18 Kas 2007

NAKŞİBENDÎLİK

Nakşibendilik İslam dininin yeryüzünde yaşayan en önemli tarikatlarından biridir. Bazı gerçek dışı iddialarda tarikatın kökeni, Hz. Ebubekir’e dayandırılsa da genel olarak kabul edilen görüş, Hoca Ahmet Yesevi’nin düşüncelerini yorumlayan Bahaeddin Nakşibend’in tarikatın kurucusu olduğudur. Tarikat da ismini, Farsça “nakış yapan” anlamına gelen Nakşibend’den alır. Daha Sonra şeyhlerinin birçoğunun ismini taşıyan kollara ayrılmıştır.
En önemli kollarından biri de Mevlana Halid Bağdadi’nin ismini taşıyan“Halidiyye” koludur. Anadolu’ya Nakşi’lik Fatih Sultan Mehmet döneminde girmiş olsa da gerçek yapısını Halidiyye kolunun etkinliği ile 19. yüzyıldan sonra göstermeye başlayacaktır.
Nakşibendiliğin 7 kolu vardır. Türkiye’de günümüze değin gelebilen ve gücünü koruyabilen sadece Nurculuk ve Süleymancılıktır. Nurculuk ile Süleymancılık da birçok kollara ayrılacaktır.
Nakşibendilik'in kollarından olan Nurculuk, Said-i Nursi“Bediüzzaman ya da Said-i Kürdi olarak da bilinir (1873 -1960)” tarafından kurulmuştur. Süleyman Hilmi Tunahan (1888 -1959) tarafından kurulan Nakşi kökenli tarikatlardan Süleymancılık da Nurculuk gibi aynı süreci yaşar. Bugün Nakşilerin en etkin kollarından biri, Said-i Nursi Nurculuğunun bir uzantısı olan Fettullahçılıktır. Ayrıca “merkez”de yer alan Nakşi karakterinin en yobaz uzantısı, bugün Tayyip Erdoğan’ın da müridi bulunduğu İskenderpaşa Dergahı’dır.

Hiç yorum yok: