28 Eki 2011

‘Cumhuriyet’in 88. Yılında ‘TSK’ Çökertiliyor mu?



Yarın “88”. yılı kutlanacak olanCumhuriyetimiz, büyük bir utkuyla (zafer) kazanılan Ulusal Kurtuluş Savaşının sonunda kurulmuştur.
Başkomutanları Mustafa Kemal ve öteki komutanlarla birlikte Türk Ordusunun eseridir Cumhuriyet”.
Kuşkusuz halkın özverili büyük desteğiyle.
Bu durum, Cumhuriyetin askerin eseri olduğu kolay kolay yadsınamaz bir gerçektir.
Oysa “88” yıl sonra, bugün, Türk Silahlı Kuvvetleri” (TSK), AKP” iktidarının yandaş -başka bir deyişe göre- yalaka basını tarafından: İşkenceci, iftiracı, inkârcı, sahtekâr, pişkin, kirli, suçlu...” olarak nitelendiriyor; bir suç şebekesiolarak da değerlendiriliyor.
Bu saldırıya koşut bir biçimde,savcı başbakan olan, siyasallaştırılmış”, yargı tarafından da. ‘173’ü muvazzaf, “77”si emekli toplam ‘260’ general, amiral, subay, astsubay tutuklanmış” durumda (29.7.2011e göre).
Öyle ki -bir bakıma- Anayasal Suç Teşkilatı damgası vurulan TSK”,Silivride 18 Ağustos” günlü duruşmada yargılanırken; terör örgütü PKKnın Kandil karargâhıZapa, o sırada yapılmakta olan operasyonların komutanıTuğgeneral Kubilay Baloğlu”,görevi başından koparılıp Diyarbakırdan İstanbula, Hasdal Askeri Cezaevine götürülüyordu...
Terör örgütü” üyesi olmakla suçlanarak...
Bu sırada 18 Ağustos” duruşması da askerlerin -inanılmaz- anlatımlarıyla sürüyordu.
Söz alan tutuklu” Tümamiral Ali Semih Çetinbir ara: “15 yıl önceki Kardak sorunu sırasında, Kardak bölgesinde görev yaparken, çok yakınımıza sokulan Yunan gemilerindeki subayların gözlerinde gördüğüm nefreti hiç unutmamıştım” dedi.
Bir an soluklanıp ardından da: Ama bu olaydan yıllarca sonra geçen yılın 25 Şubat günü ifade verdiğim‘ Beşiktaş Adliyesindeki gözlerdedaha çok nefret’ göreceğimi doğrusu hiç aklıma getirmemiştim!” diye ekledi.
Tümamiral Çetin sözünü noktaladığında, insan kendinivarlığından sıyrılmış, yok olmuş gibi duyumsamasının önüne geçemiyor; bunu hiç unutamıyorum.
Benzer bir durumu yaklaşık bir buçuk ay sonra, 30 Eylül” günkü duruşmada yine yaşayacaktık.
Tutuklu H. Atilla Uğurun Abdullah Öcalanı Nasıl Sorguladım” adlı kitabını dava dosyasına konmak üzere Başkan Özeseye verdiğinde yaptığı konuşma sırasında.
Anımsanacağı gibi, Terör örgütü PKK” konusunda uzmanlaşmış E.J. Kd. Alb. H. Atilla Uğur, terörist başı A. Öcalanı İmralıya getirildiğindeteslim alıp”, “sorgulayanaskerdir.
Öcalanı; on binlerce askerimizi, yurttaşımızı dahası bebeleri bile katlettiğini kabul eden başı eğik” bir biçim ve tutum içinde olarak“ karşısına alır”, sorgular H.A. Uğur. (Bunun altını çizelim). Ve Türkiyeyi bölmek için oluşturulan,ABD” ve Batı” (AB) destekli terör örgütü PKKnın başını sorgulamaya başladığı “16 Şubat 1999dan dokuz buçuk yıl sonra “7.7.2008”de, terör örgütü üyesi” olmakla suçlanarak tutuklanır. İnsanın içini eritip bitiren, sabrını taşıran ironi” bolluğunu görüyorsunuz değil mi?
Bu durumun, H. A. Uğurun tutuklanmasının, terörist başına sunulan bu mutluluğun” boyutunu insan kestirebiliyor.
Sorgulamayı yaparken tutukluluk süresinin makul zamanı aşmaması” için elinden geleni yapma çabası içinde olduğunu da bildirir H. A. Uğur. (Bunun da altını çizelim).
Oysa kendisi, üç yıl dört aydır tutuklu; üstelik bu sürecin ucu açık”...
Hukuksuzluğun, adaletsizliğin cirit attığı Balyoz Davasının 6 Ekimgünkü duruşmasında, J. Kur. Alb. Mustafa Önselin, yüreğinden koparak söylediği gibi Yazıklar olsun!” demekten insan kendini alamıyor.
Bu sözü, Alb. M. Önsel o günkü duruşmada: Şu davaya bakın, artık yeni tutuklananların haber’ değeri bile yok. Sadece İki Alb. tutuklandıdiye TVlerde altyazı geçiyor (...)isimleri bile yok.’ Hırsız kadar, arsız kadar, namussuz kadar değerleri yok belirlemesinden sonra söylemişti...
Biliyoruz ki TSK” tüm acısını, üzüntüsünü içine gömüp yarın -1921den bu yana- Başkomutanı Atatürkün mirasını korumakla görevli olduğunu halkını selamlayarak ortaya koyacaktır geçit törenleriyle.
Ve bizler de” şunu unutmayalım:Vanda yardıma acıları sarmaya ilk koşan askerdi; yalaka ve vicdanı olmayan basının suç şebekesidediği askerler...
Acısı henüz buram buram tüten Çukurca şehitlerimizle birlikte, tüm şehitlerimize; Ben bu adaletsizlikle yaşayamam! diyerek yaşamına son veren Dz. Yarb. Ali Tatar gibilere, ülkesi tarafından -bir bakıma- esir edilerek Hasdala, Silivriye doldurulan insanlarımıza sahipçıkmak için, tüm davaların duruşmalarını izlemeliyiz.
Öyle yüzlerle değil; binlerle on binlerle...
Bu görevi yapmakta hiçbir engel tanımamalıyız!

Hiç yorum yok: