GÜNCEL Cüneyt Arcayürek
Uluslararası ilişkilerde hayli ilginç açıklamalar izleniyor. Tarihsel bir gerçek bir kez daha kanıtlandı. Türkiye gibi göreceli de olsa, ayağını sağlam bastı mı bir ülke, dostluk, arkadaşlık gırla. Tökezlemeye gör, dostluk, arkadaşlık rafa kaldırılıyor. Dostlar, arkadaşlar, leş kargaları gibi, dün övdükleri ülkenin üzerine gidiyor... Bu saptama, tarihsel kimi örnekleri akla getiriyor. Örneğin ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey; bir Türk atasözüyle, “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” diye başladı söze. “Türk halkının arkadaşımız olduğunu söylemekten gurur duyuyoruz. Türkiye gerçekten güçlü bir arkadaş” diye devam etti ve “arkadaşımız ABD’nin kim olduğunu”,kimliğini anımsamamıza vesile oldu.
Bugün arkadaşlığımızla gurur duyan ABD; bu ülkede 27 Mayıs dışında 12 Mart, 12 Eylül darbelerinin ya kışkırtıcısı ya da hazırlayıcı rolünü başarıyla oynadı. 1974’te, Kıbrıs’a uluslararası antlaşmalardan doğan müdahale hakkımızı kullanmamıza karşı çıkmakla yetinmedi, Barış Harekâtı’ndan sonra ekonomik bunalım geçiren Türkiye’yi, uluslararası finans çevrelerinde ağırlığını kullanarak daha diplere itmeyi marifet bildi. ABD’nin dostluğu, arkadaşlığı tehdit içeren açıklamalarıyla eşdeğerdir. Örneğin 1964’te Kıbrıs’a olası askeri harekâtımızı engellemek için 6. Filo’yu üzerimize göndereceğini duyurarak tehdit etti. Gençliğini zehirleyen uyuşturucuların baş kaynağı olarak Türkiye’yi ilan etti. Afyon ilinde haşhaş üreten bölgeleri buldozerlerle dümdüz edebileceğini açıklamaktan çekinmedi... Bu olaylar, ABD’nin Türkiye ile “güçlü arkadaşlığının değişkenliğine” örnek, tarihsel kanıtlarıdır.
Uluslararası ilişkilerde dostluk ve arkadaşlık gününe göre değişir. Bugün ABD, Ortadoğu’da elinden kaçırdığı etkenliği yeniden eski düzeye getirmek için “güçlü bir arkadaşa” Türkiye’ye gereksiniyor. Arap ülkelerine model ülke diye satmayı düşündüğü Türkiye’yi yarı Arap kimliğine dönüştürmeyi öngören ABD’nin ılımlı İslam programı iflas etti. AKP iktidarının çarpıtma çabalarına karşın laik düzen ayakta kalabildi. Şimdilerde ise İslamla demokrasinin bir arada yaşayabileceğini Türkiye üzerinden Arap ülkelerine satmaya çalışıyor... Bu konudaki kozu, “güvendiği, arkadaşı ”Başbakan RTE de; Arap ülkelerini turlarken demokrasi ile İslamın birlikteliğini, dinle devlet işlerini ayırmanın erdemini, laikliğin asla dine karşı olmadığını vurgulayan, öven konuşmalarıyla ABD’nin Arap dünyasıyla ilgili yeni stratejisine yardımcı oldu...
Tabii çeşit çeşit dostluk var, arkadaşlık var ülkeler arasında. Bir başka örnek; Almanya ile dostluğumuz, arkadaşlığımız. Tarihsel bir geçmişi var. Bir yandan da toplumsal ve ekonomik çıkarlarımız örtüşüyor. En fazla ihracatımız, işçimiz Almanya’da. Devlet olarak, hükümet olarak Almanya, Türkiye’nin terörle mücadelesine tam destek veriyor. Ama ufacık sakıncalı bir yanı var arkadaşlığın, dostluğun. Ne hikmetse Angela Merkel hükümeti, örgütün Almanya’da bir yılda topladığı 6 milyon Avro ile PKK’yi maddi açıdan destekleyen, güçlendiren olayları ilgilenmeye değer bulmuyor.. PKK terörüne karşı olmak, lakin örgütün Almanya içinde cirit atmasına, 6 milyar Avro toplayacak kadar rahat çalışmasına göz yummak… ….Berlin’in “Bana dokunmayan yılan bin |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder