9 Tem 2011

ESAD'A MEKTUP


Kimse mevcut rejimin ardından Suriyede hemen demokrasiye geçileceğine inanmıyordiyor Suriyeli şair Adonis; Ancak Suriyede seri biçimde demokrasiye geçiş olacağını düşünmek ne denli gerçekdışıysa; düzeni ağlayabilmek adına başvurulan şiddetin bu şekilde sürdürülebileceğini düşünmek de o denli abes-gerçekdışıdır. Demokrasi evet Arapların kültürel varlığına yabancıdır. Arapların ne yakın ne de uzak tarihlerinde demokrasiyle tanışıklıkları olmuştur. Ama bir yerlerden demokrasinin inşasına başlamamız gerekiyor. Bunun birinci şartı, uhrevi ve ilahi olanla; dünyevi ve insana ait olanın birbirinden kesinkes ayrılmasıdır. Dinin, başka deyişle siyasi, sosyal ve kültürel olandan kesin suretle ayrılması gerekmektedir.
Bizim buralarda tü kaka edilen, dinozorkontenjanından demode sayılan fikirler; bakın Suriye de demokrasinin a-b-c si üzerinden -Bonjour mu diyelim?- dolaşıma giriyor
Erdoğanın Arkadaş hadisene artık ne duruyorsun demokratlaş!”, “bir an önce demokrasi reformlarını yap çağrısı ile ikide bir sıkıştırdığı Esada; Arap dünyasının en büyük şairi tarafından verilen birinci öneri ne/neymiş?
Laikleş!
Laikleşmeden demokrat olamaz, de-mok-rat-la-şa-maz-sın!diyor özetle Adonis ve Arapların uzak, yakın tarihlerindedemokrasiden hep ayrı düşmüş/uzak kalmış olmalarının birinci nedenini bu uhrevi/dünyevi ayrımını hiçbir zaman yapmamış, yapamamış olmalarına bağlıyor.
Adı gerçekte Ali Ahmed Said Eşber olan Suriye-Lazkiye kökenli şair Adonisin Esad için kaleme aldığı açık mektup”; öncelikle içerdiği bu tarihi saptama açısından dikkatimi çekti.
Mektubu okudukça, Suriyeye demokrasi dersleri veren bizim liderlerimizin de Adonisin satırlarından, -bir umut!- ders alabileceğini düşündüm ve önemli satırbaşlarıyla bazı özet bölümleri aktarmak istedim:
Kurumsal din ‘kazananın dini’
Arap İslam devletinin kurulduğu yüzyıllardan bu yana çok sayıda Arap ozanı ve düşünürü, (dünyeviyi uhreviden ayırmak mücadelesinde) hem başarısız olmuş, hem bu nedenle ağır hakaretlere uğramış, öldürülmüş, yok edilmiş, zındıklık, kâfirlikle suçlanmışlardır. Kurumsal din, hep kazananın dini olmuştur. Bu hâlâ böyledir. Arap-İslam anlayışı ve yaşam pratiğinin temelinde, hâlâ dini siyasete karıştırmak yatar. Bu nedenle çok insan; bazen düşüncede, bazen fiziken yok edilmiştir….
Bireysel özgürlükleri tanımayan; dinden/yoldan çıkmış gördüğü öteki ni,farklı olanı yok sayan/yok eden bu tür bir iklim içinde demokrasi nasıl yeşerebilir?
Dinde demokrasi olmadığı için; demokrasi inşasına sosyal, kültürel ve siyasi olanı dinden ayırmakla başlamak gerekir. Baas Partisinin yapmamış olduğu şey budur.
Baas geleneksel, tutucu, özellikle eğitimde dindar olan bir partidir. Baas, insana hiç önem vermemiştir. Tek bir örnek eğitim kurumu yaratmamıştır. Parti bir tür dini dernek gibi çalışmış, özgür bir kent kültürünün gelişmesine engel olmuş; kültürün temeline sadakati koymak suretiyle ahlakı mayınlamıştır.
Bu, içine dahil olmayanların ötelendiği birklan ve kayırmacılık kültürü doğurmuş; parti bütün bunları yanlız iktidarı elinde tutmakamacıyla yapmıştır.
İktidarı elde tutmak ve öylece sürdürmek; parti için, yeni toplum, yeni kültür, yeni insan yaratmaktan daha önemli olmuştur
Demokrasi istemekle‘demokrat olmak’ farkı
Demokrasi istemenin’, ‘demokrat olmaklaeşanlama gelmediği, hiç kuşku götürmeyen bir gerçek….
Demokrasiyi hayata geçirmenin iki ön şartı var. Bunlardan birincisi, toplumsal aidiyetin;din ve etnik aidiyetlerin önüne geçmesi/geçebilmesidir. Buna paralel düzlemde, toplumun eşit haklara sahip üyeleri olarak öteki ve farklı olanıntanınması ve haklarının teslim edilmesi gerekir.
Bu bağlamda muhalefetin fikirlerinin de açık, berrak olması beklenir... Arogansın, güç ve şiddetin hiçbir faydası yoktur. Hapishanelere bireyleri sığdırsanız da halkları sığdıramazsınız. Siyasi hapishaneler, sadece başarısızlıkların ölçüsüdür.
Suriye, Araplar için bugün siyasetin a-b-csini bulmak, icat etmek zorunda. Bu a-b-cöncelikle vatan ve parti, lider ve halk arasındaki özdeşliği kırmaya yönelmeli. Böyle bir özdeşlik yalnız tiranlara mahsustur. Suriye o ya da bu partiye sığmayacak denli büyük ve zengin bir ülkedir. Cumhurbaşkanı Esad bir partiden değil, Suriyeden yana olmalıdır.
Almanyanın bu yıl, en önemli edebiyat ödülüGoethe Ödülüne layık görülen şair Adonisin, Esada döşendiği satırlar böyle
Tarihe mim koyan Adonisin mektubu”;yalnız heyhat Suriye rejiminin değil, -çok yazık ki bizim de gitgide daha çok meylettiğimiz!- Ortadoğu siyasi kültürünün aynasını sunuyor.

Hiç yorum yok: