4 Eyl 2011

Davutoğlu'nun Hatası


Cumhuriyet 04.09.2011


ANALİZ
Utku Çakırözer

‘Davutoğlu’nun Hatası, BM’ye O Raporu Yazdırmaktı’
Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler, BM’nin Mavi Marmara olayıyla ilgili raporunun basına sızmasından sonra tamamen kopmuş, hatta iki ülkenin Doğu Akdeniz’de karşı karşıya gelmesi riski ortaya çıkmış durumda.
BM Genel Sekreteri’nin kurduğu ve eski Yeni Zelanda Başbakanı Geoffrey Palmer’ın başkanlık ettiği uluslararası komisyon, İsrail’in Gazze’ye yönelik ablukasını ‘yasal’bularak Türkiye’nin Mavi Marmara ile ilgili tezlerine ağır bir darbe indirdi.
Hatalı politikanın sorumlusu kim?
Bu kararın Türkiye’nin isteği ve ısrarı üzerine kurulan ve beş üyesinden biri Türk hükümeti tarafından belirlenen bir komisyondan çıkması düşündürücüdür.
Dokuz Türk vatandaşının öldürüldüğü operasyondan 15 ay sonra, İsrail’e özür diletmeyi bir kenara bıraktık, yaptığı operasyonun meşru olduğunu kayıt altına alan bir BM raporu ile karşı karşıya kalmamızın sorumluluğu kime aittir?
AKP hükümetlerinin geçmişte oldukça yakın çalıştıkları emekli Dışişleri mensupları, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından yürütülen bu süreçte Türk dış politikasının kusurlarını şöyle sıraladılar:
1. Mavi Marmara’nın yola çıkışını hükümetin engellememesi temel hataydı. Bu hatada, Dışişleri bürokrasisinden çok, BaşbakanTayyip Erdoğan’ın ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Filistin meselesine ve İsrail’e ulusal çıkarlar temelinde değil ideolojik yaklaşımının etkisi olmuş gibi gözüküyor.
Raporun sonucu baştan belliydi
2. Operasyon sonrasında meseleyi İsrail ile ikili planda çözmek yerine BM’ye rapor hazırlatmak, yapılabilecek en büyük hataydı. Cumhurbaşkanı ve hükümet yetkililerinin bugün ‘yok saydıkları’ rapor, aslında Türkiye’nin isteği, ısrarı ve bir de üye atamasıyla kurulan komisyondan çıktı.İsrail’in uluslararası kuruluşlardaki lobi gücü ve komisyona atanan diğer isimlerin İsrail yanlısı görüşleri bilinmesine rağmen Türkiye’nin BM raporunda ısrarcı olması hataydı. Oysaki bunun yerine sessiz diplomasi yürütülerek özür diletmek mümkün olabilirdi.
3. Her BM komisyonu kuruluşunda, her şeyden önce çalışma prensipleri belirlenir. Bu kez de tarafların uzlaşamadığı noktaların başkan ve yardımcısı tarafından yazılması prensibi kabul edildi. Türkiye’nin buna onay vermesi de hataydı. Başta kabul edilen bu çalışma yöntemi yüzünden, ‘ablukanın yasal olduğu’ ifadesi Türkiye’nin muhalefet şerhine rağmen BM raporunun resmi sonucu olarak kayıtlara girdi. Ayrıca, sonucu öngörülemeyen bir BM raporunun çalışma sonunda yayımlanmasına Türkiye’nin baştan izin vermesi de riskli bir karar olarak değerlendiriliyor.
‘Haklılık’ tek ilke olursa
Sayılan bu temel hataların ardında yatan ortak sebep, emekli diplomatlara göre “AKP ve özellikle Davutoğlu döneminde, Türk dış politikasının sadece ‘haklılık’ temelinde yürütülür hale gelmesi.”
Yani AKP dış politikada, ‘haklı’ olduğuna inandığı her konuda, sonucun kendi lehinde çıkacağı gibi bir anlayış içinde hareket ediyor. Ancak meselelere bu şekilde hissi/ideolojik yaklaşmanın, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını ve vatandaşlarımızın haklarını korumaya yetmediği, İsrail ile yaşanan son krizde trajik bir biçimde tecrübe edilmiş oldu.
Türkiye’ye bedeli: Ekonomik kriz ve terör
Türkiye’nin açıkladığı beş maddelik yaptırımlar nedeniyle herkes İsrail’in ödeyeceği bedelden bahsediyor. Peki, bu krizin Türkiye’ye hiç bedeli olmayacak mı?
İsrail’in hem bölgede hem de küresel sistemdeki etkisini vurgulayan deneyimli Türk diplomatları, yaşananların Türkiye’ye olumsuz sonuçlarına da şöyle dikkat çekiyor:
1. Küresel finansal sistemde Musevi lobisinin etkisi büyüktür. Yaşanan kriz ortamında Türkiye taze finans bulmakta zorlanabilir. Kendimizi bir anda ekonomik krizin ortasında bulabiliriz.
2. PKK ile mücadelede İsrail’den hem kritik istihbarat hem de araç gereç desteği alınıyordu. Desteğin kesilmesi terörle mücadelemizi olumsuz etkileyebilir.
3. Musevi lobisinin güçlü olduğu ABD’de, yönetim organlarından Türkiye aleyhine kararlar çıkabilir.
4. Türkiye uluslararası platformlarda İsrail’e karşı atacağı adımlarda ne ABD’nin ne de Avrupa’nın desteğini yanında bulabilecek ve böylelikle giderek yalnızlaşabilir.

Hiç yorum yok: