3 Tem 2013

Erkek fahişe

AKP tabanına hep yakınlık duymuşumdur.
İlkesel olarak mütedeyyin, samimi insanlardır ama ne yazık ki aldatılmış olduklarının farkında değillerdir.
Türkiye’de demokrasi adına, devrim adına bir şey yapılacaksa, bu, AKP tabanı kazanılmadan yapılamaz.
Bugünün yakıcı görevi bu tabanı kazanmak, bu kutlu yolda onların da samimi gayretinden yararlanmaktır.
Bu fakirin içten kanaati, namaz kılan insandan kimseye zarar gelmeyeceğidir; tabii namazında samimi ise.
Ama bu farklı!
Bu fahişenin portresini bu paragrafta çizmek bile mütedeyyin insanlara hakaret olacak, bu nedenle bu bölümü burada sonlandırıyorum.

Bu sütunun okuyucuları beni bağışlasın, yapacağım nesnel bir tespitten ibaret.
Sözlüğe baktım; “fahişe” sözcüğünün karşısında, “hayat kadını, orospu” diye yazıyor.
Bu, onun erkek olanı!
Erkek fahişe!
Peki, neden “fahişe”?
Çünkü asla AKP’li falan değil; kalemini, bedenini, zihnini, ruhunu İblis’e kiralamış, riya yapıyor! Hayat kadını nasıl bedenini belirli bir paraya ve belirli bir süre için kiralarsa/satarsa, bu da öyle; kendi kendine gelin güvey olmuş, her şeyiyle kiralık!
Bir zamanların solcusu(!), şimdi ise vatansız liberal!
Kendisine pek yakışan o iğrenç saçıpis midir, yağlı mıdır, ıslak mı belli olmuyor.
Beşuş çehresine kahır dolu bir riyakârlık hakim.
İrin koktuğu kuşkusuz nefesiyle haykırıyor bir yandaş kanalda.
Gezi Parkı’nı dolduran çoluk-çocuk, genç-yaşlı, Türk-Kürt, Alevi-Sünni, her yaştan ve cinsten vatanseveri, kendi deyimiyle “azınlık”ı alenen aşağılayarak, hakaret ve alay ederek kendince dalgasını geçiyor!
Dört canı şehit vermişiz, birçok insan gözünü kaybetmiş, kolu bacağı kırılanların sayısı belli değil, 7 binin üzerinde vatansever yaralanmış; bu alçak geçmiş kameranın karşına dalga geçiyor, bu insanları aşağılıyor, hakaret ediyor!
Şehitlerimizle dalga geçiyor!
Kini ve garezi marazi boyutlarda!
“Sen parkı işgal edersen, polis de gelir, senin kafanı kırar!” diye kin kusuyor, kameraya fahişe fahişe bakarken; demokrasi anlayışı bu kadar!
İnsan, insanlığından utanıyor!

Kuran’da çok anlamlı bir diyalog var:
İnsanın yaratılışına saygı göstermeyen İblis, Allah’tan “insanların diriltileceği güne kadar” süre istiyor ve şöyle konuşuyor:
“Beni azdırmana yemin ederim ki, onları saptırmak için senin dosdoğru yolun üzerine kurulacağım, sonra onlara, önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından musallat olacağım.” (Sâd, 14-17)
İblis’e bu süre veriliyor ve insanların “denenmesi-sınanması” daha yaratılış anında böyle başlıyor.
İnsan İblis’in tasallutu karşısında özgür iradesiyle baş başa kalıyor; ya ondan yüz çevirip Allah’ın hoşnutluğunu kazanıyor, ya da bu pis saçlı riyakâr gibi fahişe olmayı seçerek şerefsizliğin en büyüklerinden biriyle yüz yüze kalıyor!
Ruhunu İblis’e kiralamış bu erkek fahişe, AKP’nin tabanını oluşturan mütedeyyin dostlara yakışmıyor; bu fakirin samimi kanaati budur.

Sevgili Peygamberimiz (O’na selam olsun) de o dönemde “azınlıkta” olduğu Mekke’de aynı muameleye maruz kalmıştı.
Mekke oligarşisinin kışkırttığı müşrik Araplar Allah’ın Elçisi’ni her gördükleri yerde taşlıyor, O’na yaşama hakkı tanımıyorlardı.
Bu zulümden bıkan Elçi, yanındaki bir avuç inançlı/namuslu azınlıkla birlikte Mekke’yi terk etmek, bildik kavramla “hicret etmek” zorunda kalmıştı.
Bugün, vatanseverlere uygulanan zulüm de buna benziyor; “azınlık”a yaşam hakkı tanınmıyor.
Ve yukarıda portresini çizdiğim fahişe de, o günün müşrik Araplarının yaptığını yapıyor; üç kuruşluk dünyalık veya makam mevki uğruna vatanseverlere zulmetmekten kaçınmıyor. Elinde olsa bütün vatanseverlerin kafasını bizzat kıracak!
Ama unutulmaması gereken bir gerçek var:
Peygamberimiz hicretten bir süre sonra Allah’ın yardımıyla geri dönmüş ve Mekke’yi fethetmişti.
Bu Milletin de, Allah’ın izniyle Türkiye’yi fethedeceği günler yakındır.
Emin olun, bu fahişe de tüm riyakârlığıyla o zaman vatanseverlerin safına geçmeye çalışacak; kalemini, bedenini ve ruhunuİblis’e bir kez dahakiralayarak bu safer vatanseverlerin yandaşı olmaya çalışacaktır.
Ama vatanseverler buna izin vermeyeceklerdir!
Türk Milleti’nin fahişeye ihtiyacı yoktur; onun damarlarındaki asil kan zalimin zulmünü bertaraf etmeye yeterlidir.

Ulusal Kanal okuyucularından ve içlerinde birçok dostumun bulunduğu AKP tabanından bu çalışma için özür dilerim.
Ne var ki; bilindiği gibi, her sözün bir zamanı, her zamanın bir sözü vardır.
Bugünün sözü de budur!
Erkek fahişe sadecenecis bedenini değil, ruhunu da İblis’ekiraya vermiştir; teşhir edilmeli ve inançlıların kanını emen bir kene olarak tarihe kayıt düşülmelidir!
Son sözü Kuran söylemelidir:
“Çık oradan! Yenilmiş ve kovulmuş olarak. Onlardan sana uyan olursa yemin olsun ki cehennemi tamamen sizden dolduracağım.” (Sâd, 18)
Bu riyakâr da cehennemde olacağına göre, Allah bizi bu erkek fahişeyle aynı mekânı paylaşmaktan korusun inşallah.
AKP’nin tabanını oluşturan samimi dostlarıma selam ediyorum.
Allah’a emanet olun…

Hiç yorum yok: