Allah’a ve Peygamberine iman eden kimse odur ki; güç, servet ve iktidar karşısında, yumruk gibi dursun...
Allah ile aldatma düzenbazlığının ve şirk soytarılığının “meslek edinildiği” zamanlarda, Kur’an’ın tokadı, daha bir okkalı iniyor suratlara.
Asırlarca “Allah Allah” diyerek hücum ettiğimiz Haçlı zorbalığı, bugün üzerimize “Allah Allah” nidası atarak saldırıyor iken ve zulüm; tütsülü elbiseler, dualı sözler ile kutsanıyor iken,
Allah’tan korkan bir müminin tavrı, kellesi koltukta; hakikat davası için mücadele etmek olmalıdır.
Hümeze ve Lümeze dalkavukluğu Kur’an’ı Kerim’in bir suresi, zamanın iktidarına ve şirk soytarılarına sesleniyor;
“Veyl’ün lil hümezetin lümezeh /Lanet olsun hümezeye ve lümezeye”
“Ellezi cemea malev addedeh / O ki malı cem etti/topladı ve onu adetlendirdi/saydı durdu”
“Yahsebu enne malehu ahledeh / O malıyla ebedileşecek zanneder”
“Kella le yümbezenne fih hutameh / Hayır öyle değil! O hutameye atılacak!“ (Hümeze Suresi 1-4
arası ayetler)
Hümeze ve Lümeze, hemz ve lemz köklerinden gelir. İnsan onurunu inciten, arkadan konuşan, insanın gururunu kıran manasına gelir. İlgili ayetlere baktığımızda bu işin nasıl olacağı da belirtilir:
“O ki malı topladı ve onu saydı durdu.” Demek ki, mal toplayarak, servet yığarak insan onuru kırma işi oluyormuş. Bu nasıl mı oluyor?
Mal ve zenginlik sadece bir kesimin elinde toplandığından, ötekiler mahrumlaşıyor.
Mahrumlaşanlar, yaşam koşulları dahilinde onursuzlaştırılıyor. Evine ekmek götüremeyen babada ne gurur kalır, ne de onur!
Malıyla ebedileşecek sanır!
Bu ihtirasların, teminat düşüncesinden doğduğu söyleniyor. İlgili ayette geçen “ahledeh” kavramı “hld kökünden gelir.” Bu kökün geçtiği bir diğer ayet şudur:
Şeytan Âdem’e vesvese verdi ve dedi ki; Ey Adem, sana ebedilik ağacını (şecerati’l huld) yani
yıkılmaz mülkiyeti göstereyim mi?. (Taha Suresi 120. Ayet)
Demek ki bu muhteşem ilişki şunu belirgin kılıyor; “mal toplayan, yığan ve bunu hangi koşulla yaparsa yapsın; hümeze ve lümezedir. Yasak ağacı yemiş, şeytanın zokasını yutmuştur.
O Hutame’ye atılacak!
Hutame Cehenneme verilen bir addır. Hatm kökünden gelir ve anlamı; “çok yediği için cehenneme benzetilen adamdır.”
Allah’ın alevli ateşidir, şeklindeki mealler doğrudur. Yüreklere işleyen ateş, deriden çok yürek yakan ateş gibi anlaşılması uygun düşer...
Denklemi kurunuz, “çok yediği için cehenneme benzetilen adam”.
Mal yığanların bu sürece dahil olacağı söyleniyor. Bu, doğrudan; kapitalist piyasa sürecini tahlil eden, serbest piyasa bataklığının yapısını analiz eden bir ifadedir.
Büyük balık küçük balık!
Lanet olsun insan onurunu biriktirdiği mal ve iktidarı ile kıranlara! Onlar mallarına odaklanır.
İşleri güçleri paradır. Mallarıyla ebedileşeceklerini zannederler!
Hayır, gerçek bu değildir! Onlar, yeryüzünün rekabet cehenneminde, tüm insani niteliklerden uzak bir kuklaya dönüşecekler. Kesesi doldukça gönlü boşalan zorbaların yüreği, yangın yeri olacak! Asla gerçeği göremeyecekler! Büyük balık küçük balığı yutacak. Ama hep daha büyük bir balık olacak. Kenz ettikleri mallar kendilerini kurtaramayacak!
Ey yeryüzünün servet ve refah ile şımarmış elebaşıları! Zamanınızda meydanlar “hümeze ve
lümeze” ile doldu, yoksulun kesesi boşaldıkça, yandaşlarınızın refah ve serveti çoğaldı. İçine düştüğünüz cehennem, sizi hergün daha fazla kuşatırken, sizler Allah, Peygamber nidaları ile saltanatınızı tabana yaydınız.
İnsanlara Kur’an okuttunuz, ama düşündürtmediniz. Çünkü bütün kirli işleriniz ve münafıkça hesaplarınız ortaya çıkacak diye korktunuz! Ama artık gerçekler somut biçimde dile geldi.
Yalan ve tezgah!
Ülkemizde açlık sınırı 1000 TL’dir. Asgari ücret ise 700 TL’dir. Bu kepazeliğin failleri, istikrar adı altında ekonomik refahtan bahsediyorlar. Yoksullara, içinde oldukları durumun ilahi bir kader olduğunu yutturmuşlar. Bu söz dine aykırıdır! Kur‘an’a aykırıdır! Yoksulluk kader değil, kodamanların göbeğinin daha fazla şişmesinin sonucudur.
Ey iman edenler, gerçekten iman ediniz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder