25 Nis 2014

Müflis İlahiyatçılar

İlahiyat Fakültelerinden bir kısım zevat açıklama yapmış; “ Demokratik yollarla halk tarafından seçilmiş olan meşru otoriteye itaat ana ilke olup, fitneye yol açan her türlü tutum ve davranış asla tasvip edilemez” diye…
Görülen o ki, çöl kurbağaları bu kez Ramazan mevsiminden önce çıkmışlar. Açıklamanın altındaki isimlerin çoğunu tanıyorum. Nasıl Profesör veya Doçent olduklarını da herkes gibi ben de biliyorum.

Şimdi anlıyor musunuz, bu ülkede neden bu kadar İlahiyatçı olmasına rağmen insanlar şeyhlerin, hoca efendilerin eteklerine sarılıyorlar? Bu kadar “Prof” olmasına rağmen, neden insanlar dinini merdiven altı rahlelerden öğreniyor?

Nedeni bu adamlardır.

Görüyorum ki, “İslam Ansiklopedisi kavgası”ndan bu yana düşman olan iki Baron’un klanı, bu fetva altında birleşmiş. Bu ilim ve irfan yoksunu insanların (İstisnalar beri olmak kaydıyla) nasıl hoca olduklarını, İlahiyat fakültelerini çiftlikleri gibi gören anlı şanlı “Hoca”ları, iğrenç ayak oyunlarını, çirkin ve ucuz hesaplarını, İlahiyatlarda “hoca olabilme kriterleri”nin neler olduğunu, hangi “baba Hoca”ların beşik uleması misillü efrad-ı ailesine payeler dağıttığını şimdilik yazmayacağım. Bu konuda kalem oynatma hakkı öncelikle, İlahiyatçıların ciğerini bilen Yaşar Nuri Hoca’ya aittir. Kendisi eteklerini dolduran taşları dökmediği takdirde, yazmak bana farz olur. Zira bu acınası fetvalarından sonra, İlahiyatçıların “hal-i pürmelâli”  üzerine konuşmak Yaşar Hoca’ya da farz olmuştur.  Kesiyoruz…

Açıklamaya gelince;

Bu açıklamanın aynını Yezidin sofrasında ziftlenen ulema da yapmıştı. İmam Hüseyin, “zalimlere karşı susan dilsiz şeytandır, zulme rıza zulümdür” düsturuyla kıyam ettiğinde de, Şam sarayının yobazları aynı fetvayı yayınlamışlardı.

Peygamberin namusu Zeynep, Şam’da köle pazarında cariye olarak satılırken de bazı âlim müsveddeleri, “ulu’l-emr’e itaat farzdır” diye havlıyorlardı.

Demek, “demokratik yollarla seçilmiş bir iktidara itaat etmeliyiz” öyle mi? Hangi kırıntı için bu fetva? Hangi yal için?

Ülkede yıllarca, bin türlü hâdise olurken tek kelime, hak namına, ağzını açmayan bu ağızlarına ateşten gem vurulasıcalar, şimdi kalkmışlar iktidara itaati farz kılıyorlar. Yazıklar olsun…

Sizler, ahret gününe iman etmezsiniz…

Allah’ın hesap gününe inansaydınız, asrın firavunlarına karşı bir tavrınız olurdu.

Allah’ın mahkemesine inansaydınız, asgari ücret açıklandığında da feryat ederdiniz.

Allah’a hesap vereceğinizi bilseydiniz, “açların olduğu bir ülkede, villalarda kılınan namazlar fasittir” diyebilirdiniz…
Allah’a hesap vereceğinize inansaydınız, gencecik çocuklar kapitalizmin mabetleri olan AVM’ler yapılmasın diye ölürken, tek bir laf ederdiniz…

Allah’a ve ahret gününe iman ediyor olsaydınız, dilleriniz iktidar sahiplerini okşamaz, onları doğru yola ileten birer kılıç olurdu.

Allah sinelerinizde olsaydı şayet, ölüm pahasına hakkı haykırırdınız. Yezid sofrasının müdavimleri gibi dilsiz şeytanlık yapacağınıza, İmam-ı Azam gibi hak uğrunda şehit olurdunuz…

Siz bırakın fetva vermeyi de yarım bıraktığınız lokmalarınıza dönün. Bu milletin, ne Laik’i ne dindarı sizi adam yerine koymuyor zaten. Sizin de “millet” gibi bir derdiniz yok. Siz, size secde etmeyen hocaların, asistanların, talebelerin ayaklarını kaydırmakla uğraşın. Siz, yeni doğan torununuzu nasıl asistan yapacağınızla uğraşın. Siz, puan hırsızlıklarıyla Doçent, Profesör olmaya bakın. Siz, tercüme ettiğiniz metinlerle kitap yazmaya bakın.
Orijinal tek bir fikre, tek bir esere, tek bir çalışmaya imza atamayan zevatın fetvası, elbette iktidara yaranmaktan ibaret olur.

Sizler hakkı haykıran nefesler olaydınız, bu ülkenin zavallı halkı şeyhlerin, hoca efendilerin eteklerine sarılmış, ahret necatı bekliyor olmazlardı.

Sizler hak namına yaşayan müminler olaydınız, iktidarlara yalaka değil de hayırhah olaydınız, bekli iktidar sahipleri de nefislerini sizin aynalarınızda terbiye ederlerdi.

Sizler, kurduğunuz baronluklar için değil de, Muhammed’in pak ahlakı üzere yaşasaydınız, din dendiğinde akla namaz, başörtüsü yerine, emanet ve adalet gelirdi.

“Tevbe edin” derdim size fakat ne zaman tevbe ettiniz ki?

Bu günkü konjonktürde, bu lafı edenler, ilmi meşruiyetlerini kaybetmişlerdir…

Taraf olmak hasebiyle, ilim camiasının saygınlığına leke sürmüş ve fitneye sebep olmuşlardır…


Bu fetvanız, ahret gününde canınıza ateş olarak yapışacak…

Hiç yorum yok: