24 Eyl 2011

‘Sıfır sorun’ iflas etti


AKP iktidarının ‘stratejik derinlik’ yaklaşımı Türkiye’yi dış politikada çıkmaza soktu
BAHADIR SELİM DİLEK
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Hükümetin aksi yöndeki bütün söylemlerine karşın, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlunun teorisini yaptığıkomşularla sıfır sorun politikası” pratikte iflas bayrağını çekti. Türkiye, AB ile ilişkilerden terörle mücadeleye, komşuları ile ilişkilerden Atlantik ötesiyle yürütülen diplomasiye, sözde soykırım iddialarının önüne geçilmesinden, stratejik enerji politikalarına kadar dış politikanın hemen her alanında sıkıntılı.Özellikle Davutoğlunun Dışişleri Bakanı olmasından sonra dış politikada reel politikten öte, idealizm ağır bastı.Komşularla sıfır sorun” politikası reel politikten uzak, Davutoğlunun kurguladığı stratejik derinlik” yaklaşımı ile dış politikanın uygulamasına temel oluşturdu. Ancak bu temel, Türkiyeyi dış politikanın hemen her alanında çıkmaz içine soktu. 2002den bu yana AKP hükümeti Batıya doğru yürüyormuş gibi yaparak yüzünü Arap dünyasına ve Ortadoğuya döndü. İşte, 10 yılın ortaya çıkardığı tablo:
Suriye: AKP hükümeti sıfır sorun politikası çerçevesinde ilk aşamada Şam yöntimi ile çok sıkı ilişki kurdu. Beşşar Esad yönetiminin antidemokratik yapısını görmezden gelen AKP, bu ülke ile ilişkileri Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi” kurulmasına kadar götürdü. İki ülke arasında vizeler bile kaldırıldı. Ancak Arap Baharı, Suriyede de kendisini gösterince hükümet Atlantik ötesi telkinlerin de etkisiyle Suriyeyle ilişkileri kopma noktasına kadar getirdi. Davutoğlunun Esadın ayağına kadar giderek operasyonları durdurma ricası boşa çıkarken, Şam yönetimi Türkiyeyi ülke içinde yasadışı olan Müslüman Kardeşler örgütünü desteklemekle suçladı.
İran: AKP hükümeti, bütün dünya kamuoyunun hassasiyetine karşın Türkiyenin bölgedeki stratejik çıkarlarını yok sayıp hatta İranın tarihi tavır ve tutumunu görmezden gelerek nükleer dosyası konusunda Tahran yönetimine destek vermeyi tercih etti. Tahran yönetimi Ankaranın bu çabalarını dikkate almayıp, nükleer dosyasına ilişkin kendi ulusal çıkarları çerçevesinde hareket etmeyi sürdürdü. Buna karşın AKP hükümeti ABDnin füze kalkanı projesine olumlu yanıt verip, bu sistemin radarlarının Türkiyede konuşlandırılmasına izin verdi. Sistem NATO çerçevesinde görünse de doğrudan İrandan gelecek tehdide karşı projelendirildiği biliniyor. Böylece Türkiye, olası bir çatışma durumunda doğrudan İranın hedefi durumuna gelmiş olacak.
Yunanistan: İsmail Cemin Dışişleri Bakanlığı döneminde başlatılmış olan ve iki ülke arasındaki sorunların saptanıp, çözüm önerileri getirilmesini amaçlayanistikşafi görüşmelersonuçlandırılamadığı gibi Atina yönetiminin AB içindeki muhalefeti de aşılamadı. Yunanistan, Ege sorunları, Batı Trakya ve Kıbrısa ilişkin olarak hiçbir noktada geri adım atmazken AKP hükümeti bunları görmezden gelip, bu ülke ile Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi kurulması için girişim yaptı. Yunanistanın son dakikadaki itrazıyla konseyin adından stratejik ifadesi çıkarıldı.
Kıbrıs: 2004 yılındaki Annan Planına ilişkin oylamada Rumların hayır” deyip, zımnen KKTCnin varlığını tanımış olmasına karşın, AKP AB konusunda ilerleme sağlayabilmek için bu hukuksal avantajdan yararlanamadı. Rumların ABye girişine sessiz kalan hükümet, bu noktadan sonra da görüşmelerin sürdürülmesine vize verip Rumların elini güçlendirdi. AB üyesi olmanın bütün avantajlarını kullanan Rumlar son olarak Doğu Akdenizde İsrail ve ABD şirketleri ile birlikte sondaja başlayınca AKP hükümeti misilleme yapma kararı aldı. Ancak Erdoğanın BMde yaptığıtehditkâr açıklamalar, Ankaranın elini siyaseten zayıflattı.
Irak: AKP, Irak ile Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi kurup bu ülke ile 48 tane mutabakat muhtırası imzaladı. Ancak bu mutabakat muhtıralarından bir tanesi dışında diğer hiçbiri anlaşmaya dönüştürülemedi. Irak ile yaptığı terörle mücadele anlaşmasına,sıcak takip maddesi konulmasını sağlayamayan AKP, Bağdat yönetiminin terör örgütünü topraklarında barındırmaması konusunda etkin olamadı. Hükümet, ironik gibi görünse de ABDnin Iraktaki politikalarına kayıtsız koşulsuz destek verip Tahran yönetiminin bu ülkede ciddi anlamda etkinlik sağlamasının önünü açtı.
Azerbaycan ve Ermenistan: AKPnin, Karabağ sorununu görmezden gelip yaptığı Ermeni açılımı Azerbaycanın tepkisine neden oldu. İki protokolle temellendirilen açılım, Erivan yönetiminin geri adım atması sorucu boşa çıkarken, Ankara-Bakû ilişkilerinde de soğuk rüzgârlar esmeye başladı. Azerbaycan Rusyanın dümen suyuna girmeyi tercih etti. İlk aşamada da Rusya ile enerji işbirliği anlaşması yapıp doğalgazda Moskova yönetiminin elini güçlendirdi.
Orta Asya: AKP hükümeti döneminde Orta Asya ülkeleri Rusya etkisine terk edildi. Türk cumhuriyetleriyle yakın ilişki kurulmadı. Bu süreç içinde Rusya Başbakanı Vladimir Putin Şanghay Beşlisini kurdu; kendi savunma paktını oluşturdu. Türkmenistan ve Kırgızistanda devrimler yaparak bu ülkeleri Batı ve Türkiye etkisinden çekti aldı. Gülen cemaatinin faaliyetleri nedeniyle Özbekistan Türkiyeden bütünüyle koptu.
Ortadoğu ve Şii hilali: Türkiyenin güneyi hükümetin kendisini riske atarak savunduğu İran ve onun öncülük ettiği Şii eksence kuşatıltı. AKP, Filistin sorununda Mahmut Abbası dışlayıp Müslüman Kardeşler örgütünün uzantısı Hamasın çıkarları doğrultusunda politika yapmayı sürdürdü.
İsrail: Hükümet, İsraille Arap sokaklarının alkışını alma uğruna ilişkileri kopma noktasına kadar getirdi. Davostaki one minute krizi ile başlayan süreç İsrail askerlerinin Mavi Marmara baskınından sonra doruk noktasına çıktıRumlar, Akdenizde gaz ve petrol ararken bunu da ABDli, İsrailli firmalarla yapmaya başladı. İsrail, AKPnin tehditlerinden dolayı Yunanistandan, Bulgaristana, Rumlardan, AB üyesi diğer ülkelere kadar askeri ittifaklar kurmaya başladı.
AB: 2005’te başlayan üyelik müzakerelerinde tam bir yıldır yeni tek bir fasıl açılmadı. Bu, görüşme sürecinin kilitlenmiş olduğu ve üyelik perspektifinde hiçbir ilerleme kaydedilmediği anlamına geliyor. 6 yıla yakın bir zamandır süren müzakerelerde sadece 13 fasıl açılabildi. Kıbrıs Rum yönetiminin talebiyle Türk limanlarının açılmasına ilişkin ek protokoller uygulanmıyor diye 8 fasıl askıya alındı. Fransanın da çabasıyla bazı önemli fasıllar da askıda. Türkiyenin açabileceği sadece 3 fasıl kaldı. 1 Temmuz 2012de bu koltuğa Kıbrıs Rum Kesimi oturacak. Türkiye, Rumların Kıbrıs sorunu çözülmeden dönem başkanlığı alması durumunda AB ile ilişkilerin dondurulacağını açıklaması, Türkiyenin stratejik hedef olarak belirlediği sürece en büyük darbeyi vurmuş olacak.
ABD: Washington yönetiminin Türkiyeyi önce stratejik ortak ardından da model ortak ilan etmesine karşın Türkiye-ABD ilişkilerindeki yapısal sıktıntılar aşılamadı. ABDnin terörle mücadelede verdiği göstermelik birkaç desteğin dışında AKP hükümeti, Hamas, Gazze, Filistin, Kıbrıs, Ege, Ermenistan, Kuzey Irak gibi konularda AKP’yi desteklememeyi tercih etti. Buna karşın, İsraili de koruma altına alan füze kalkanının radarlarının Türkiyeye yerleştirilmesi konusunda AKP ABDye evet demek zorunda kaldı.

Hiç yorum yok: