Emniyet’in Işık Evleri Raporu: Ordu, polis ve MİT’e sızıyorlar
Ankara Emniyet Müdürü Saral, 1999’da DGM’ye gönderdiği raporda Gülen cemaatinin Ordu, Emniyet ve MİT’e sızmaya çalıştığını açıklıyor
Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral’ın Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği 1999 tarihli “Fethullah Gülen ve Işık Tarikatı (Fethullah Gülen Örgütlenmesi)” başlıklı raporda Gülen için “Son zamanlarda ordu, polis ve MİT teşkilatları arasına sızma faaliyetlerine ağırlık verdiği bilinmektedir” ifadelerini kullandığı görülüyor.
Avukat Nusret Senem’in derleyerek yayına hazırladığı “Emniyetin Işık Evleri Raporu” kitabında yer alan Raporun birinci bölümünde “Fethullah Gülen’in ağzından çıkmış ama satır aralarına sıkışmış ve bir bakıma Fethullah Gülen’in gerçek niyeti, kişiliği ve planladığı hedeflerin teyidi ölçüsünde olan cümleler adeta samanlıkta iğne aramak kabilinden bir bir tespit edilerek, gereksiz yorumlara kaçmadan, titizlikle ve son derece dikkatle irdelendi” ifadelerini kullanan Saral, Gülen’in “Fasıldan Fasıla” adlı kitabındaki şu cümlelere dikkat çekiyor:
“Bir yandan, hasım cepheyi, mükemmel işleyen haber alma teşkilatıyla içinden tanırken, öte yandan da hasım cephenin aynı faaliyetleri kendi içimizde sürdürmesine müsaade edilmemeli ve imkan tanınmamalı! Ne var ki, bu sahada her zaman aynı başarıyı gösterdiğimiz söylenemez.”
“Evet, devlet ve milletin bekası ve hayatiyeti adına önem arzeden her dinamiğin üzerinde etraflıca durmalı, bu dinamikleri sistematik hale getirmeli, günümüz teknolojik imkanlarından da faydanılarak bu faliyetleri gerçekleştirmeli.. ve bilhassa haber alma hususunda her zaman hasım cephenin çok önünde olunmalıdır.” (Fasıldan Fasıla, c.1, s.113-114)
‘Sızmaya ağırlık verdi’
Fethullah Gülen’in kitabından yukardaki bölüme yer veren Saral, raporuna kendi görüşleriyle devam ediyor:
“Fethullah Gülen, hasım cephe (laik cephe olabilir) ile ilgili net bilgiler alıp karşı tedbir geliştirmek için istihbarat faliyetlerinde bulunmayı da ihmal etmemektedir. Bu tür ihmallerin kendilerine çok pahalıya mal olacağını bilmektedir. Hatta daha da ileri giderek hasım cephenin üzerinde yürümenin hizmet açısından şart olduğunu düşünmektedir.
Fethullah Gülen’in bu hususta bir hayli yol aldığını inkar etmek mümkün değildir. Son zamanlarda ordu, polis ve MİT teşkilatları arasına sızma faaliyetlerine ağırlık verdiği bilinmektedir. Zira ışık kışlalarında özenle yetiştirilen ışık süvarileri, ağabeyleri tarafından yönlendirilerek bu birimler için açılacak sınavlara özenle hazırlanarak sızma faliyeti içerisine girdikleri alınan bilgilerdendir. Sızmalardan Emniyet Teşkilatı’nın en çok İstihbarat, Bilgi İşlem, Personel birimleri hedef yapılmıştır.”
YORUM
Asıl ‘casus’ kim?
Askeri Casusluk ve Şantaj Davası’nın son duruşmasında konuşan Emekli Tuğamiral Türker Ertürk, “Cemaatin yapılanması var. Ajanlarını içimize sokmuşlar” demiş, Aydınlık haberi okurlarına manşetten duyurmuştu. Yine Askeri Casusluk ve Şantaj Davası’nın tutuklu sanığı Üsteğmen Burak Çetin savunmasında Rus ajan Anna Chapman’ın yakalanma görüntülerini izleterek, “İşte casusluk böyle olur. Casus da böyle yakalanır” demişti. Senem’in Emniyetin hazırladığı raporları derleyerek yayımladığı kitabı ise casusluğun kitabını yıllar öncesinden yazanın aslında kim olduğunu ortaya koydu. 1999’da yazdığı raporunda Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral “sızma” faaliyetleri ile ilgili Gülen’in kat ettiği yolu şu sözlerle açıklamış: “Fethullah Gülen’in bu hususta bir hayli yol aldığını inkar etmek mümkün değildir.” Bize de şu soruyu sormak kalıyor: “Asıl casus kim?”
Emniyete gelen isimsiz bir ‘fuhuş’ ihbarıyla başlatılan Askeri Casusluk ve Şantaj Soruşturması’nda, genç subayların üst düzey komutanlara fuhuş yaptırarak, devletin gizli belgelerini elde ettikleri iddia ediliyordu. Müşteki sıfatıyla davada yer alan bir bayan, hakkındaki iddiaları reddetmiş, mahkeme heyetine ‘bekaret raporu’ sunmak zorunda kalmıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder