4 Eyl 2011

Diktatörlüğe Batı Desteği


Cumhuriyet 04.09.2011


BILIM VE SIYASET
Orhan Bursalı


Biraz netameli bir konu, işaretleri olan varsayımlara dayanacak; bir fikir cimnastiği yapmakta yarar var: Çelişki ve sorularla başlayalım:
• Başbakan, bütün güçleri, ülkedeki bütün ipleri eline alırken otoriter ve giderek diktatoryayı çağrıştıracak bir rejimin temellerini bir bir inşa ederken....

Batı’nın “müttefiki” olarak kalabilir mi, kalırsa ne kadar süre? Ve ne karşılığında?
RTE, “Türk Baharı”nın da temellerini mi atıyor? Ülkemizde bir Türk Baharı olabilir mi? Bunun koşulları nedir?
Batı, Tek Adam ve otoriter bir iktidarla dansını hangi koşullarda sürdürür?

Önce, yakın zamanda bu köşede dile gelen değerlendirmeyi kısaca anımsayalım:
Birinci Sahne: Erdoğan-Davutoğlu ikilisi, Arap ülkelerinde boş bir saha bulduklarını, o sahada istedikleri gibi top çevireceklerini sandı. Bu “boş saha” var gibiydi önce: İran’la ılımlı politika... Suriye ile sıfır sorun, vize kalkması ve ortak hükümet toplantıları... Ürdün, Lübnan, Mısır, Körfez ülkeleri.. hatta Libya...
Yeni Osmanlılık diye, Batı’da isim buldu politikaları! Davutoğlu ise hayır, sadece tarihi ve güncel kültürel ortaklıklar var ve bu zemin üzerinde ihmal edilen tüm ilişkileri geliştiriyoruz, diye açıklıyordu... (Doğrudur!)
Bu ara dönemde, bu yazının ana konusu için önemli gelişme de şu oldu: Batı’ya karşı mesafe kondu! Tonlarca, Türkiye yüzünü Doğu’ya döndürüyor, Rusya ile ilişkileri de geliştiriyor, yorumları çıktı... “Eksen kayması”kavramı da bu gelişmeyi anlattı.

İkinci Sahne: Derken, bölgenin ana oyuncusu sahaya indi, Amerikan futbolunu oynamaya başladı... ABD cüssesiyle bütün sahayı kapladı, öyle ki zaten başkaları için bir metrekarelik alan bile kalmadı!
ABD sahaya çıkışıyla, hem bölgeyi yönlendirmede aktifleşti hem de Türkiye’ye (iktidara) “boyundan büyük işlere kalkışma ve başkalarının stratejik oyunlarına karışma; sadece sana verilen rolle yetinebilirsin” demiş oldu.
Erdoğan ve Davutoğlu durumun ayırdına ise ancak Libya işgalinde vardılar! Erdoğan’ın“NATO’nun Libya’da ne işi var” gafı, hâlâ ilk sahnede oyun oynadıklarını sanmaktankaynaklanıyordu! Oysa sahne değişmişti!
Tabii mevzilerini aldılar, dahası Suriye’de proaktif rol bile üstlendiler; Şam bizim tarihsel artığımızdır, bizim iç işlerimizdir, seyirci kalmayız politikasına bile geçtiler. Sınırda sahnelenen askeri güç gösterisi, Batı’da,Türkiye Suriye’yi halledecek, yorumlarına bile yol açtı!
Bölgede ancak ABD gölgesinde ve kendilerine verilen rollerle yetinebileceklerini anladılar. Batı’ya karşı “eksen kayması”, aniden “eksen düzeltmesi”ne dönüştü..
Erdoğan ve Davutoğlu, Türkiye’nin, eskisi gibi görevlerini yerine getiren uslu bir müttefiki olduğunu anımsadı!
Bu bağlamda, Avrupa Birliği Bakanlığı bile kurdu! Batı, Doğusu’nda sağlam bir Türkiye görüyor şimdi!
Evet güncelleme şimdilik yeter.. Gelelim işinbam teline:
Erdoğan, Batı ile kucaklaşma politikasını, aynı zamanda, Türkiye’de otoriter/ diktatorya benzeri rejimini inşa etmenin / kurmanın da bir garantisi olarak görüyor olabilir.
Eğer Erdoğan Doğu’ya yönelseydi, İran-Suriye müttefikliğini geliştirseydi, Batı’nın Doğu’ya yönelik politikalarının aracı olmayı reddetseydi... Türkiye’de otoriter rejimi inşa edemez / demokrasi karşıtı politikalarını geliştiremezdi. O zaman Batı’nın eline,“Erdoğan ve iktidarına karşı” güçlü ve etkili politika silahları verirdi! Şüpheniz olmasın ki Batı bu silahları çok iyi kullanmayı bilir..
Şimdi ise onlar, Batı’nın yakın müttefiki... Batı’nın sesini duyar gibi olun:
“Ama ne yapalım, Türkiye hep melez bir ülke değil miydi, orada demokrasi ne zaman oldu, ayrıca İslami bir ülke... laiklik, demokrasi pek kaldırmaz bu ülke... zaten bizim işimize de gelmez. Elimizin altından kayar güçlenirse... Ortadoğu coğrafyasında, İslama örnek bir ülke olsun, yeter. Seçimlerin dört yılda bir yapılması, demokrasi oyunu için yeterlidir..”
Erdoğan, rolünü ve icazetini aldı (mı?) Bu oyun nereye kadar sürer?
Herkes İsrail’le savaş palavrasına kapılmış...
Esas Suriye ve İran’a bakalım. Otoriter gidişin bir bedeli olacaksa eğer!
Şimdi baştaki sorulara geri dönün lütfen.

Hiç yorum yok: