23 Eki 2011

Medya Patronları! Allah iyiliğinizi versin!


İnsan bu kadar zengin, varlıklı, güç sahibi, gazetelerin, tv lerin, radyoların, dergilerin yanı sıra madencilik şirketlerinin, otellerin, boru hatlarının, bankaların, inşaat şirketlerinin, enerji firmalarının sahibi olur ve emri altında bu kadar genel yayın müdürü, haber müdürü, köşe yazarı, gazete ve tv muhabiri, danışmanlar, profesörler, emekli büyükelçiler, emekli bakanlar, emekli milletvekilleri, emekli merkez bankası başkanlarını çalıştırır da “bu kadar kör” kalabilir mi? İnsan bütün zenginliklerini elde ettiği ülkesinin (Türkiye’nin) insanını bu denli aptal yerine koyabilir mi?
Ne diyeyim!
Allah iyiliğinizi versin.
Hadi Başbakan düşünmedi. Elinize hayatınızda bir kalem alıp da bir tek haber, bir tek röportaj, köşe yazısı, söyleşi, fotoğraf altı yazmamış, bir habere başlık bulmamış, haberin spotunu çıkartmamış, habere tamamlayıcı kutu açmamış ve gazetecilik mesleğinin idealizmi üzerinde hiç düşünmemiş sizleri “gazeteci sınıfına” koyup toplantısına çağırdı.
Siz de koşarak gittiniz.
30 tane medya patronu.
Lacivert takımlarınızı giydiniz.
Genel yayın müdürlerinizi de yanınıza aldınız. 60 kişi “tek vücut” oldunuz. Başbakan ile adamlarının karşısında “katırcı fincanı gibi” dizilip oturdunuz.
Hiç aklınıza gelmedi mi?
“Sayın Başbakan, bizler diğer şirketlerimizden kazandık, medya sektörüne yatırdık. Gazetelerin ve TV’lerin sahipleri olduk. Ama biz gazete yazısı yazmayı, haber bulmayı, habere başlık açmayı, hangi haber nasıl verilirse terör örgütünün propagandası durumuna düşer, hangi haber nasıl sunulursa halkın bilgilenme hakkına girer bilemeyiz. Bizi affedin. Toplantınıza katılmayalım. Yakışık almaz. Bizim sizin basına biçim telkin etme toplantınıza katılmamız gazete okuru nezdinde de hoş karşılanmaz. Gazete okuru, medya patronu gazeteyi çıkartmıyor ki, orada ne işi var diye haklı soruyu aklına getirebilir. Genel Yayın Müdürleri’ni çağırın düşüncelerinizi onlara anlatın” diyemediniz.
Dizildiniz Başbakan’ın karşısına!
Medya Patronu Turgay Ciner.
Medya Patronu Mehmet Emin.
Medya Patronu Aydın Doğan.
Medya Patronu Ferit Şahenk.
Medya Patronu Ahmet Çalık.
Medya Patronu Erdoğan Demirören.
Başbakan’ın karşısına dizilerek; gazetelerinizde hangi haberin nasıl yayınlanacağını ve gazete genel yayın müdürlerine emre etme gücünüzü kullandığınızı ilan etmiş oldunuz. O genel yayın müdürlerini de “patronun emir eri zavallılar durumuna” düşürdünüz.
Başbakan sizin hanginizin kötü işletmecilik yüzünden çöken madeninizin altında 2 yıldır 9 işçinin cesedinin hala çıkartılamadığını, hanginizin devletten satın aldığı otele imar izni almayı planlandığını, hanginizin “devlet bankası kredisiyle ve başbakan damadı desteğiyle” sahip olduğu gazete ve tv’sinin zarara çalıştığını, hanginizin “boğazda deniz dibinden trenle tüp geçiş projesinin” bağlantı rayları ile istasyonları işini bitiremeyip “tüp yolunu boğaz altında terk edilmiş sosis” durumunda bıraktığınızı, hanginizin devletten elektrik dağıtım ihalesini aldıktan sonra “hesap yanlış çıktığı” için şimdi eski fiyatın daha altında bir bedelle işi çevirmeye çalıştığını, hanginizin İstanbul Beyoğlu’nda tarihi caminin minarelerinden daha yüksek irtifada “shooping center” diktiğinizi bilmiyor mu?
Medya patronları!
Allah iyiliğinizi versin!
Hepinizin iktidarın çok güçlü “tek adamı Başbakan’a ” göbeğinizden bağlı olduğunuzu Tayyip Erdoğan bilmiyor mu? Hadi o “bilmiyor gibi yapıp” sizi “gazeteci sayıp” toplantısına çağırıyor peki gazetelerinizi okuyan yüz binlerce okur da mı biliyor?
Okurlar aptal mı? .
Hiç birimiz aptal değiliz.
Sizin nereniz gazeteci?
Gazeteci değil fakat gazete ve tv’lere para yatıran işadamları olduğunuzu bile bile Başbakan’ın sizi de “hangi haber terörü azdıracak propagandadır-hangi haber halkın bilgi edinme hakkıdır” toplantısına çağırmasının anlamı nedir? Dinleyin beni, göreyim sizi demek değilse nedir!
O çağırdı.
Siz de gittiniz.
Allah sizleri islah etsin!
SÖZCÜ

Hiç yorum yok: