Cumhuriyet 28.01.2012 |
Bu ülke, en değerli evlatlarını yok etti 1948 yılında Sabahattin Ali’yi öldüren katil, mahkemeye verdiği ifadede “...Milli hislerim galeyana geldi ve Sabahattin Ali’yi öldürdüm” diyor ve devam ediyordu: “Ben bu işi vatani vazife olarak yaptım. Eğer Sabahattin Ali kaçsaydı, bu memlekete çok fenalık yapacaktı.” Sabahattin Ali’nin katili bu sözleri bundan yaklaşık 65 yıl önce söylemişti. Aradan bunca yıl geçti ve ne değişti? Hrant Dink’in katili de “milli hisleri galeyana geldiği” için öldürmedi mi hiç tanımadığı, hiçbir yazısını okumadığı Hrant Dink’i? Uğur Mumcu da yazdığı yazılar nedeniyle öldürülmedi mi? Sabahattin Ali, 1 Kasım 1947’de, yani öldürülmesinden bir yıl önce Merhumpaşa gazetesinde ne diyordu: “Bir yıldan beri bu gazetede türlü fikirler ortaya attık. Bu fikirler yüzünden türlü hücumlara uğradık. Biz isterdik ki, bize hücum edenler, karşımıza, yani halkın önüne yine birtakım fikirlerle çıksınlar. Ne gezer! Onlar sadece sövmüşler. Gaziantep’ten İstanbul’a, İzmir’den Samsun’a ve Çarşamba’ya kadar, yurdun dört bucağında çıkan bir sürü gazete ve dergide, aleyhimize üç yüzden fazla yazı çıkmış... Bir tekinde olsun, bir tek fikrimiz, bir tek satırımız ele alınıp, çürütülmemiş. Sadece küfür edilmiş. Biz demişiz ki: Bu memleketin istiklali her şeyden üstündür. Milletin oluk gibi kan akıtarak kazandığı bu istiklali, siyasi oyunlara alet edip, elden kaçırmayalım. Sömürücü devletlerin elinde oyuncak olmayalım! Cevap vermişler: Hain, satılmış, Bolşevik ajanı!.. Biz demişiz ki: Yıllardan beri arkası gelmeyen dalavereler, arsa oyunları, memleket dışına para kaçırma rezaletleri, esrarı çözülmeyen cinayetler, millet malı soygunculukları alıp yürümüştür... Bu gidişatın sonu hayra çıkmaz. Cevap vermişler: Müfsit (ara bozucu), tezvirci (yalancı), komünist!” İstanbul’da haftada bir çıkan siyasi mizah gazetesi aleyhinde Türkiye çapında örgütlenmeyi kimler düzenlemiş diye bir soru takılıyor insanın aklına. Sabahattin Ali, esrarı bugün dahi çözülemeyen bir yerde ve biçimde katledildi. Katilliği üstlenen kişi ordudan silah kaçakçılığı suçlamasıyla çıkarılmış ve hapis yatmış bir sabıkalıydı. Katil hapse girdiğinden 21 ay sonra 1950 yılı affıyla tahliye edildi. Sabahattin Ali’yi öldürenlerin kim oldukları, ölüm emrini verenlerin kim olduğu hiçbir zaman ortaya çıkmadı. Sabahattin Ali 1948’de öldürüldüğünde CHP iktidardaydı ve Cumhurbaşkanı İsmet İnönü idi. Sabahattin Ali’nin annesi ve eşi hayatta olmalarına rağmen bulunan cesedi teşhis etmeleri istenmedi. Sabahattin Ali için bir cenaze töreni yapılmadı. Nereye gömüldüğü bilinmiyor. Sabahattin Ali’nin mezarı yok. Sabahattin Ali’nin şahsi eşyaları hiçbir zaman ailesine teslim edilmedi. Sabahattin Ali’nin kitapları 1965 yılına kadar hiçbir yayınevi tarafından yayımlanmadı. Sabahattin Ali öldürüldüğünde 41 yaşındaydı. Caniler kahraman gibi kol geziyor Sabahattin Ali dosyası eğer kapanmasaydı ve üzerine korku tohumları ekilmeseydi, sonraki yıllarda birbiri ardına tekrarlanan siyasi cinayetlerin de üzerine cesaretle ve kararlılıkla gidilseydi acaba Türkiye bugün böyle canilerin kahraman gibi kol gezdiği bir ülke olmaktan kurtulacak mıydı? Türkiye’nin bugün insanın fena halde canını yakan tablosu şudur: Bu ülke en değerli, cesur ve kaliteli evlatlarını yok eder. Onlara tahammül bile edemez. Sanki lanetli bir insan yiyen canavar, sürekli yeni kurbanlar ister. |
Sabahattin Ali nin Kızı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sabahattin Ali nin Kızı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1 Şub 2012
‘CANİLER KAHRAMAN GİBİ KOL GEZİYOR’
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)