7 Şub 2012

Vah ki Vah Mikail!


Cumhuriyet 05.02.2012


Mikail Boz
Mikail Boz
Başına gelenleri basından öğrendim, çok üzüldüm. Okuduğun üniversite, Marmara Üniversitesi, seni okuldan uzaklaştırmış, okuduğun fakültenin, İletişim Fakültesi’nin dekanı, çiçeği burnunda Profesör Yusuf Devran seninle ilgili olarak savcılığa başvurmuş.
Ah, Mikail ah, ah benim cahil kardeşim, burasının Türkiye olduğunu hiç mi aklına getirmedin. Oturmuş, bir sosyal paylaşım sitesinde, Ekşi Sözlük’te Dekan Bey’e vermiş veriştirmişsin. Yazdıkların gerçekten tüyler ürpertici:“(Yusuf Devran) Marmara Üniversitesi, İletişim Fakültesi’nin, Radyo, TV ve Sinema Bölümü’nün yeni başkanıdır. Biraz tepeden inme biçimde getirilmiş gibi görünüyor. Kendisi daha önce Marmara İletişim’de hiç ders vermedi galiba. Buna karşın bölümde o kadar profesör (Esra Biryıldız, Şükran Esen, Serpil Kırel, Ahmet Şahinkaya, Nurcay Türkoğlu) varken ve kendisi daha 20 gün önce profesör unvanı almışken, nasıl hemen bölüm başkanlığını alabildi? Bir seçim yapıldıysa bu nasıl bir seçimdi, anlaması güç doğrusu. Günahını almayalım ama özgeçmişinde‘Samanyolu TV’ deneyimi hemen göze batıyor.”
Sordum, soruşturdum, son sınıfta üstelik de 3.96 ortalamayla fakültenin çalışkan öğrencilerinden biriymişsin, bu vahim hatayı nasıl yaptın?
Sen de yazıyorsun zaten, adam 20 gün önce profesör olup dört ay sonra dekan yapılmış. Arkası sağlam yani, bunu nasıl anlamazsın? Ayrıca birkaç yıl cemaatçi Samanyolu TV’de çalışmış olmak gibi sağlam bir referansı da var. Gün, onların günü, bunu nasıl bilmezsin?

Yusuf Devran
Oğlum Buğra da İletişim okuyor, Galatasaray Üniversitesi’nde. Yaratıcılık adına senin gibi her türlü atılganlığa, deliliğe hazır! 1 Mayıs’a falan katılıyor, şiir gibi tehlikeli şeylerle uğraşıyor. Bir de kısa metrajlı bir film yaptı, korkuyla bekliyorum. Uyardım tabii. “Aman oğlum, sakın etliye sütlüye karışma”diye. Biliyorum, dinlemeyecek beni, ben de dinlemezdim. Ama olsun, ben görevimi yaptım ya, en azından içim rahat! Ha, söyleyeyim, tanışsanız iyi arkadaş olursunuz. Kafaların kardeşliği!
Anlıyorum ki bizler sizin kuşağa kötü örnek olmuşuz. Ama o zamanlar biz sakat makat daha demokratik bir ülkede yaşıyorduk, sizler ise korku imparatorluğunda. Bunu anlayın artık!
Kendinizi harcamayın/harcatmayın. Senin okulun mezunları bir dayanışma bildirisi yayımlamışlar. “Geleceğin iletişimcilerini, gazetecilerini, yazarlarını yetiştiren okulumuzun bir iletişimcinin en doğal refleksi olan eleştiri hakkını bu şekilde cezalandırması okulumuzun geleceği açısından da kaygı vericidir. Bu haksız kararın herhangi bir savunması ve gerekçesi olamaz. Bu karar geri alınmalı ve arkadaşımız Mikail’in eğitim hakkı geri teslim edilmelidir. Ünsal Oskay’lardan devir aldığımız Marmara İletişim’in ilerici, özgürlükçü geleneğini ortaçağ despotizmine teslim etmeyeceğiz.”
Laf işte!
Bu arada CHP Kırklareli Milletvekili Avukat Turgut Dibek de Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e soru önergesi vermiş. “Yusuf Devran’ın önce bölüm başkanı sonra dekan yapılmasında Samanyolu deneyiminin etkisi nedir”diye sormuş.
Ömer Bey’in işleri başından aşkın şu sıralar, “Dindar nesil nasıl yetiştirilir?”bunu düşünüyor. Mikail Boz’un durumuyla ilgilenecek zamanı mı var koca Bakan’ın?

Dindarlık deyince aklıma geldi Mikail, sen dindar bir Müslüman değil misin yoksa? Mikail adı bana bir tuhaf geldi de, Süryani adı gibi bir şey… Sakın ha! Bu memleketin Müslümanlarına, var olan Müslümanlar da, yaşanan Müslümanlık da az geliyor, daha fazlası lazım. Yaşın müsait, bekle biraz, hele şu “dindar nesiller yetiştirme projesi”bir uygulanmaya başlansın, görürsün.
2023’e şunun şurasında ne kaldı ki? Cumhuriyet’in 100. yılına inşallah dört dörtlük bir İslam devleti olarak gireceğiz; toplu tekbirler, mehteran müziği, yeşil bayraklar falan. Merak ediyorum, bu kafayla o zaman sen nerede olacaksın? Yol yakınken dön Mikail. Titre ve kendine gel!
Mağfiret dile, şefaat dile, cumaya git, büyüklerinin kandillerini kutla, Yusuf Bey’in elini öp, bir şeyler yap yani!
Yoksa sana vah ki vah Mikail!

Hiç yorum yok: