HAYAL ve GERÇEK Kürşat Başar
Ben devlet okullarında okudum.
Yani, “milli eğitim” müfredatıyla büyüdüm.
Geçmişte “aşırı sol”, “komünist” olarak yargılanan gençlerin hemen hepsi “Milli Eğitim Bakanlığı”na bağlı okullarda okumuştu.
Deniz Gezmiş de, Mahir Çayan da bu Cumhuriyetin okullarında okudu.
Bölücülük, ayrımcılık gibi suçlamalara maruz kalanların da büyük kısmı en azından bir süre bu okullara gitmişti.
Abdullah Öcalan da “milli eğitim”in okullarından birinde okumuştu.
“Milli eğitim”in okullarında Atatürkçü, cumhuriyetçi, milliyetçi ve “tek tip” öğrenci yetiştirildiği uzun yıllardan beri yazılır çizilir.
İkinci cumhuriyetçilerin büyük çoğunluğu bu okullarda okudu.
Bugünkü hükümet kadroları da herhalde yabancı ülkelerde okumadı. Onlar da bu “milli eğitim”in okullarında dirsek çürüttüler.
Bu okullardan her anlamda bağnaz, kendi düşüncesinden başka kimseye hak tanımayan insanlar da yetişti, dünya çapında başarılara imza atan fikir insanları da...
Kendisinden başkasına Müslüman olmayan, aklı fikri cebini doldurmakta olan üçkâğıtçılar da yetişti, kendisini öyle ya da böyle kıt imkânlarla dağ başında bir okulda okutan ülkesine daha sonra kazandıklarıyla gelip fabrika açan Müslümanlar da...
Onun bunun peşinden gidip bir şeyler elde etmek için her türlü yalanı söyleyen “her devrin adamları” da çıktı, savunduğu düşünceler için ölmeyi, hapis yatmayı göze alan insanlar da...
Bizim dilimizde, “oku Atatürkçü ol”, “oku dindar ol” diye bir terim yok.
“Oku, adam ol” diye bir terim var.
İnsanlar çocuklarını, bazen büyük fedakârlıklara katlanarak okusunlar, kendilerini yetiştirsinler, kendilerini kurtarsınlar diye okula gönderdi. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder