düşman torunlar yetiştirdiler.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin cumhuriyet çocukları ülkeyi
imar ederken, bütün düşmanlarını kovduğunu sanarak rehavete düştü. Oysa
dilimizi konuşan, Müslüman görünümlü istihbarat ajanları savaşmaya devam
ediyordu.
80 yıllık çalışma sonuç verdi.
Görülen o ki;
Yabancı
istihbaratların kucağında yetişen devlet düşmanları, devleti ele geçirdi.
Türk Milleti başına geleni anlayamasın diye bir tahterevalli
kuruldu.
Tahterevallinin bir
ucuna din, diğer ucuna cumhuriyetin değerleri oturtuldu.
Din karşısına
konulan bütün değerlerin kaybetmesi kaçınılmazdı.
Bu nasıl mı oldu? Bazı örnekler ile izah edelim:
Erdoğan gündem
değiştirirken boşuna kürek çekmek yerine operasyonel bir söyleme sığınarak,
"Ne zarar gördünüz imam hatip okullarından da bunları kapattınız? Ne yaptı
imam hatipliler size de bunları kapattınız? İmam hatip okullarından terörist
yetişmediği için mi imam hatip okullarını kapattınız? Anarşistler yetişmediği içini
mi imam hatip okullarını kapattınız? Vatana hizmet aşkıyla yandıkları için mi
imam hatip okullarını kapattınız?" dedi.
Tahterevallinin öteki ucundaki sazanlar istenilen cevabı
vermekte gecikmedi. İmam Hatiplere karşı yorumlar yapıldı. Mütedeyyin halk
yeniden Erdoğan’ın kucağına itildi.
Bakınız beyler-bayanlar;
Anadolu insanı aslında yobazdan hoşlanmaz. Çocukları okusun
ama dinini bilsin, geleneklerine bağlı kalsın ister. Bu istek nedeni ile İmam
Hatip okullarına ilgi gösterdi. Arsalar bağışladı. Yaşadığınız ülke insanının
hassasiyetlerini, kırmızıçizgilerini anlayamazsanız söylediğiniz her söz askıda
kalır.
Peki nasıl karşılık verilmeliydi?
Erdoğan’a verilecek cevap;
“Sayın Erdoğan, suç
işliyorsunuz. Ayrımcılık yapıyorsunuz. İmam Hatipler de bu milletin
okullarıdır. Oraya giden çocuklar da bizim çocuklarımız. Siz İmam Hatipleri
övmüyorsunuz. AKP’nin siyaset okulu konumuna sokarak gelecekte bu okulların
hedefe konması için tersten bir operasyon yürütüyorsunuz. Bu okulları hedefe
koyuyorsunuz. İmam Hatip okullarının derneklerini okullarına sahip çıkmaya
davet ediyoruz.”
Olmalıydı.
Çünkü hakikat budur.
Ayrıca Milli Eğitim
Bakanlığına bağlı bütün okullar devletine bağlı öğrenciler yetiştirmek
zorundadır. İmam Hatipler Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullar olmasına,
öğretmenleri bakanlığın atadığı öğretmenler olmasına rağmen, nasıl oluyor da
imam ile öğretmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti konusunda ayrı düşüyor? İşte
sorulacak soru, sorulacak hesap budur. Bu okullara hangi istihbarat ajanları el
attı?
Siz Avrupa
ülkelerinde kilise okullarından devletine düşman bireylerin
yetiştirilebileceğini düşünebilir misiniz? Böyle bir şey mümkün değildir. İşte
asıl sorgulanması gereken konu budur. İmam Hatipleri sorgulamak yerine,
öğretmenle imamımızı ayrı düşüren bu ihanet çalışmasını kimler yürüttü? Bizim
çocuklarımızı kimler birbirine düşürüyor?
Akılcı bakış bu
sorgulamayı gerektirir.
Türk Milletine kurulan TAHTEREVALLİ kumpası nedeniyle bu günlere geldik.
Kurulan kumpası bozacak akılcı çözümler üretilmedi.
Erdoğan’ı dindar nesil yetiştirmekle suçlayan akılsızları
bile gördük.
Tersten destek… TAHTEREVALLİ siyaseti.
Erdoğan dindar nesil
falan yetiştirmiyor. Erdoğan milli duyarlılığı olmayan, küresel şeytanların
kullanabileceği kimliksiz patates bir nesil yetiştiriyor. Çünkü okyanus ötesi
böyle buyurdu.
“Dinler arası diyalog eş başkanı olarak; tek dinli, tek
dilli bir dünya devleti kurma projesinde görev alan Erdoğan ve ekibi, dindar
nesil diyerek dine yaptığı operasyonu saklıyor?” Sorulması gereken
soru ise;
“Bahsettiğiniz nesil
Haçlıya uşaklık edecek haçlı Müslüman’ı bir nesil mi olacaktır?”
Arslan Bulut
Saadettin Tantan ile bir röportaj yapmış. Sadettin Tantan;
“İktidar partisi,
iktidara geldiğinden bugüne kadar, tercih olarak kara para ekonomisi, kayıt
dışı ekonomi, kaçakçılık, kumar ve fuhuş ekonomisi, terör ekonomisi ile
yolsuzluk ekonomisinden besleniyor. Bundan beslenirken, PKK ve KCK da, 2000’li
yıllarda dağılmakta olan ve parasal olarak da çökmüş olan bir örgüt iken bugün
50 milyar dolarlık bir servete ulaşmış vaziyette. Bu servet, bu 10 yıllık süreç
içerisinde oluştuğu için buradan beslenen iktidar ve yandaşları ile oluşan
sistem Türkiye’nin yozlaşmasına sebep teşkil etmiş vaziyette.”
Bu tespit doğrudur.
Bu tespitte AKP iktidarının 10 yıllık icraatlarının resmi çekilmiştir. Peki bu
resimde Müslümanlık var mıdır? Bırakın dindarlığı, bu resmin içinde insanlık,
ahlak var mıdır?
YOKTUR!..
İşte bu korkunç
gerçekleri DİN üzerinden kurulan siyaset TAHTERAVALLİSİ ile maskelediler.
Kurtuluş savaşında
yenilen yedi düvel ve yerli ortaklarının çocukları, kendilerini hezimete
uğratanların çocuklarından intikam alıyor.
Gelinen nokta;
Bir seri katilden,
tecavüzcüden(itirafçı PKK’lıların açıklamalarında var),uyuşturucu taciri küresel bir fahişeden
Mandela çıkarılıyor...
Türk milleti din
maskeli haçlı uşaklarınca 40 yerinden bıçaklanıyor.
10 yıllık
iktidarlarında hiç utanmadan;
“Bize karşı çıkanlar
dine de karşılar” diye ahlaksız bir propaganda yaptılar.
Erdoğan;
“İmralı’nın
koşulları dünyada hiçbir ülkede olmayan çok iyi koşullardır ve burada adeta
özel bakım söz konusudur. Yatağı var, televizyonu ya konuldu ya konuluyor.
Günde 1 saat 5 arkadaşıyla avluda volta atıyor. Hiçbir manisi yok.”
Diyor.
Yüreğim sıkışıyor.
Şehitlerimizin;
“Asıl biz şimdi
öldük, bizi sattınız. Kanımızı sattınız.”
Çığlıkları beynimde
çınlıyor.
Bu mübarek topraklar
çok ihanet gördü.
Hatırlatırım;
BU TOPRAKLAR ÇOK
HAİNİ DE GÖMDÜ.
Tek kurşun atmadan bu
ülkeyi teslim ettiğini sananlar,
Tek kurşun yemeden
bu ülkeyi teslim aldığını sanalar…
Yaktığınız ateşte
yanacağınız günler yakındır.
12 Ocak 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder