Libya’da “devrim (?)” oldu. Ama “dinsel” değil, cinsel bir devrim oldu…
Ne alaka diyeceğinizi düşünüyorum. Lakin şu alakadır:
Bir devrim, ilk icraatlarında bütün psikolojisini yansıtır. Devrimler, karakterlerini; henüz ilk adım ve icraatlarında gösterirler. Ve Libya’da ilk konuşulan kanun “çok eşlilik” kanunu oldu…
Türkiye’de birileri “devrim oldu” diye bağırıyordu. Bu duruma ne diyeceklerini gerçekten çok merak ediyorum. Küresel kapitalizm ile hiçbir sorunu olmayan devrimlere göz kırpmayı adet haline getirdik…
Ama bir de işin dinsel yüzü var. Çok eşlilik boyutu…
Bir hadis paylaşarak devam edeyim:
"Bir adamın namazı, niyazı sizi aldatmasın. O adamın dirhem ve dinarla (yani para) ile olan ilişkisine bakın." (Hz.Muhammed)
Kuran’da ki Firavun’un halk üzerindeki egemenliği "tam olarak budur." Yapıp ettikleri sorgulanmaksızın, dış yüzüne bakarak hakkında hüküm koyma sapıklığının en büyük yansımasıdır…
Bu tip toplumlarda en önemli talep:
Güç (1)
Servet (2)
Şehvet (3)
Şöhret (4)
Güç (1)
Servet (2)
Şehvet (3)
Şöhret (4)
Çok eşliliğe bahane olarak gösterilen Nisa Suresi’nin ilgili ayetlerinde:
" مثنىmesna", " ثلاثsülase" ve " رباعrüba"sayı sıfatları ile geçen, ikişer üçer, dörder olarak nikahlama vurgusu; hiçbir surette "okuyan kişi muhatap alınarak ifade edilmez."
Fenkihu(nikahlandırın) ifadesi, toplu nikah kıymak demektir. Yani Kur’an, ikişerli, üçerli, dörderli olarak hareminize alın demiyor. Acil çözüm bulun, toplu nikahlar kıyarak bu dul kadınları evlendirin diyor.
Çünkü, ayette geçen bir diğer kavram; “yetamen nisai” kavramıdır. Yetim kadınları demektir…
Yetimlere bakmakla yükümlü olan, ortada kalmış kadınları evlendirmek bir devlet politikasıdır. Ha ister evlenirler, ister evlenmezler. Eğer evlenme kararı alırlarsa, tüm külfet devlete aittir…
Bu ayetlerin çok eşlilikle hiçbir ilgisi, alakası yoktur
Ey insanlar!
Rabbinize takvalı olun. O Rabbiniz ki, sizi bir tek canlıdan yarattı. O canlıdan da eşini yarattı. Onlardan da birçok erkek ve kadın türetti. Ve Allah'tan sakının! O Allah ki, O'nunla istekleşiyorsunuz. Ve akrabalardan sakının! Muhakkak Allah sizin üzerinize tam bir kontrol edicidir. Ve yetimlerinize mallarını verin. Temizi pise değişmeyin. Onların mallarını kendi malınıza katarak yemeyin. Bunu yapmak kesinlikle büyük bir suçtur.
Ve eğer ki yetimleriniz konusunda adaleti koruyamayacağınızdan korktuysanız; o takdirde sizin için hoş (helal, uygun) olan, yetimlerin kadınlarından ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder nikâhlayın.
Şayet o takdirde de adaleti gözetemeyeceğinizden korktuysanız, bir tanesini nikâhlayın. Ya da sahibi bulunduğunuz cariyenizi nikâhlayın.
Bu haksızlığa sapmamanız için en uygunudur. (Nisa Suresi 1-2-3. ayetler)
1. Ayette geçen "ittika" sözcüğü, meallerde korkma olarak çevrilir. Esas manası takvalı olmaktır. Ve pasajda takvanın koşulu; "adalet/eşit bölüştürme" olarak belirginleştirilir. Yani, bir insan bu ayet çerçevesinde, adalet dışına çıkacak bir işe tabi olursa, takva dairesinin dışına çıkar.
Pasajın devamında, adalet vurgusu "akrabalara yönelik" bir hal alır. Yani, akrabadan sakınma vurgusu, cinsel değildir. Pasajın temel vurgusu zaten bu değildir! Pasajın vurgusu; "adalet/eşit bölüştürme"dir. Akrabalardan sakının diyerek, onlara adil davranın gibi bir mantık üretilir.
Klasik meallerde, "yetimler ile evlendiğinizde" olarak çevrilen 2. ayette geçen "yetama" ifadesi, salt anlamda "yetimler" manasına gelir. Hiçbir surette evlilik ile ilgili bir bahis yoktur.
Bu vurgu; yapılan bir işe işaret eder. Yani, birileri; yetimlerin mallarıyla kendi mallarını karıştırmaktadır. Ancak, belirsiz olan (lam’ı tarif) kavrama baktığımızda şu mana ortaya çıkar.
Hali hazırda bazı erkekler, yetim anneleri ile evlenmiş. Yetimlerin malları ile kendi mallarını karıştırmıştır. Yani, hali hazırda bu geleneğin var olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır.
Bu yetimler, Bedir ve Uhut savaşında babası şehit olan çocuklar olduğu gibi, kabile seferlerinde ölenler de olabilir. Ve pasajın adalet vurgusu icabı; evlendiğiniz kadınların yetimleri ile "sizden olan çocuklar arasındaki adalet/eşit bölüştürme" ve yetimlerin kendi mallarını kendilerine verme manası çıkar.Ayetleri okurken, nefs gözlüğü takanlar; ayetlere takla attırıp keyfine malzeme yapmaya çalışıyor. Biz yemeyiz efendim…
OKUR KÖŞESİBir okurumuzun mesajıdır:
Mualla ablama selamlar…
Sevgili Eren yavrum,
Kitapların sayesinde Ali Şeriati, İhsan Eliaçık, Hakkı Yılmaz ile tanıştık...
Oğlum yaşında bir gencin bu derece yüksek bilinçli olması, topluma yol göstericilik yapması mutluluk verici, umutlandırıcı bir durum..
Yıllardır okuduğumuz meallerin (başta Yaşar Nuri Öztürk'ün olmak üzere) soyut ve somut anlamları yerlerine oturdu..
Okuyup üzerinde düşündüğümüz konuların tam da kafamızdaki şekilde tarafından dillendirilip, yazıya dökülmesi muhteşem....
İnşallah, tüm topluma hızla yayılır bu bilinç..
Kitaplarından bir dolu alıp, eşe-dosta dağıttım,çok şükür... İnanır mısın yavrum, sayende daha bir cesaretle konuşuyor,
tanıdıklarımı bilgilendirmekten çekinmiyorum..
Ve gene sayende iyi bir Ulusal Kanal seyircisi ve Aydınlık Gazetesi tiryakisi oldum...
Bilinçlenmenin yaşı yoktur!
Hele ki,80 öncesinde Böyyük Türkiye aldatmacasıyla oyalanmış biri olarak, İTÜ'de okurken kızdığım ve hiçbir yürüyüşlerine katılmadığım o zamanki deyimiyle "solcu" arkadaşlarımdan gazetemiz vasıtasıyla özür dilemek beni mutlu eder...
Allah yolunuzu açık etsin, üstün başarılar versin.
Herkese sevgiler, saygılar, selamlar...
Emekli Yük. Müh. Mualla Akalın S.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder