24 Şub 2014

1999’dan 2013’e Abdullah Öcalan’ın ikiyüzlülük örneği

ugurkitapÖcalan, 'Bakın tarih boyunca Kürtlerle hep oynamışlardır. Mesela Şeyh Sait hadisesinin altında İngiliz vardır. Hem kışkırtma hem de maddi anlamda her türlü desteği vermiştir. Şeyh Sait kendisi zaten büyük bir zengindi, toprak ağası idi'

“Ben Kürdistan ibaresini sadece coğrafi olarak ele aldım. Kürt Devleti kurmanın mümkün olamayacağı ilmen de sabittir. Gerekli de değildir. Mevcut Türkiye Cumhuriyeti devleti içerisinde demokratik ortamda herşeyin gerçekleşmesi mümkündür. Ben bu sonuca vardım.”

“Yakalandıktan sonra hep düşündüm, Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduktan sonra hem Doğu'da hem de Batı'da isyanlar olmuştur. Bu isyanları Kürtçü bir isyan olarak görmek yanlıştır. Cumhuriyet henüz yeni kurulmuştur. İsyanı başlatanlar henüz Cumhuriyete alışmış değillerdir. Eski rejimi ve eski yönetimi, daha çok din kisvesini istemektedirler. Yani amaçları yeni kurulmuş Cumhuriyet rejimini yıkmaktır.”

Hasan Atilla Uğur Jandarma Kıdemli Binbaşı olduğu dönemde Abdullah Öcalan'ı İmralı'da sorgulayan isim. Bu sorgu Öcalan'ın yargılandığı ve müebbet hapse çarptırıldığı dosyada var. Atilla Uğur bugün gelinen noktayla ilgili, '1999'da "Devletimin emrindeyim, M. Kemal'in hayranıyım ve yolundayım" diyen Apo 10 yıl sonra hükümete Kürt sorunu için yol haritası gönderecek duruma getirildi' diyor. 

'Özgürlük ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıdır'
Öcalan, Uğur'a Kürt devletinin mümkün olmadığını ve özgürlüğün ise Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı çizgisinde olması gerektiğini de uzun uzun anlatıyor. PKK programının bile değersiz olduğunu ifade eden Öcalan, 'Benim programlarımın ve ideallerimin hayali olduğunu aslında ta en başında anlatmıştım. PKK programının politik ve siyasi değeri olmadığını biliyorum. Ben Kürdistan ibaresini sadece coğrafi olarak ele aldım. Kürt Devleti kurmanın mümkün olamayacağı ilmen de sabittir. Gerekli de değildir. Mevcut Türkiye Cumhuriyeti devleti içerisinde demokratik ortamda herşeyin gerçekleşmesi mümkündür. Ben bu sonuca vardım. Ama bu düşüncelerimi yeterince kamuoyuna anlatamadım. Özgürlüğün ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı çizgisinde olduğunu izah edemedim.Ayrıca benim bugüne kadar Atatürk'e karşı, Türk ulusuna ve bayrağına karşı, onlar aleyhine bir sözüm olmamıştır. Burada sizin önünüzde o kutsal bayrağı öptüm. Benim daha önce konuştuklarım hep eleştiri mahiyetindedir. Atatürk'ü küçük düşürücü sözlerim asla yoktur.' diyor.
'Kendisine inananları sükut-u hayale uğrattı'
Uğur, Öcalan'ın mahkeme sürecindeki tavrıyla ilgili şunları söylüyor; “Ona inanmış olanları, yıllardır kendisine körü körüne biat etmiş olanları ve elbette batılı dostlarımızı(!) sükut-u hayale uğratmıştı.” Uğur'un Kaynak Yayınları'ndan 'Abdullah Öcalan'ı Nasıl Sorguladım?' adlı kitabında, sorgu sırasında Öcalan'ın PKK yöneticileri hakkında bilgi verdiği bölüm oldukça dikkat çekici. 

Öcalan, Uğur'un “Senden sonra PKK terör örgütünün durumuna bir bakalım. Daha doğrusu kimler neler yaparlar, neler olabilir bu hususlarda bilgi ver” sorusuna, PKK'nın lider kadrosunda olan 11 kişi hakkında ayrıntılı bilgi veriyor. Aralarında Cemil Bayık, Duran Kalkan, Murat Karayılan'ın da bulunduğu isimler arasında en çok dikkat çekenleri şöyle; 

'Bayık 17 yaralıyı öldürttü'
“Cuma kod adlı Cemil Bayık askeri ve pratik alanda zayıftır. Bana çok bağlıdır. Birey olarak öne çıkarsa genelde perspektif verebilir, dar bir sahada pratikleşmesi zayıftır. Genelde cephe gerisinde kalır. Eğitimlerde yararlı olur, savaş içerisine girmez. 1992 yılında bir mağarada 17 kadroyu yaralı oldukları ve ele geçmemeleri için öldürtmüştü, yine aynı birimde karargahta 13 kadroyu disiplini sağlamak için öldürtmüştü, bu yüzden yoğun eleştiriler aldı.”

'Güreş'in kahvesine zehri Karayılan koydurttu'
“Cemal kod adlı Murat Karayılan Urfa Suruç Gedikli köyündendir. Eski kaçakçıdır. Becerikliliği hudutlardaki mayınları bulup sökmektir. Halkla ilişkileri iyidir. Ama köylü özellikleri hâkimdir. Son Botan operasyonlarında derin bir askerlik anlayışı olmadığı için bir çok kadro kaybedildi. Bana çok bağlıdır. Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'in kahvesine zehir konulması talimatını Karayılan vermiştir.”

Öcalan, Kani Yılmaz kod adlı Faysal Dunlayıcı'nın ise İngiliz Gizli Servisinin bilgi ve yönlendirmesi ile hareket ettiğini belirtiyor.

'PKK hangi örgütlerle bağlantılı'
Öcalan, Uğur'a PKK'nın diğer örgütlerle bağlantısını sorduğunda ise şu cevabı alıyor; “1982 yılında Beyrut'ta Asala ile görüştüm. Bunların dışında IRA, ETA, Japon Kızıl Ordusu, Kızıl Tugaylar, Alman Raf örgütü ve Yunanistan 17 Kasım örgütleri ile çeşitli ilişkilerimiz mevcuttur. Türkiye'de Hizbullah ile barış yaptıktan sonra bazı istihba-ri konularda birbirimize yardımcı olduk.” 

'İdam kararından sonra Apo görüşmek istedi'
Öcalan ilk duruşmasına yakalandıktan üç buçuk ay sonra çıkartıldı. Emekli Albay Uğur, o süreçte düzenli olarak görüştüklerini vurguluyor. Özellikle Öcalan'ın kendisini sık sık Ada'ya çağırdığını da kitabında anlatıyor. Oldukça çarpıcı konuşmaların yapıldığı bu görüşmelerin biri de Öcalan'ın idam kararı çıktıktan birkaç gün sonra oluyor. Öcalan hüküm giydikten iki gün sonra yazılı olarak yaptığı başvuruyla Uğur ile görüşmek istiyor.Uğur, gittiğinde Öcalan'ın sakin olduğunu idam kararıyla ilgili 'Böyle bir karar verileceği aşikardı. Zaten başka bir sonuç da beklenemezdi' dediğini belirtiyor. 

'Şey Sait toprak ağasıydı'
Öcalan hemen söze giriyor; "Şimdi artık benim devletime hizmet için neler yapabileceğimi konuşmalıyız, bazı hususları size tek tek anlatmak istiyorum. Boş yere akıtılan kanların, çekilen çilelerin artık son bulması lazım. Bakın tarih boyunca Kürtlerle hep oynamışlardır. Mesela Şeyh Sait hadisesinin altında İngiliz vardır. Hem kışkırtma hem de maddi anlamda her türlü desteği vermiştir. Şeyh Sait kendisi zaten büyük bir zengindi, toprak ağası idi. Aslen Palu'lu idi, ama Hınıs'ta oturuyordu, binlerce davarı vardı, ticareti iyi idi. Ne oldu, 'Gel' dediler 'Kürdistan'ı kurup seni de kral yapalım!' Hırsa kapıldı, tabii İstanbul'daki Van'lı Seyit Abdülkadir'de İngilizlerle beraber bu işin mimarlarındandı.”

'Seyit Rıza'yı Fransızlar ayaklandırdı'
“Önce Kürtçü değilim, şeriat elden gidiyor diye başkaldırıyorum dedi, sonra Kürtçü oldu. Yani tutarsızdı. Netice bir sürü ölüm ve acı... Daha önce de söylediğim gibi şiddet zaman zaman aşırı olsa da genç Cumhuriyet kendini korumuştur.”
“Bakınız, Dersim Seyit Rıza olayı. Seyit Rıza ve aşiretini, maraba köylüyü ayağa kaldıran ve maddi destekte bulunan Fransızlardı. Neden, çünkü o tarihte Hatay problemi var, Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak istiyorlar ve Dersim aşiretlerini başına bela ediyorlar. Seyit Rıza ve yandaşı aşiretlerinin derebeyliği Cumhuriyet ile sıkıntıya girmişti. Bundan dolayı çok rahatsızdılar. Yöreye yollar ve okullar yapılmasını istemediler, bir kıvılcıma bakıyordu ve oldu. Yine binlerce insan telef edildi, binlerce aile perişan oldu. Yani hep kendi insanımız zarar gördü.”

'Söylediklerinin altına imza atasım geliyor'
Öcalan'ın bu açıklamalarına sessizce dinleyen Uğur daha fazla dayanamayıp, 'Şu ana kadar söylediklerinin altına insanın imza atası geliyor. Senin bu doğruları bilirken kanlı bir terör örgütü ile kendi ülkene zarar vermek istemen aslında anlaşılır gibi değil' diyor.
Çay molasında 'Kürt isyanı'
“Sorguya ara verdiğimiz bir sırada çaylar geldi. Apo bir kaç gündür yaptığı gibi gözümün içine bakarak, "Bu mülakatımız sizce nasıl gidiyor?" diye sordu. Ben, 'Bunu önümüzdeki süreç ve mahkemeye çıktığındaki tutumun gösterecek' dedim.
Apo, 'Beni lütfen klasik bir solcu ya da klasik bir Kürtçü olarak kabul edip görmeyiniz. Yakalandıktan sonra hep düşündüm, Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduktan sonra hem Doğu'da hem de Batı'da isyanlar olmuştur. Bu isyanları Kürtçü bir isyan olarak görmek yanlıştır. Cumhuriyet henüz yeni kurulmuştur. İsyanı başlatanlar henüz Cumhuriyete alışmış değillerdir. Eski rejimi ve eski yönetimi, daha çok din kisvesini istemektedirler. Yani amaçları yeni kurulmuş Cumhuriyet rejimini yıkmaktır. İsyanların bastırılmasında belki zaman zaman aşırı şiddete başvurulmuştur. Ama bu şiddet kesinlikle 'Kürtleri ezmek için şiddet uygulandı' şeklinde algılanmamalıdır. Cumhuriyet kendini korumak mecburiyetinde idi ve haklı idi. Alınan bütün tedbirler Cumhuriyeti korumaya yöneliktir' dedi.
Apo bunları konuşurken arkadaşlarımla göz göze geldik. Konuşan sanki o değil, vatanını milletini seven, Atatürk'ün yolundan giden milyonlarca Türk vatandaşından biri idi. Cumhuriyet sonrası isyanlarla ilgili söylediklerinin altına hepimiz imza atardık. Ama bu Apo idi, şimdi böyle söylediğini yarın değiştirebilirdi.”

Okul yakmalar
“Soru: Bugüne kadar PKK terör örgütü tarafından çok sayıda okul yakılmış, tahrip edilmiş ve öğretmenlerimiz şehit edilmiştir. Bir çoğu tehdit edilmiş ve bölge dışına gitmeleri sağlanmıştır. Bu hususlardaki açıklamaların nelerdir?
Cevap: "Örgütün başı olarak elbette bu konuda da sorumluluk bana aittir. Ama ben spesifik olarak şu okulu yakın, şu öğretmenlere yönelin demedim. Ancak genel anlamda öğretmenler ve devletin okulları bizim amaç ve faaliyetlerimiz açısından zararlı idi. Tabii yönelmelerini söyledim. Ama öldürmeleri tasvip etmedim. Öğrendikten sonra bunları önlemek istedim. Sorumluları belirleyip kendilerini etkisiz hale getirmenin yollarını aradım. Özellikle son 2-3 yıl içerisinde benzer sivil kesime karşı işlenen şiddet olayları azalmıştır. Olanlar da yabancı ülkelerin kışkırtması sonucunda meydana gelmiştir. Belirtmek istediğim İstanbul'da meydana gelen son yakma olayının dış kaynaklı olduğunu öğrendim. Siz imkân verirseniz bu ve benzeri olayları onaylamadığımı, kınadığımı örgüte mesaj şeklinde vermek istiyorum. Örgüt lideri olarak sorumluluğumun farkındayım, ama büyük kısmı ile doğrudan doğruya ilgim olmadığına lütfen inanınız. Bundan sonra bir olay bile olmasını istemiyorum. Daha önce de söylediğim gibi, imkân tanındığında her türlü yardımı yapmayı da vaat ediyorum.”
Öcalan, 'Haklısınız' diyerek şöyle devam ediyor; 'Ben hiç bir zaman böyle olmasını istemedim. Olaylar zamanla benim kontrolümden çıktı ve bugünlere geldik. Bize kendi çıkarları için destek veren ülkeleri de size açıklamıştım" dedi. 

Hiç yorum yok: