“Köy enstitüleri; Avrupa’da faşizmin egemen olduğu bir dönemde yoksul halk çocuklarının cinsiyet ayrımına tabi tutulmadan zembil sepetleriyle, sırt heybeleriyle, yayan yapıldak, at sırtında, trenlere, kamyon karoserlerine binerek, uygarlığa, kültüre, sanata, demokratik eğitime, özgür insan olma, birey olma yürüyüşüne katıldıkları onurlu yolculuğun adıdır. Köy enstitüleri, öğrencileri hayatın gerçek sorunlarını çözme becerisi kazandırarak eğitim süreçlerini hiç olmadığı kadar işlevsel hale getiren bir imece kurumu, bir uygarlık tasarımıdır. Diğer bir deyişle de Köy enstitüleri; yüzde 80’i köylerde yaşayan ve okuma-yazma bilmeyen geniş bir kırsal nüfusun olduğu dönemde köyün okulla, öğretmenle, sanatla, kültürle, bilgiyle tanışmasının penceresini açan eğitim kurumlarıydı. Köy enstitülüler; çalışkanlıkları, yurtseverlikleri, demokratik öğretmen hareketine, öğretmenlik meslek onuruna kattıkları değer ile eğitim kahramanı olarak köylerde, Anadolu’da ışık saçmışlardır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder