10 Eki 2013

Hayırhah’ından “Usta Hikâyesi”

Hakiki dindarların asla yapmayacağı hangi fiil varsa, sen onu âdet haline getirdin. Yalan, iftira, yalaka besleme… Etrafına topladığın dalkavuklara, kibir tahtından lütuf tebessümleri dağıtırken, aynı zamanda bazılarının da seni, acınası bir ebleh olarak reklam ettiklerinden haberin olmadı elbette. Dalga geçtiler seninle. Yalakalık karşısındaki memnuniyetini arşivlemiş oldular. Aklı başında herhangi bir insan ve hele Müslüman buna izin verir miydi? Hiç mi bir “kâmil” dergâhından geçmedin, hiç mi bir “edep” sofrasında oturmadın.

Hayattayken daha, insanlara “nasıl bilirdiniz?” sorusunu sorduruyorsun.

“Kişiyi yüzüne karşı övmek, onu boğazlamaktır” düsturuna sahip bir dine inandığını söylüyorsun ve insanların senin “huzurunda” kıvranmalarından zevk alıyorsun.

Zavallı sunucu, patlayacakmış gibi duran kıpkırmızı suratıyla, diken üstünde oturmanın tarifini yaptı saatlerce. Bir şey soracak olurken dahi yalvarıyorlardı sana. Ön sırada oturan yalak kadrosunun ağlayıp zırlamalarını fark ettin mi bilmem ama görüntüleri izle ve Melih’in suratına bir bak. Sürekli hin bir gülümseme vardı gözlerinde. Melih’i tanıyan bilir ki, bu gülümseme hayra alamet değildir.

Büyükler, edeben, asla yüzlerine karşı methedilmeye imkân vermezlerdi. Buna izin verip, dalkavuk tutanları da “görmemiş”, “peygamber ahlakından bihaber”, “cahil” gibi sıfatlarla nitelendirirlerdi. Tasavvuf geleneğinde ise en büyük haram ve günah kabul edilir, kendini methettirme.

Ama gerçekten, sen bir daha izle ve Melih’in suratına bak. Çok sağlam bir gol attı sana haberin olsun. Bu “hikâye”, ismini bitirme operasyonunun ilk adımıdır. İzleyen aklı başındaki hiç kimse, “bak ne güzel olmuş demedi” bilmiş ol.

Bir de hayırhah’ın olarak, uzun süredir unuttuğun bir kelimeyi hatırlatayım sana “tevazu”.

Ben neyin ustası olduğunu hatırlatayım sana.

Yalan söylemede ustasın.

Zaten yapman gereken Belediye hizmetlerini reklam etmede ustasın.

Manevralarla, her türlü eleştiriyi, din düşmanlığı olarak göstermede ustasın.

Haddini bilmemede ustasın.

Önce kardeşim deyip, ardından pusu kurmada ustasın.

Yandaşlarına sağladığın rantı, halka hizmetmiş gibi göstermede ustasın.

Yalanda ustasın.

İnsanların kalbine korku salmaya çalışmada ustasın.

Küfür etmede ustasın.

Garibana başörtü özgürlüğü verip sonra kapitalizmin insafına terk etmede ustasın.

Asgari ücretliye “şükret” demekte ustasın.

Çocuklarına burs veya iş ortaklığı bulmada ustasın.

Hiçbir şey yapmadan kahraman olmakta ustasın.

Ayşelerin öleceği, Fatımaların tecavüze uğrayacağı bir savaş için ABD’yi çağırmada ustasın.

ABD gelene kadar, kuduz köpekleri Müslümanların ciğerleri üstüne salmada ustasın.

Halkı bölmede ustasın.

Lafı, dönüp dolaşıp başörtüye getirmede ustasın.

Bin yıldır bölünmeyen Türk insanını Laik-Dinci diye bölmede ustasın.

Yalanda ustasın.

Riyada ustasın.

Yalakaların, yalakalıklarına fırsat vermede ustasın.

“Seçim kazanmada” ustasın.

Hep iktidar kalabilmek için nelerin çıkarılması, nelerin verilmesi gerektiği hususunda ustasın.

Etrafını dalkavuklarla doldurmakta ve bir de onları kliplerinde oynatmakta ustasın.

Yalanda ustasın.

Her şeyi satmada ve pazarlamada ustasın.

Hizmeti ranta, rantı hizmete çevirmede ustasın.

Sağlık dâhil insanların muhtaç olduğu sektörleri özelleştirmek suretiyle, “parası olmayan gebersin” sloganına mahkûm etmede ustasın.

Bininci tekrar, yalanda ustasın.

Aslında sen nesin biliyor musun? Hakkı söylemede kimsenin cesaret edemediğini, ben
söyleyeyim. Ebu Zer gibi.

Sen, Efendinin, Asya ile olacak nihai kapışmasından önce, görüş ayrılığına düştüğü Yahudi sermayesini boyun eğdirmek için kullandığı, onlarca piyondan sadece birisin.

11 Eylülden beri, bir gün Meksika körfezinde BP yanar, bir gün gemiler Gazze’ye yola çıkar. Bu konuda Yahudi sermayesini ikna edip anlaşırlarsa, görürüm o zaman ustayı ve hikâyesini. Zaten anlaştıkları yönünde sinyaller geliyor. Mısırdaki iade-i itibar bunun en açık delili.

Sallanıyor tahtın. Uyarmıştım. Dinlemedin. İsmin bitiriliyor. Farkında bile değilsin.

Aklın varsa savaşa falan girmezsin. Şu çocukları dövme işinden ve %50 ye güvenmeden de vazgeç. Gel tövbe et. Bu kapı, rahmet kapısı…

   

Hiç yorum yok: