13 Ağu 2013

Sonbaharda böyle dağılacaklar!

Hayır temennilerimi değil olguları yazacağım.
Türkiye’deki Tayyiban rejimi yeni faşizmin son versiyonu olarak dünyanın vicdanında nihayet yer bulmuş ve belleklere oturmuştur.
Dolayısı ile projeksiyonlar artık Tayyip Erdoğan’ın üzerindedir.
Buradan hareketle Eylül’de beklenen doğal demokratik tsunamiye karşı başlatılacağı kesin olan cadı avlarının küresel bağlamda akisleri büyük olacak.
İşte takvim
Stadyumlara konan ipotekler misali korkunun kurumlaştırılmaya çalışılması ise bumerang misali dönüp AKP’yi vuracak zira tersi sosyoloji bilimini inkarı anlamına gelir.
Aslında zulümde bütün ölçülerin aşılması çöküşün işaretidir ve tarihte buna dair onlarca örnek vardır.
Bir ülkenin katilleri ile kahramanları aynı kefeye konuluyor ve hatta katiller daha itibarlı addediliyorsa orada artık söz bitmiştir.
Peki tükenişin fiili olarak gerçekleşme takvimi mi?
Önce bir tespit:
Türkiye’de İşçi Partisi ve TGB’nin öncülüğü ile korku korkutulmuştur.
Taksim Gezi direnişi, 19 Mayıs yürüyüşleri ve 29 Ekim’in sahiplenilmesinin doğal sonucu yani devamıdır.
Buradan hareketle Eylül-Ekim’le beraber yapılacak hiç bir baskı ve zulüm yığınları sindiremeyecek zira verilen 4 şehit ile kurban edilen 14 göz bunun bedelidir.
Dolayısı ile sonbaharla beraber yeniden Atatürk ve Cumhuriyet baharına yelken açılacak!
Alev topu ve iflas
Bir şeyin altını çizelim:
Türkiye bilinenin çok ötelerinde tüketilmiştir.
Tayyip Erdoğan ile AKP’nin tek derdi ise kendilerini kurtarmaktır.
Emin olun hesap sorulmayacağından emin olmasalar arkalarına bakmaksızın kaçarlar.
Ergenekon kahramanlarına karşı işlenen son cinayetleri de bu korkunun tezahürü olarak okumak gerekiyor.
Evet bir tarafta toplumda uç verip alev topuna dönen büyük infial!
Peşi sıra Yunanistan misali iflasa göz kırpan feci ekonomi tablosu!
İlaveten Suriye sınırımızda yaşanan facialar AKP güruhu ile Erdoğan’ın uykularının karabasanıdır.
Öcalan’a rehin
Ama en önemlisi kuşkusuz Apo ile PKK’ya rehin durumu!
Öcalan hemen tahsilat diyor yani verilen sözler yerine gelsin istiyor zira biliyor ki üç ay içinde kendine taahhüt edileni aldı aldı, sonra alamayacak!
Bunun için tehdit üstüne tehdit salıyor!
Tayyip ise mevcut muğlaklık tablosuyla üç seçimi geride bırakmanın hesabında ama ne mümkün!
Bu mümkün olmayacağına göre Tayyip ya Apo’ya verdiği sözleri yerine getirecek ya da PKK malum süreci sonlandıracak.
Sürecin sonlanması sadece yeniden karakol baskınları anlamına gelmiyor PKK başkaldırıp güneydoğuda isyanı başlatacak ki bunun bir diğer adı iç savaştır zira o tür bir başkaldırıya milletin doğal tepkileri olacak.
Siyasal İslamın korkunç yüzü
Buradan hareketle Tayyip Erdoğan, PKK ile Öcalan’a adeta rehin konumundadır.
Diyelim ki Erdoğan Apo ne derse yaptı?
Böyle bir durumda bırakın AKP’nin seçim sandığında boğulmayı seçim öncesinde Türkiye alt-üst olur.
Bütün bunlara ilaveten kan ve zulüm demek olan siyasal islamın Mısır ve Türkiye’deki provalarından ürken İsrail ve Yahudi lobisini unutmamak gerekiyor. Öyle ki Musevi lobisinin bu bağlamda Brüksel ile Washington’u ikna için seferber olduğu biliniyor.
Görüldüğü gibi manzara sonbaharda türlü sebeplerden ötürü AKP iktidarı bağlamında dağılmaya işaret ediyor.
Tayyip’le beraber F tipi örgüt!
Soru şudur:
Zaten ciddi sağlık sorunları olan Erdoğan’ın Erbakan’ın kastı ve ifadesi ile kanlı mı yoksa kansız mı gideceğidir.
Sonuç:
Tayyiban rejimine geri sayım sürecine girilmiştir. Kasım ayını bulmaz Tayyip’in gidişi somut olarak görülecektir. Ancak Tayyip’i uğurlarken F tipi örgüt gözden kaçırılmamalı, onu da alçak bir ihanet hareketi olarak tarihimizin kirli olan sayfalarının yanına gömmeliyiz!

Hiç yorum yok: