29 Eyl 2013

Küresel 500 Büyük Şirket (2013)

Fortune dergisince yayınlanan ‘Küresel 500’ çalışması, kamuoyuna açıklandı. Bu çalışmaya göre, en büyük 500 şirket, yüksek kazançlara imza atmışlar 2012 malî yılında! Dünyanın en büyük 500 şirketi, geçen yıl yüzde 3’lük bir artışla toplamda 30,3 trilyon dolar gelir elde etmişler. Ancak Royal Dutch Shell (No.1), Total (No.10) ve Chevron (No.11) dahil, çizelgedeki büyük petrol şirketlerinin net kârında düşüşler ortaya çıktığı için, toplam kâr yüzde 5,5 oranında azalarak 1,5 trilyon dolara gerilemiş. Yıldızı parlayanlar ise yüksek kârlar açıklayan Toyota (No.8) ve Volkswagen (No.9) olmuş; İngiliz sigorta şirketlerinin kârında da tekrar bir sıçrama gözleniyor.
Çinliler de bir rekor kırıp, çizelgedeki şirket sayılarını 73’ten 89’a çıkarmışlar. Çinliler hem şirket sayılarını, hem de gelirlerinin 500 büyük şirket gelirlerinin toplamına oranını yaklaşık yüzde 22 arttırmışlar. İlk 10’da 2011’de yer alan üç Çinli şirket 2012’de de ikisi birer sıra yükselerek, diğeri de aynı sırasını koruyarak yer almışlar. İlginçtir ki, bu üç Çinli şirket de yüzde 50’den fazlası kamu payı olan işletmeler.
İlk 10’da 3 Çin’li şirket
İlk 10 şirketi sırasıyla tanıyalım: İki yıldır ilk sırada olan Royal Dutch Shell (Hollanda) / Wal-Mart Stores (ABD) / Exxon Mobil (ABD) / Sinopec Group (Çin) / China National Petroleum (Çin) / BP (Britanya) / State Grid (Çin) / Toyota Motor (Japonya) / Volswagen (Almanya) / Total (Fransa).
Raporda küresel şirketler ülkelere göre sınıflanmış, biz bunları işleyince çıkan manzara yazıda sunduğumuz Tablo-1’de verilmiştir.
Tabloyu ve diğer verileri yorumlamaya koyulduğumuzda şunlar göze çarpıyor:
a) BRIC ülkeleri hem ABD hem AB karşısında ciddi bir kutup seçeneği oluşturmuş durumda! AB’ciler, ABD’ciler ne der bilinmez?
b) BRIC ülkelerinin gelirleri anlamında başı Çin çekerken, ikinci sırada Rusya geliyor. Hala soğuk savaş dönemi takıntısı olanların vah haline!
c) Kamu işletmeciliği ile devler ligine girmek bir yana, en üst sıralara oturuluyor. Vahşi kapitalizme tapanlara duyurulur!
d) Devlerin birçoğu Türkiye pazarında ve sektörün ilk üçünde. Zaten bilinir ki, onlar ortak biz pazar!
e) Türkiye’nin esamesi okunuyor okunmasına da, gaipten gelen ses gibi, binde 2! İşçi Partisi’nin oy oranına takılıp duran kapitalist yolcuların dikkatine sunulur. ‘Bizde kayıtdışı ama helalinden ne zenginler var’ dediğinizi duyar gibiyim. Unutmadan, diğer ülkeler (15 ülke) öbeğine kıyasla gelirler rakamımız, sondan ikinci, Kolombiya’yı sollamışız. Ya sonuncu olsaydık, beterin beteri var.
Hadi, hadi Türkiye ekonomisi iyidir. Bakmayın siz bu rakamlara, bunlar fani şeyler canım!
Fortune dergisinin ‘Küresel 500’ büyük şirket çalışmasına dayalı incelemeye geçen hafta başlamıştık (gazetemizin örütbağından ulaşılabilir). Bunu sürdürüyoruz. Çünkü dünya ekonomisinde nelerin olup bittiğini anlamak için, ülkelerin makrœkonomik verilerini incelemenin yanısıra sektörel ve şirket düzeyinde incelemeler de yapılmalıdır (Temel analiz!).
Küresel 500’de en çok kâr edenlerin ilk 10’unda yer alanlar şöyle: Exxon Mobil (ABD), Apple (ABD), Gazprom (21), ICBC Industrial and Commercial Bank of China (Çin), CCB China Construction Bank (Çin), Volkswagen (Almanya), Dutch Shell (Hollanda), Chevron (ABD), Agricultural Bank of China (Çin) , Bank of China (Çin).
Gelirini en çok artıran 10 şirketin beşi Çinli
Gelirlere göre sıralamada ilk 10’da üç Çinli şirket vardı; kâra göre de 4 Çinli şirket var (kamu payı ağırlıklı inşaat ve tarım alanındaki bankalar)! Bir diğer şirket Rusya’nın kamu ağırlıklı (küresel enerji-doğal gaz ) şirketi Gazprom! İlk 10’dan beşi kamu şirketleri, ilginç!
Gelirler konusuna geri dönelim. Gelirlerini en çok arttıran 10 şirketin beşi Çin (ağırlıklı olarak madencilik) şirketleri, ilginç!
Hâlâ Çin’i ucuz mallarla rekabet eden bir ülke olduğu sanılgısı doğru mu, acep?
Finansallaşan kapitalizmde şirketlerde güdülen amaç kâr etmek değildir; şirketin piyasa değerinin azamileştirilmesidir. İşte bu nedenle de Financial Times (FT) gazetesi, hisselerinin en az yüzde 15’ini halka açmış olan 500 küresel şirketi sıralayıp seçerken, şirketlerin piyasa değerlerini esas alır. Zira Fortune dergisinin yaptığı, gelirlere göre sıralama banka ve kimi finansal hizmet şirketleri için uygun değil.
FT tarafından Mart 2013 sonu itibarıyla yapılan çalışmaya göre Küresel 500’ün piyasa değerleri toplamı yıllık olarak yüzde 7.5 artarak 25.300 milyar ABD dolarından 27.200 ABD dolarına ulaşmış. Aynı dönemde FT Tüm Dünya İndeksi yüzde 8.1 artmış. Apple’ın değeri yüzde 25 düşse de yine en değerli şirket (Fortune sıralamasında gelirlerde 19. iken, kâr artışında 2. sırada!). Diğerleri sırasıyla Exxon Mobil, Berkshire Hathaway, PetroChina, Wal-Mart, General Electric, Microsoft, IBM, Nestle, Chevron. Sektörel ve şirketsel kompozisyon biraz farklı değil mi?
Türkiye’den sadece iki şirket
Çizelgede Türkiye’den sadece iki şirket (banka) var: İş Bankası (No.435) ve Akbank (No.461).
En çok değer artışı sağlayan şirketlerin yoğunlaştığı sektörler, medya, ilaç ve gayrimenkul yatırım ortaklıkları olmuş. Madencilik ve sınai metaller sektörleri de başarımı en kötü iki sektör gözüküyor. Bankacılık ve petrol çizelgedeki en değerli iki sektör. Bankacılıkta değer artışı yüzde 13.1; petrol sektöründe ise yüzde 6.7 değer düşüşü var.
Bir şirketin piyasa değeri, çoğu zaman o şirketin ‘gerçek değeri’ olmayabilmektedir. Şirketin malî-malî olmayan başarım değişkenleri, o şirketin piyasa değerlerine yansımayabilmektedir (anomali). Bu yüzden Forbes dergisi Küresel 2000 şirket çalışmasında ise, gelirler, kâr, piyasa değerinin yanısıra aktif büyüklüğü de dahil dört değişkenli bir çalışma yapmaktadır. İlk iki şirket (ICBC ve CCB) dahil ilk 11 şirketin beşi Çin şirketleri (ilk ikisi dahil dördü banka!). Bu çizelgede Türkiye’den de 14 şirket yer almış: İş Bankası, Akbank, Garanti Bankası, Halk Bankası,Vakıfbank, Koç ve Sabancı holdingler, Turkcell, Türk telekom, THY, Enka, Efes, Ford Otosan, bir de yeşil sermaye şirketi olarak BİM.
Türkiye’yi 10 büyük ekonomiden biri yapacaktılar güya?
Silifke türküsü şöyle miydi: Saltanatım var benim, Aslı yok yaylasında 1500 koyunum var benim.Hey!

Türkiye’nin en büyük şirketleri 

Dünyanın devlerini gazetemizin örütbağından ulaşabileceğiniz son iki yazımızda ele almıştık. Şimdi de Türkiye’ye bakalım. En büyük şirketler hangileri, kesimsel dağılımları nasıl, yerli-yabancı dengesi(zliği) var mı, emeğin payı (ücretler) düşerken sermayenin kârları nasıl seyrediyor?
Türkiye’nin dev şirketlerine ait (2012 akçal yılı rakamları üzerinden hazırlanan) çizelgeler bolca var. Örneğin, Capital dergisi 500, Fortune dergisi 500, İstanbul Sanayi Odası İSO 500 ve İkinci 500, Türkiye İhracatçılar Meclisi TİM 1000 vb. Bu çalışmalara ağ içinde ulaşabilirsiniz.
İlk 10 şirket ilk 500’ün yüzde 33’üne bedel
Capital 500 çalışmasına göre, sahadaki ilk 10 şöyle: Tüpraş / OVM Petrol Ofisi / THY / OPET / Türk Telekom / Philip Morris Sabancı Paz. / Shell (Turcas) / Arçelik / Turkcell / Enka İnşaat. Bu ilk 10 şirket, 500 şirketin toplam satış gelirlerinin yüzde 25’ini, kârının da yüzde 33’ünü alıyor. İyi iş! İlk 10’da enerji-petrol şirketlerinin ağırlığını görebiliyoruz. Yükselen TMT (telekom-medya-teknoloji) eğilimine uygun biçimde bir manzara da söz konusu! Ayrıca 500 şirket içinde enerji-petrol sektörü bir önceki dönem 29 şirketle toplam satış gelirlerinin yüzde 19’unu alırken bu dönem sektörün çizelgeye giren şirket sayısı yüzde 27,5 artmış ve 37 şirketle yüzde 20,3’lük pay almış.
Satış gelirlerinde enerji-petrol ilk sırada
Capital 500’ün enflasyondan arındırılmış biçimde toplam kâr değişimi yüzde 14,7; toplam satış gelirleri değişimi yüzde 2,7. Kime ve nereye gitti bu kârlar acep?
Bu çalışmada son 4 yıldır sektörel kompozisyon değişmiyor. Sırayla sektörlerin toplam satış gelirleri içindeki yüzde payları şöyle: enerji-petrol (20,3), otomotiv (9,8), gıda-içecek (9,2), demir çelik (6,8), parekende (6,1), elektrik-elektronik (4,8), telekom (4,7), inşaat (4,1), ulaştırma (3,6), tütün (3,3). Bu sektörlere, çizelgede kaç şirketle yer aldığına göre bakarsak sıralama biraz farklı: gıda-içecek (70), otomotiv (42), enerji-petrol (37), demir-çelik (31), parekende (26), inşaat (20), elektrik-elektronik (15), ulaştırma (12), telekom (7), tütün (5).
İstihdam sağlayıcı tekstil-konfeksiyonu soran olursa toplam satış gelirlerinden sadece yüzde 2,2 pay aldığı için yukarıdaki sıralamaya giremedi, aslında çizelgede yer alan şirket sayısı 26.
Biraz devingen bakarsak şirketlere geçen döneme göre yüzde olarak satış gelirlerini en çok arttıran ilk üç şirket şunlar: Sanko Enerji (393,4), Onsa Mücevherat (212,2), Dumankaya İnşaat (145,1). En çok kâr eden ilk üç şirket: Türk Telekom / Turkcell / Enka İnşaat. Demek ki, ‘ahirette iman, dünyada mekân’ derken, üretmeyip tüketirken bol bol da konuşuyoruz. En fazla istihdam sağlayan ilk beş şirket: Türk Telekom / Arçelik / TAV Havalimanları / Enka İnşaat / BİM.
Sürdürülebilir büyüme zor
Bu çalışmanın 16 yıllık serüveninde 1450 şirket bu çizelgeye girmiş ama yalnızca 65’i kesintisiz çizelgede kalabilmiş bunların da yüzde 58’i ilk 200’de. Son 100’deki şirketlerin ligden düşme riski yüzde 50. Eşdeyişle şirketlerimiz sürdürülebilir büyümeyi kolay yakalayamıyor (istikrarsızlık salt makroekonomide değil yani!); 1450 şirketin yüzde 22’si bu çizelgeye 16 yılda sadece 1 kez girebilmişler. Kriz yıllarında ligden düşen şirketlerin sayısı çok yüksek (2008’de 101 şirket ). Krize hazırlık için plan mı dediniz, geçiniz! Aslında söylenmeyen şey, plan var da sahibi biz değiliz, iyi saatte olsunlar, yecüc (ABD) ve mecüc (AB).
Şirketlerin istikrarsız bir seyir içinde olduğu bu 16 yılın 11 yılında hangi parti iktidardaydı da böyle adaletsizce başkalarını kalkındırdık? Kılavuzu karga olanın burnu kurtulur mu hiç o şeyden?

Hiç yorum yok: