8 Eki 2012

Büyük musibetin eşiğindeyiz

İn­sa­noğ­lu­nun aya­ğı­nı kay­dı­ra­cak çü­rü­me nok­ta­la­rı­na par­mak ba­san mu­ci­ze ifa­de­ler­le do­lu Kur'an, uya­rı­la­rın­dan bi­rin­de şöy­le di­yor:

"Kor­kun o mu­si­bet­ten ki içi­niz­den yal­nız ve özel­lik­le zul­me sa­pan­la­ra mu­sal­lat ol­maz." (En­fâl su­re­si, 25)

‘Bü­yük mu­si­bet’, her­ke­sin bey­nin­de bir kı­ya­met bo­ra­za­nı gi­bi ses ver­me­ye baş­la­yan mu­si­bet­tir. Böy­le mu­si­bet­ler­den kur­tul­mak an­cak kitlesel töv­be ve se­fer­ber­lik­le müm­kün ola­bi­lir. Böy­le bir mu­si­be­tin baş­ gös­ter­di­ği or­tam­lar­da su­çu şu­nun bu­nun üs­tü­ne atmak bir çı­kış yo­lu gi­bi gös­te­ri­li­yor­sa, ba­tış ka­der ha­li­ne gel­miş de­mek­tir.

 İslam dünyası, o arada ül­ke­miz bu­gün böy­le bir mu­si­be­tin eşi­ğin­de bu­lu­nu­yor. Eko­no­mi­den di­ne, po­li­ti­ka­dan sa­na­ta ka­dar bü­tün alan­lar­da yıl­lar­dır iş­le­nen zu­lüm­ler ve sergilenen ahmaklıklar ül­ke­yi ve in­sa­nı­mı­zı or­tak ür­per­ti ve kaygı ya­ra­tan bir mu­si­bet­le yüz ­yü­ze ge­tir­miş­tir. Ben bu­nun da­ha çok, di­ne ve düşünceye iliş­kin yön­le­ri­ne dik­kat çek­mek­te­yim ama hep­si o de­ğil­dir.

‘Or­tak ve bü­yük mu­si­bet’ten ya­ka­yı kur­tar­ma yo­lun­da ol­ma­nın gös­ter­ge­si, eleştiriye açık olmak ve ha­va­le­ci­li­ği bı­rak­mak­tır. Bo­zuk­lu­ğu sürekli şu­na bu­na fa­tu­ra eden, gözünün üstünde kaşın var diyene düşman damgası vuran, eleştirenleri bir biçimde süründüren yak­la­şım­lar, bü­yük mu­si­betin at­la­tıl­ma­sın­ı geciktirmekten başka hiç­bir işe ya­ra­maz.

 Bü­yük mu­si­bet; dini kin ve çıkarların egemenliğine sokan din istismarcıları, ak­lı, tak­li­din ipo­te­ği­ne so­kan ay­dın­lar­ ve ah­la­kı mad­de hır­sı­nın ipo­te­ği­ne so­kan zen­gin­le­r tarafından üretilen kötülüklerin so­nu­cu­dur.

 ÜÇ ZÜMRENİN AYMAZLIĞI

 Kur'an bi­ze gös­te­ri­yor ki bü­yük mu­si­be­tin ar­ka­sın­da ule­ma (her tü­rüy­le ay­dın­lar, özellikle dinin gerçeğini saklayan ilahiyatçılar), ümera (yönetenler, siyasetçiler) ile ağ­ni­ya (servet sahipleri) zul­mü var­dır. Her top­lu­mun tüm ra­hat­sız­lık­la­rı­nın te­me­lin­de bu üç züm­re­nin gaf­le­ti ve gü­na­hı ya­tar.

 Ülkeyi tarihsel kinleri yönünde uçuruma götürmek için oyunlar tezgâhlayan dış güçlerin tahripleri de bu üç zümrenin aymazlık veya hıyanetleri kullanılarak gerçekleştirilir. Tür­ki­ye'de­ki ra­hat­sız­lı­ğın te­me­lin­de de bu üç züm­re­nin yan­lış­la­rı, aymazlıkları, hıyanetleri var­.

 Bir yı­ğın zu­lüm ve şey­tan­lık­la ül­ke­nin im­kân­la­rı­nı ka­sa­la­rı­na akı­tan­lar­la on­la­rın kı­rın­tı­la­rın­dan ya ‘çağ­daş­lık’ sa­ta­rak ya da ‘âhiret vi­ze­si’ ve­re­rek se­bep­le­nen­le­rin aç­tık­la­rı ya­ra­lar mil­yon­la­rı teh­dit et­mek­te­dir. Subaşlarındakilerin zulümlerine karşı çıkmayan kitleler, gelecek büyük musibetten mutlaka paylarını alacaklardır. Çünkü zulme seyirci kalmak da  zulümdür. ‘Türk halkı’ denen yığınların büyük çoğunluğu, zulme rıza göstermiştir. Rıza göstermek ne ki, zulme destek vermiştir.

 Tövbe etmek ve günahın faturasını ödemek zamanı yaklaşmıştır.

 HALK KENDİNE GELMELİDİR

 Suç he­pi­mi­zin­dir, or­tak ve bü­yük mu­si­bet­te hepimizin pa­yı­ var­dır. O hal­de so­rum­lu­lu­ğu başkalarına ha­va­le et­mek ye­ri­ne, onu pay­laş­mak ve bu paylaşımın gereğini yapmak zo­run­da­yız.

 So­rum­lu­lu­ğun pay­la­şıl­ma­sı il­ke­si­nin bu sü­tun­da da­ha çok din­le il­gi­li kıs­mı ele alın­mak­ta­dır. ‘Çağ­daş­lık’ adı al­tın­da din­siz­lik sö­mü­rü­sü ya­pan in­kârcılarla di­ni hal­kın ke­se­le­ri­ni bo­şalt­mak için ahiret vi­ze­si ve­ren bir ‘Allah ile aldatma’ aracına dönüştüren siyaset dincilerinin aç­tık­la­rı ya­ra­la­rı, al­da­tıl­mış halk te­da­vi ede­cek­tir.

 İş, Hakk'ın bir gö­rü­nü­mü olması gereken ama asla olmayan hal­ka düş­mek­te­dir. Hal­kın sa­hip­len­me­si ge­re­ken ger­çek ise “Gelen ağam, giden paşam” namertliğine son vererek zulme karşı çıkmaktır. Zulme karşı çıkmanın bu ülkedeki ilk adımı, ‘Allah ile aldatan’ kahpeliğe karşı çıkmak olacaktır.

 Din, Allah ile aldatan kahpeliğin elinden kurtarılıp onu gön­de­ren kud­re­tin ki­ta­bı­na tes­lim edil­me­dik­çe sö­mü­rü dur­ma­ya­cak, bü­yük mu­si­be­ti bes­le­yen zu­lüm de­vam ede­cek­tir.

Hiç yorum yok: