9 Ara 2011

Cinayetlerin de, belgelerin de failleri belli


Eymür, “40 kişilik ölüm listesinin belgesi MİT'te” itirafında bulundu. Devletin elinde cinayet belgeleri var ama açıklanmıyor. Dönemin İçişleri Bakanı Menteşe, belgelerin imha edildiğini iddia ediyor ama “MGK'da olabileceğini” söylüyor. Çiller cinayetlerden, belgeleri açıklamayan Erdoğan adaleti engellemekten sorumludur. “Susurluk olayının başlangıcı belki de zamanın Başbakanı Çiller'in bir cümlesinde gizlidir. "PKK'ya yardım eden işadamlarının listesi elimizde" diyordu. Sonra da infazlar başladı. İnfazların kararını kim veriyordu? Bozulmanın başlaması ve vatan-millet hesaplarının yerini kişisel hesapların alması kaçınılmazdı ve öyle oldu. Bu rapor, Susurluk olayını işte böyle algılamaktadır” diyordu, Başbakanlık Teftiş Kurulu adına Susurluk Raporu'nu hazırlayan Kutlu Savaş.
Herkesin bildiği 40 kişilik ölüm listesiyle ilgili olarak eski MİT'çi Mehmet Eymür, geçtiğimiz hafta savcılığa verdiği ifadede, “Tarık Ümit göreve geldiğim ilk günlerde bana ‘40 kişilik ölüm listesi’ni gösterdi. Bazılarının üzeri çizilmişti. İnfazları vardı. Behçet Cantürk ismi de çizilenler arasındaydı. Bunları MİT Müsteşarlığı’na rapor ettim. MİT olarak faili meçhul olaylarla ilgili Tarık Ümit’i tekrar kullanmaya başladık. Yeşil ve Tarık Ümit’in kullanması MİT prosedürü içinde gerçekleşti. Tarık Ümit’in yaşadığını zannetmiyorum. Ölüm listesini bana verdiği için Ağar, Eken ve Şahin tarafından oluşturulan ekip tarafından öldürülmüş kişidir” dedi.
Ölüm listesinin MİT kayıtlarında olduğuna ilişkin Eymür'ün ifadeleri bununla sınırlı değil: “Tarık Ümit, yapı itibariyle kontrol edilmesi zor kişiydi. Asabi, kavgacı bir şahıstı. Hem MİT Başkanlığı’nda hem de Mehmet Ağar’ın talimatı ile emniyet adına çalıştı. Emniyette çalıştığı sırada yeşil pasaport, sahte kimlik kartları, sahte araba plakaları verilmiş, bir takım infaz işlerinde kullanılmıştı. İnfaz işleri arasında Savaş Buldan, Hacı Karay, Adnan Yıldırım cinayetlerinde bizzat görev aldığını kendisinden öğrendim. Savaş Buldan’ın üzerinde çıkan paraları almışlar. Yanında bulunan Özel Harekatçılarla birlikte Mehmet Ağar’a getirmişler. Parayı paylaşmışlar. Bu olayı, eski Çırağan Oteli’nin karşısındaki yokuşun ortasında, ismini hatırlamadığım bir otelde bana anlatırken bu kayıt yapılmış. Bu kayıtlar MİT’te de bulunmaktadır.”
Eski Özel Harekatçı Ayhan Çarkın'ın ifadelerinde de ölüm listesi ve infazlar ayrıntılarıyla anlatılmaktaydı. Ancak, ölüm listesinin belgelerinin devletin bir kurumu olan MİT'te bulunması, “faili meçhul” cinayetlerin aydınlatılması ve adalet talebi açısından önemli bir gelişmeyi ifade etmektedir. Eymür'ün bahsettiği dönemde MİT Müsteşarı olan Sönmez Köksal, “MİT'in elinde böyle bir belge yok” diyerek hem işlenen cinayetlerden temsil ettiği kurumu aklamaya, hem de adalet arayışına karşı sorumluluğu üstünden atmaya girişti.
Tansu Çiller
Hükümette olduğu dönemde faili meçhul cinayet kalmadığını iddia eden AKP, diğer taraftan da tüm faili meçhul cinayetlerin aydınlatılacağı sözünü verdi. '90'lı yıllarda Tansu Çiller'in ölüm listesi ile hedef haline gelen Kürt işadamları, bugün de AKP Hükümetinin hazırladığı ve Meclis'te görüşülmeye devam eden yasayla “hukukun” hedefi altındadır. Bu anlamda tam da bu süreçte ölüm listesinin açığa çıkması ve yayınlanması, devleti ve AKP'yi zora soracaktır. Listenin açıklanması ve adalet talebinin önüne geçmek için Sönmez Köksal'ın “Bizde belge yok” minvalinde açıklamaları ikna edici olmayacaktır. İmdada Akşam Gazetesi yetişti.
Akşam Gazetesi, söz konusu ölüm listesinin infaz edildiği tarihlerde İçişleri Bakanı olan Nahit Menteşe'yi konuşturdu. Menteşe, “MGK toplantılarının da ana gündemi terördü. Bakanlığım döneminde, PKK'ya yardım eden bazı işadamları ve devlete sızan PKK'lıları gösteren bir liste, istihbarat birimlerinden bize gelmişti. Bu listeyi MGK'ya sunmuş olabilirim. Hafızamı zorluyorum, vermiş olma ihtimali yüksek çıkıyor. Ancak çok zaman geçtiği için kesin konuşamıyorum. Listedeki isimleri ise hatırlamıyorum. Dönemin Özel Kalem Müdürü Ertuğrul Öztürk'ü arayıp sordum. 'Gizlilik dereceli belgeleri o dönemde yok ediyorduk' yanıtı verdi. Bu nedenle listenin bir nüshası elimde yok” dedi. Menteşe, “Bu listenin bir örneği belki MGK'da olabilir. MGK Genel Sekreterliği'ne sorulursa ortaya çıkar” diye de ekledi. Dönemin İçişleri Bakanı listenin varlığını kabul ederek cinayetlerin siyasi sorumluluğu da dönemin siyasal iktidarına atılıyor böylece. Belgenin “imha edilmesi”yle de, en azından bugünkü taleplerin önüne geçmek için AKP'ye manevra alanı sunulmaktadır. Menteşe'nin, “MGK'da olabilir” eklemesi, AKP'nin bu konuyu daha bir süre siyasi malzeme olarak kullanacağını göstermektedir.
Eymür'ün MİT'te dediği belgeler, Menteşe'de MGK'ya taşınmış oluyor. Ha MİT, ha MGK. Her ikisi de devletin temel kurumları. Kontrgerilla cinayetleri bu merkezlerden yönetildi. Bu cinayetlerin aydınlatılması, bugünkü siyasal iktidarın sorumluluğundadır. Sorumluluğun devletin kurumları arasında gidip gelmesi, bürokrasi oyunundan başka bir şey değildir. Dün elinde listeyle dolaşan Tansu Çiller ne kadar sorumluysa, bugün de bu cinayetlerin aydınlatılmasını engelleyen R. Tayyip Erdoğan da aynı derecede sorumludur.



MİT’in Susurluk Raporu’nda Fethullah belgeleri gizlendi
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Nusret Senem, Kaynak Yayınları’ndan çıkan Fethullah ve Susurluk kitabında MİT’in hazırladığı Susurluk Raporu’ndaki Fethullah Gülen’in Çiller Özel Örgütü (Gladyo) ile ilişkilerinin yer aldığı dosya eklerinin gizlendiğini açıklıyor.
Nusret Senem’in Emniyet, Jandarma, Genelkurmay ve MİT raporlarının hepsini inceleyerek yazdığı Fethullah ve Sururluk kitabı, şu çok önemli bilgileri veriyor:
“Susurluk sürecinde dört önemli rapor ortaya çıktı: Başbakan Mesut Yılmaz’a verilen “Kutlu Savaş Raporu”, TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu Raporu, Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun İnceleme ve Araştırma Raporu ve MİT’in hazırladığı “Susurluk Raporu.“ Bu dört raporda esas olarak İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in iddialarını araştırdı. Raporlar büyük ölçüde Perinçek’i doğruladı. Çiller Özel Örgütü’nün (Gladyo) suçlarını açığa çıkarmaya yöneldi. Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından hazırlanan ve Başbakan Erbakan’a sunulan rapor dışındaki bütün raporlar eksiklerine rağmen Gladyo’nun suçlarının ortaya çıkarılmasına hizmet etti.
Susurluk Raporu büyük oranda gizli kaldı
Ancak Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT)’in hazırlığı “Susurluk Raporu” büyük oranda gizli kaldı. Bu raporun 12 eki bulunmasına rağmen bugüne kadar hiçbiri ortaya çıkmadı. Bu eklerde yazılı olan bilgileri yalnızca dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan okuyabildi. “MİT’in Susurluk Raporu”nda “Çiller Özel Örgütü”nün 59 elamanının bağlantıları ek-4 olarak adlandırılan bir şema haline getirilmiş ve bu kişiler arasındaki ilişkiler belgelendi. Fakat MİT, raporu ve eklerini TBMM Susurluk Komisyonu’ndan gizledi. Talep edilmesine karşın raporu Susurluk Komisyonu’na göndermeyi reddetti. İlişkilerinin ortaya çıkarılmasından özenle kaçınılan kişilerden biri de raporda hakkında beş sayfa bilgi bulunan Fethullah Gülen’dir.
Saklanan sayfalarda kara para işleri var
Gerçekte MİT’in Fethullah Gülen hakkında hazırladığı sayfa sayısı 6 veya daha fazladır. Fakat bu sayfalar ve raporun ekleri mahkemelere gönderilmedi. Saklanan sayfalarda CIA ile ilişkiler, Çiller’le Fethullah Gülen’in kara para işlerinin yer aldığı düşünülüyor. Hala Başbakanlık’taki ilgili birimlerde saklanan raporun bir örneği de MİT’in arşivinde. 
Raporun eklerinden birinde yer alan MİT’in bilgi notunda Gülen’in Susurluk olayında ismi geçen diğer kişilerle ilişkilerini, 1969 yılından bu yana yürüttüğü tarikat faaliyetlerini, İran türü bir İslami karşı devrim yapmak için yürüttüğü gizli faaliyetleri, ABD ile ilişkilerini, Susurluk’ta ortaya çıkan isimlerden BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun partisine yaptığı maddi ve manevi destekleri ortaya koyuyor.
Çiller’le Gülen ortak...
MİT, Susurluk Raporu’ndaki gizlenmeyen bölümlerde, Fethullah Gülen ile dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in ismini rapora ekli şemada ilişkileriyle birlikte, 59 kişi içinde yan yana koydu ve Fethullah Gülen’in, CIA ve Çiller’le ilişkisini şöyle özetledi: Fethullah Hoca’nın Çiller’in kara para işinde gizli ortağı olduğu, Fethullah Hocacıların CIA’nın bölgemizdeki en önemli sivil toplum kuruluşu olduğu iddiaları, Maliye Bakanlığı’nın müfettişlerinin Fethullah Gülen’in mali kayıtlarını incelemesi ile İçişleri ve Dışişleri Bakanlıklarının ilgili kuruluşlarla yapacakları koordine sonucunda çözülebileceği değerlendirilmektedir.”
CIA’nın bölgedeki en önemli sivil toplum kuruluşu
MİT’in Susurluk Raporu’na yansıyan, Fethullah Gülen’in Çiller’in kara para aklama işindeki gizli ortağı ve Fethullahçıların CIA’nın bölgemizdeki en önemli sivil toplum kuruluşu olduğu yönündeki tespit ve değerlendirmeler için bugüne kadar herhangi bir inceleme ya da soruşturma başlatılmadı. Refahyol Hükümeti, kara para aklama işinin üstünü örttü. TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu ise konuya hükümetin baskı ve direktifleri sonucunda hiç girmedi. Para ilişkileri konusunda yapılan ilk ve tek inceleme Kutlu Savaş’ın raporunda bulunuyor. Raporda şöyle deniliyor: “Çetelerden söz edilirken Susurluk’la bağlantısı hiç kurulmayan bir diğer konudan, çete denemese bile bir gruplaşmadan söz etmekte zaruret vardır. Başından beri zikredilen olaylar, kişiler ve faaliyetleri müstakil veya birbirinden bağımsız işler olarak algılamak son derece yanıltıcıdır.” Raporda kamu bankalarındaki gruplaşmalara ilişkin  bir de şema sunuluyor.
Bugüne kadar soruşturma açılmadı
Rapordaki öneri ve değerlendirmeler şöyle: Bu grup 1992-1996 döneminde bir aile holdinginde görülebilecek bir şekilde bankadan bankaya dolaştırılmıştır (s. 144). “Bankalar konusunda kapsamlı ‘organize suç’ niteliğinde polisiye metodlarla yürütülen bir soruşturma açılmalı ve konu Asliye Ceza Mahkemelerine giden kusurlu kredi dosyası olarak değil, tek bir dosyanın değişik sayfaları olarak -gerekirse DGM kanununda değişiklik yapılarak- Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin incelenmesine sevk edilmelidir (s.145). Raporlara yansıyan bankalardaki organize suçlarla, Çiller-Fethullah ilişkisi, ortaya çıkan milyarlarca dolarlık kara parayla bu ikilinin bağlantısının ortaya çıkarılması için bugüne kadar her hangi bir soruşturma başlatılmadı.

Hiç yorum yok: