22 Eyl 2013

Türkiye Başbakanı'nın durumu ve dramı


Türkiye Başbakanı Sayın Erdoğan’a, bir imam-hatipli kardeşi, ilahiyat-felsefe ve hukuk menşeli bir düşünce adamı olarak samimi ama büyük ihtimalle gönül kırıcı uyarılarım, hatırlatmalarım olacak. Büyük gönül adamı Kuşadalı İbrahim Halvetî’nin söylediği gibi,“Gönül kalsın ama yol kalmasın!”

Türkiye Başbakanı, haçlı güçlerin kotardığı ‘Arap Baharı’ boyunca, ne yazık ki, haçlı kodamanların arkasına takılarak, sadece Cumhuriyet Türkiye'sinin yerleşik, akılcı politikalarını tarumar etmekle kalmadı, Müslüman dünyaya, Müslüman kardeşlerine de büyük vefasızlıklar yaptı. Peygamberimizin, ahde vefasızlığın insanı ne durumlara düşüreceğine ilişkin uyarılarını sayın başbakan çok iyi bilmeliydi. Durumu, çıkmak üzere olan ‘Kur’an’a Göre Lanetli Soy’ adlı eserimizden birkaç satırla gösterelim:

Türkiye Başbakanı, Libya lideri Kaddafi’nin elinden ödüller aldı, onun övgülerine muhatap oldu, ona ‘kardeşim’ dedi. Aynı Erdoğan, aradan birkaç ay geçtikten sonra, Libya’ya saldıran haçlı güçlerin yanında yer alarak Kaddafi’yi, Abdüllatif Şener’in ifadesiyle, ‘en zor gününde arkasından hançerledi.’ Türkiye’nin zor günlerinde hep yanımızda olan Kaddafi’yi. Rahmetli Kaddafi, ölümünün birkaç saat öncesinde şunu söylemiş, daha doğrusu, tarihin kulağına şu ürpertici mesajı iletmiştir:

“Her şeyi açıklayabiliyorum da Türkiye Başbakanı Recep Erdoğan’ın bana yaptığı vefasızlığı açıklayamıyorum.”

Suriye Devlet Başkanı meselesine gelince, Erdoğan, Beşşar Esed’le, öylesine yakın bir dostluk kurmuştu ki, birbirlerine kardeşim diye sarılıyor, tarihte ilk örnek olarak iki ülke bakanlar kurullarına ortak toplantı yaptırıyorlardı. Bu sıcak ‘kardeşlik’ tablolarının sergilenişinden birkaç hafta sonra, Erdoğan, aynen Kaddafi konusunda yaptığı gibi, ehlisalîbin süper gücü ABD ile işbirliği kurarak, Suriye’ye karşı süper gücün bir tür tetikçiliğine soyundu ve Suriye’ye savaş açılması için âdeta çırpınmaya başladı. Yani Beşşar Esed’i de arkasından vurdu. Anlaşılan o ki, Türkiye Başbakanı tarafından ‘kardeş’ ilan edilmek, bir süre sonra onun tarafından arkadan hançerlenmek anlamına geliyor.

ŞİMDİ NE OLACAK?
Türkiye Başbakanı, Suriye aleyhine bunca zamandır savaş tahrikçiliği yaptı, haçlı güçlerin bu ülkeye saldırması için kendisi ve Dışişleri Bakanı âdeta çırpındı. Sonunda ne oldu? Rusya’nın kullandığı ferasetli diplomasiyle ABD bile hizaya girdi, akıllandı, izlediği yolun felakete çıktığını gördü ve Cenevre’de Rusya ile bir araya gelip Suriye konusunda anlaştı. Esed, 2014 yılı içinde bütün kimyasal birikimini uluslararası denetime açmayı kabul etti. Kötü niyetli olsaydı kabul etmezdi. Esed bu tavrıyla birkaç hafta önce kimyasal silah kullandığına ilişkin haçlı ve Türkiye Başbakanı menşeli iddiaların da birer komplo olduğunu dünyaya gösterdi.

Bütün bu süreçte, Suriye’ye karşı akıl almaz ve kabul edilemez bir düşmanlık tavrı koyan, ‘Kardeşim’ diye hitap ettiği Esed’i arkadan vuran Türkiye Başbakanı ne hale düşmüştür? Bir devlet adamı bu hallere düşer mi? Ufuklu ve dirayetli adamıysa elbette düşmez. Türkiye Başbakanı ufuklu ve dirayetli bir devlet adamı olsaydı, Putin’in yaptıklarını o yapardı. Hem de çok daha kolay yapardı. Çünkü Suriye onun kapı komşusu, din kardeşi ve Esed de ‘kardeşi’ idi. Dünya da Müslümanlar da bu iki kardeş arasında böyle bir münasebet beklerdi. Ama beklenen olmadı. BOP eski eşbaşkanı Eroğan, kartını ehlisalîb hesabına oynadı. Ne var ki ehlisalîp, aklını işleterek sonunda gerekeni yaptı. Ve Türkiye Başbakanı, iyot gibi açığa çıktı. İtibarı, saygınlığı beş paralık oldu. Cenevre’deki toplantıya da çağrılmadı. Yani ehlisalîp tarafından kullanılıp bir kenara atıldı.

Bir siyasetçi için, özellikle bir başbakan için çok vahim bir durumdur bu… 

Hiç yorum yok: