- Mısır’da Müslüman Kardeşler ve ordu egemenliğinde karma bir totaliter rejim kuruldu.
- Tunus’un yarını belli değil.
- Esad’ı ve rejimini devirmek isteyenler Suriye’yi hallaç pamuğu gibi savuruyorlar.
- S. Arabistan ve Katar uslu çocuklar olarak istenenleri yerine getiriyorlar.
- Lübnan her zaman olduğu gibi Ortadoğu’nun bir aynası gibi dalgalı kaoslarını yaşamakta.
- Kuzey Irak’ta ise operasyon çoktan tamamlandı.
Petrol, gaz, Müslümanlık, Hıristiyanlık, tarikat çatışmaları iç içe geçmiş durumda; kısacası Ortadoğu yeniden yapılandırma sürecini yaşamakta. Hem de bedeli Ortadoğu insanının kanı pahasına.
Irak-İran savaşı dahil o günden bu yana Ortadoğu’da ölen Arapları, İranlıları, Türkleri, Kürtleri, Hıristiyanları toplasanız inanılmaz sayılar ortaya çıkıyor.
Bugün de Ortadoğu’da sıcak savaşlar ve iç çatışmalar var gücüyle sürüyor. İşin kötüsü, bu savaşların sona ereceğine ve ölümlerin duracağına dair görünürde hiçbir belirti yok.
Demokrasi mi?
- Bugün Mısır’da ve Libya’da demokrasiyi konuşan, tartışan var mı? ABD mi, AB mi, Çin ya da Rusya mı? Yoksa Hindistan mı?
- S. Arabistan’da, Katar’da, Bahreyn’de demokrasiye geçilsin diyen bir Allah’ın kulunu duydunuz mu?
- Arap Baharı’nın bir paravan olduğunu söylemeye başlayanlar ne kadar ileri gidebiliyorlar?
- İsrail’in Suriye’ye son saldırısı nasıl bir tepki aldı?
- Halkın dediği olsun demek yetmiyor; başkaldıranlar faşizmi de, nasyonalizmi de, El Kaideleri de getirmedi mi? Bunlar da kendilerine göre halk hareketleriydi. Ancak hedefte ne demokrasi ne de çağdaş küresel değerler vardı. Baskıcı ve insanlık dışı rejimler geldi.
Demokrasinin gelişmesini engelleyecek yeniden yapılanmalar sonucunu doğurdu ve doğurmakta.
- İşi somuta indirgeyip nesnel öğeleri açık açık söylememiz gerekir.
Neler mi?
- Çağdaş demokrasinin öğelerini hedef almamız kaçınılmaz olur. Toplumsal özgürlükler, insan hakları, kadın erkek eşitliğinden başlayarak ardını getirmemiz gerekir.
- Gücün demokratik paylaşımından gelirin adil dağılımına kadar tek tek hedefleri ortaya koymak zorunlu hale gelir.
- Katılımcı demokrasinin ne olduğunu, ne olmadığını anlatmak zorundayız.
- Bilim, akıl, vicdan ve ahlak zemininde bulunmamız kaçınılmaz hale gelir.
Kapalı Çarşı’da 45 yıllık dostum Nik’in çayını içiyordum; yaptığı nadir yapraklara işlettiği hat sanatının örneklerini gösteriyordu.
Birinde eski Türkçe bir yazı vardı; Erol Hoca ne yazıyor, biliyor musun dedi. Yazı şuymuş: “Bir saat adaletle yönetmek, bir yıl ibadet etmekten daha makbuldür”. Ve bu söz Hz. Muhammet’e aitmiş.
Ortadoğu’da olan bitenleri düşündüm; bu coğrafyadan gelen son semavi dinin peygamberinin dediğiyle yaşanan zıtlıklar şaşırtıcıdır.
Acaba şaşırtanlar kim diye sormak gerekiyor. Bugün yaşanan kaos bir kader olmamalı, insanlar ve insanlık adına...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder