3 Nis 2013

Mustafa Kemal’in Cumhuriyeti...


İyimserlik havası, hayatın sevecenliği, sevgi, barış, kardeşlik kavramları...
Bunların hepsi güzel!
Bireyin mutlu olması, özgürlük ve demokrasi!
Gelir dağılımında eşitlik!
Çağdaş bir eğitim sistemi!
Yeni Osmanlıcılık düşlerinin şu sıralarda gündemde olması, özellikle Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun televizyon ekranlarında bunu dillendirmesi, eleştiriler gelince bunu tarihdaşlık” olarak görmesi.
Arap Baharı’nın Ortadoğu’yu ne hale getirdiğini yedi düvel duydu, silkinip kendine geldi.
Mısır’da dinci bir iktidar var bugün!
Libya’da neler olup bittiğini bilmiyoruz...
Bildiğimiz; Afganistan, Irak, Suriye’de olduğu gibi kan gövdeyi götürüyor; olan çocuklara, kadınlara oluyor...
Bu arada Ürdün lideri Türkiye’ye demokrasi dersi veriyor.
Türkiye tek mezhepten yana bir İslam kimliğini açık açık desteklerkenBağdat, Şam ve Tahran’la Ankara’nın arası giderek açılıyor.

Ortadoğu’nun yeniden biçimlendirilmesinde taşeronluk Türkiye ve İsrail’e verildi.
Çok yazıldı, çizildi ama bir kez daha yineleyeyim:
Bu kargaşaya eninde sonunda İran da girecek, olan Türk ve Kürt halkının yoksul çocuklarına olacak.
Yaşamımızın her alanına din girdi...
Atamalar, terfiler buna göre yapılıyor...
Üniversitelerde cuma namazına gitmeyen bilim insanlarının üzerine çizik atılıyor.
Rektörler, YÖK üyeleri toplu halde namaza gidiyor.
Yemekli toplantılarda harem selamlık, Türkiye’yi nereye götürdüğünün göstergesi.
Neyse!

Bugün hayatın sayfalarından bir yaprak koparacak; ümidi, aşkı, sevdayı, kardeşliği, barışı yazacaktım.
Çocukları, gençleri, çokuluslu şirketlerin Türkiye’yi nasıl paylaştığını.
Bunca acılara, gözyaşlarına, ölümlere karşın yaşama direncini.
Yarınlardan umutlu olmayı....
Alaca bir şafağı...
Bilmem bu yazdıklarım canınızı sıkıyor mu?
İsterseniz yanıtını ben vereyim:
“Ben yazarken sıkılıyorum, çünkü çok yazdım!”
Türkiye’de demokrasi ve özgürlükten, dün değindiğim gibi temel hak ve özgürlüklerin geliştiğinden söz edebiliriz...
Parlamenter sistemin nasıl işlediği ortada, bir de bunun üzerine Türkiye’ye özgü bir başkanlık sistemini getirirseniz yandı gülüm ketenhelva...
Ortadoğu yanıyor, savaş en acımasız biçimde sürüyor...
İnsanlık tarihi böyle acılarla doludur ama birey gelecekten umutludur.
Türkiye’de bu umut yavaş yavaş tükeniyor, kaygılar artıyor.
Hak, özgürlük ve sınıf mücadeleleri; ulus devlet kavramı, Cumhuriyetin kazanımları tarihin derinliğine gömülmek isteniyor.

Baskılara, sindirmelere karşı bir ışık görebiliyor musunuz?
O ışık her zaman olacaktır!
Halkımız olup bitenleri gün gelip anlayacaktır.
Terör önyargısı bittiği zaman, herkes aklını başına aldığında o şafağın söküşünü, günün aydınlığını göreceğiz.
Kan-intikam duygularımızı bir kenara bırakmamız gerekir!
Emperyalizmin dişleri arasında ham” yapılmamamız için!
Ben barışı istiyorum, demokrasiyi, özgürlükleri, yaşama hakkını!
İnsanca yaşamak için!
Çocuklarımız için!
Bu yüzden umutla bitireyim yazımı...
Artık hayatımızda en güzel gülüşüne işlenmiş ölüm olmasın.
Toprak yüzümü aydınlatsın gecelerde...
Anlamı olsun sözcüklerin, anlamı olsun sevginin, aşkın, barışın, kardeşliğin, çağdaşlığın...

Özgürce oturalım, tartışalım, konuşalım ve uzlaşalım...
Başka bir Türkiye yok!
Çocuklarımız gözlerinin saflığında umuda doğru yürüsün bizimle birlikte...
Faşizmin her türlüsüne karşı çıkalım! Emperyalist güçlere boyun eğmeyelim!
Akil adam, akıllı adam, ayak oyununa hiç gelmeyin!

Hiç yorum yok: