24 Şub 2014

1915 Ermeni tehcirinin askeri nedenleri

19’ncu yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren ciddi bir örgütlenmeye dayanan ve giderek hatırı sayılır bir kitle tarafından desteklenir hale gelen ayrılıkçı Ermeni faaliyetleri Birinci Dünya Savaşı ile farklı bir boyut ve nitelik kazanmıştır. Ermeni ayrılıkçı hareketinin isyan özellikleri taşıdığı (İsyan, bir bölgenin siyasi denetimini ele geçirmek, var olan iktidarı hukuksuz kılmak veya ona meydan okumak için yıkıcı faaliyet ve şiddetin organize edilmiş şekilde kullanılmasıdır.) savaş sırasında hasım devlet desteğinin isyan hareketini güçlendirdiği ve ortaya bir askeri ittifak ilişkisinin çıktığı anlaşılmaktadır. Bu savaş bağımsızlık arayışında olan Ermeni isyan hareketlerine, amaçlarına ulaşmada yeni destek ve vasıtaları kazanma şansı vermiştir.
Ermeni ayrılıkçı hareketi, Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu Anadolu’daki (Kafkasya Cephesi) mücadeleyi isyanın ayrılıkçı amaçlarının gerçekleşeceği son aşamaya ulaşmak için bir araç olarak kullanmıştır. Rusya, Avrupa devletleri daha doğrusu İtilaf Devletleri, Osmanlı Devleti’nin askeri ve politik gücünü zayıflatmak amacıyla, isyan hareketlerine destek vermeyi veya daha fazla destek sağlamayı askeri ve siyasal hesaplarına daha uygun bulmuşlardır.
Osmanlı’nın savaştığı cepheler
Bütün bunları belirttikten sonra durumu daha iyi anlayabilmek için Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nın çıkması ve müteakiben savaşa girmesiyle içinde bulunduğu ortam şöyle özetlenebilir. 1Eylül 1914’te seferberlik ilan edilir. 1 Kasım 1914’te savaşa girdikten sonra savaştığı cepheler ise şunlardır:
-Doğuda;
Kafkasya Cephesi (Güney Kafkasya ve Doğu Anadolu): 3. Ordu, daha sonra da 2. Ordu takviye
-Güneyde; 
Hicaz-Yemen Cephesi: 7. Kolordu
Irak Cephesi: 6. Ordu
Mısır (Kanal)-Suriye-Filistin Cephesi: 7. ve 8. Ordu (Yıldırım Ordular Grubu)
-Batıda;  
Çanakkale Cephesi: 1. Ordu (4. Kor.)
Galiçya, Romanya, Makedonya Cepheleri: 15. Kor., 6. Kor., 20. Kor.
Kars, Ardahan ve Batum Rus işgali altındaydı (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı)
22 Aralık 1914’te Sarıkamış Harekâtı ve devamında Rus saldırısı var. 1915’te Van, Bitlis ve Muş işgal ediliyor. Daha sonra da 1916’da Erzurum, Erzincan, Bayburt ve Trabzon işgal ediliyor. Aynı tarihlerde 14 Ocak 1915’te Kanal Harekâtı var. 19 Şubat 1915’te başlayan ve 18 Mart 1915 tarihinde Osmanlı Devleti’nin zaferiyle biten İtilaf Devletleri’nin Çanakkale Boğazı’na yönelik deniz harekâtı var. Müteakiben de İtilaf Devletleri’nin 25 Nisan 1915 tarihinde Gelibolu Yarımadası’nda başlattıkları çıkarma ve kara harekâtı var.
Cephe gerisindeki isyanlar        
Aynı dönemde cephe gerisinde yani yurtiçinde Ermeni isyanları devam ediyor. Bu isyanlar cephelerde devam eden muharebelerle ve İtilaf Devletleri ile koordineli olarak yürütülüyor. Osmanlı Devleti’nde 1910’lu yıllarda başlayan seferberlik ve savaş hali Müslüman köylerde kalan ve çalışan erkek nüfusunu da düşürmüş. Ermenilerin durumu bunun tam tersi. Ermeniler; 
-Van, 
-Maraş, 
-Adana, 
-İzmit, 
-Adapazarı, 
-Bursa, 
-Samsun, 
-İzmir, 
-Urfa, 
-Yozgat, 
-Şarkikaraağaç 

bölgelerinde ayaklanma, çetecilik, casusluk, Karadeniz’deki çıkarma bölgelerini emniyete alma, düşman harekâtını kolaylaştırma vb. Osmanlı Devleti’nin yenilmesini sağlayacak her türlü faaliyeti yürütüyorlar. Maraş’ta Müslüman halka, memurlara, telgraf hatlarına (Zeytun) taarruzlarda bulunmuşlar, cepheye giden cephane araçlarını soymuşlar, Ermenileri hapishaneden kaçırmışlar.
Hınçak ve Taşnak komitelerinin denetimi altında bulunan Osmanlı Ermenileri isteseler de istemeseler de devlete karşı ayaklanmak durumunda kalmışlar. İtilaf Devletleri 25 Nisan 1915’te Gelibolu’ya asker çıkarmadan önce iç bölgedeki Ermeni çete faaliyetlerini sistemli bir şekilde başlatarak ve koordine ederek Batı Cephesi’ne kuvvet kaydırılmasının önüne geçmek istemişlerdir. 
15 Nisan’da Van, 17 Nisan’da Sason, 18 Nisan’da Bitlis ayaklanması var. Van ayaklanması bastırılamadığı gibi Rus ordusunun 16/17 Nisan akşamı Van’ı işgal etmesini kolaylaştırır.
Rus generalin yazdığı gerçekler
Ermenilerin düşmanla yaptığı bu işbirliği basit ve anlık değil, uzun vadeli ve planlıdır. Hasım orduya katılma ve işgal söz konusudur. Bu hususta Rusların, Kafkas Cephesi’nde yetkili komutanlarından biri olan Ermeni asıllı Rus General Gavril Korganoff’un yazdığı ve 1927’de Paris’te Fransızca olarak basılan “La participation a la guerre Mondial sur le Front du Caucas 1914-1918’’ isimli kitap önemli konuları içermektedir. 
Söz konusu kitapta Ermenilerin yaptıkları bazı konular yer almasa da, birtakım eksiklikler olsa da gerçekler anlatılmaktadır. Bulunduğu görev itibarıyla önemli bilgi ve belgelere sahip olan General Korganoff genel olarak şunları ifade etmektedir:
-Ermeni-Rus ilişkilernin boyutu
-Ermenilerin nasıl örgütlendikleri
-Nasıl silah altına alındıkları
-İsyanın Rusya’nın desteği ile nasıl düzenli ordu haline geldiği
-Türk birliklerinin geri bölgelerini çökertmeye çalıştıkları
-Ermeni tehcirinin neden kaynaklandığı.
Bu arada Ermeni gönüllü birliklerinin oluşturulduğunu, bu birliklerin daha sonra savaşın gelişimine bağlı olarak; Ermeni Lejyonları, Ermeni Avcı Taburları, Ermeni Avcı Alayları, daha sonra da Müstakil Ermeni Kor. şeklinde örgütlendiğini görmekteyiz. Dolayısıyla ordulaşan bu çeteler ya da gerilla harekâtı Rus harekâtına eklemlenmiştir.
Aynı anda 6-7 cephede savaşmak zorunda kalan Osmanlı Devleti bir de cephe gerisinde çok büyük bir silahlı kalkışma ile karşı karşıya kalmıştır. Clausewitz’in de belirttiği gibi savaşın kazanılması için Halk- Ordu-Hükümet üçlüsü arasında sağlıklı bir dengenin olması ve bu dengenin korunması gerekmektedir. Ermeni isyanları ve Ermenilerin cephe gerisinde yürüttükleri faaliyetler bu dengeyi  bozmayı hedef almıştır.
Bütün bu olaylar ve askerlerin talebi üzerine zamanın hükümeti tarafından tehcir kararı alınmıştır. Tehcir kararı tamamen askeri ihtiyaçtan kaynaklanmıştır. Zira geri bölgelerde (yani yurtiçinde) Ermeni çetelerine ve faaliyetlerine karşı koyacak ne birlik ne de jandarma kalmıştır. Tamamı cepheye gönderilmiştir. Osmanlı Devleti’nin ne yapmak istediğini anlayabilmek için isyana karşı koymanın günümüz askeri ve siyasi literatüründeki tanımına bakmakta yarar olduğu kanısındayım. İsyana Karşı Koyma; bir isyanı bozguna uğratmak, sınırlamak ve onun temel sebeplerine ulaşabilmek için sarf edilen kapsamlı sivil ve askeri hareketlerdir. Bir isyanı bozguna uğratmak hükümet tarafından alınabilecek siyasi, ekonomik, askeri, yarı askeri, psikolojik ve sivil faaliyetlerinin bütünüdür. Yani devletin aldığı tehcir kararı doğru ve yerinde bir karar ve tedbirdir. Bakanlar Kurulu’nca alınan ve ilan edilen kararın (31 Mayıs 1915) sebepleri şu şekilde belirtilmiştir:  “Harp bölgelerine yakın yerlerde oturan Ermenilerden bir kısmının Osmanlı hududunu düşman devletlere karşı korumaya gayret eden Ordumuzun harekâtını zorlaştırdıkları, erzak ve askeri malzemenin nakliyatını güçleştirdikleri, düşmanla işbirliği yapmak ve birlikte hareket etmek emelinde oldukları, ayrıca düşman saflarına katıldıkları, yurtiçinde askeri kuvvetlere ve masum halka silahlı saldırılar düzenledikleri, düşmanın deniz kuvvetlerine malzeme sağladıkları müstahkem mevkileri düşmana göstermeye cesaret ettikleri tespit edilmiştir. Bunun için isyancı unsurların harekât sahasından uzaklaştırılması gerekmektedir.’’  
Ekim 1917 Devrimi’nden sonra 1918 yılında Rus birliklerinin bölgeden çekilmesiyle oluşturulan müstakil Ermeni Kor. ve Ermeni birlikleri Ruslardan boşalan yerleri teslim almaya çalışmış ve Müslüman halka yönelik katliamlar devam etmiştir. 1918-1920 arasında Rusya’da devam eden iç savaş sırasında İngiliz ve Fransızlar tarafından Sovyetler Birliği ile aralarında tampon bölge oluşturmak için Ermeniler, Gürcüler ve Azeriler kullanılmıştır. Taşnaksutyun Ermeni Devleti 2,5 yıla yakın varlığını sürdürmüştür. Tampon bölge oluşturma girişimi Mustafa Kemal Atatürk, Lenin ve Kazım Karabekir Paşa’nın stratejik öngörüleri sayesinde engellenmiş ve İstiklal Savaşı’nın kazanılmasını sağlayacak çok önemli avantajlar elde edilmiştir. (Batı Cephesi’ne birlik ve silah nakli vb.) Bu bakımdan ABD Temsilciler Meclisi Uluslararası İlişkiler Komitesi tarafından hazırlanan ve halk arasında Radonoviç kararı olarak bilinen 225 sayılı Tasarı’da  belirtildiği gibi Ermeniler ve Batılılar İstiklal Harbi dahil 1915-1923 yılları arasında Türklerin Ermenilere karşı soykırım yaptıkları iddiasını sürdürmektedirler.
Bugün hâlâ soykırımdan söz edenlerin kendi menfaatleri için ne gibi yüz kızartıcı insanlık suçu işledikleri ortadadır. Bunun için hem geçmişte yaptıkları hem de günümüzdeki örnekleri ortada duruyor. Hangisini sayalım; Cezayir, Libya, Somali, Sudan, Irak, Afganistan, Suriye, Ruanda, Mali, Orta Afrika Cumhuriyeti vb... 
Niceleri. Osmanlı Devleti’nin yaptığı; ülkesinin bütünlüğünü sağlayabilmek ve meşru müdafaa amacıyla Hınçak ve Taşnak Komiteleri tarafından kontrol edilen ve kullanılan Ermeni vatandaşlarını zorunlu göçe tabi tutmaktır.  
Kaynaklar:
1. Cantekin Aytekin, İsyan ve Savaş Sırasında Hasım Devlet Desteği; 1. Dünya Savaşında Kafkasya Cephesinde Ermeni İsyanı-Doktora Tezi, Ankara 2012 
2. Gnkur. ATASE Bşk.lığı, Osmanlı Döneminde TSK Tarihi (1908-1920) C3 Ks.6, 2. Bas., Ankara, Gnkur. Bşk.lığı Basımevi, 1996
3. Gnkur. ATASE Bşk.lığı, Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Dönemi (23Nisan 1920-29 Ekim 1923) 4.Cilt, 1.Ks., Ankara, Gnkur. Bşk.lığı Basımevi, 1984
5. Gnkur. ATASE Bşk.lığı, Türk İstiklal Harbi I, Mondros Mütarekesi ve Tatbikatı, 3. Bas., Ankara, Gnkur. Bşk.lığı Basımevi,1999
6. Karal Enver Ziya, TTK Osmanlı Tarihi 9. cilt, II. Meşrutiyet ve Birinci Dünya Savaşı (1908-1918), Ankara, TTK  Basımevi, 2011
7. Prof.Dr. Bashanov Mihail, TTK, Türkiye’de Ermeni Meselesi (Rus Gnkur. Bşk.lığı Belgeleri), Ankara, TTK Basımevi, 2013
8. Perinçek Mehmet, Rus Devlet Arşivlerinden 150 Belgede Ermeni Meselesi, 6. Bas., İstanbul, Kırmızı Kedi Yayınları, 2013
9. Korganof, Gavril, La Participation de Armeniens a la guerre Mondiale sur le Front du Caucase, Paris, Imprimerie Massis, 1927
10. Ermenilerin nakil ve sevklerini gerektiren siyasi sebepler “Bakanlar Kurulunca kabul ve ilan edilen karar’’ 31 Mayıs 1915, No.326758/270
11. ABD Temsilciler Meclisi Uluslararası İlişkiler Komitesince hazırlanan 225 sayılı karar tasarısı

Hiç yorum yok: