21 Eyl 2012

BAAS çağdaş Arap dünyasının mimarıdır


“2. Cumhuriyetçileri” birleştiren etkenlerden “Baas karşıtlığı” kanlı bir iç çatışmaya itilen Suriye’de “suç ortaklığına” dönüştü. Kimileri açıkça silahlı çeteleri ve El Kaideciler’i savunurken, Nazlı Ilıcak-Hasan Cemal-Cengiz Çandar-Oral Çalışlar gibi isimler oklarını BAAS’a yönelterek, Muhalefet’in değirmenine su taşıyorlar. Yeni-CHP’nin Sosyalist Enternasyonal’de, Batılı emperyal partilerle kol kola girerek BAAS’çılığı kınaması, tam bir komedidir.
Herkesi aptal, alemi kör yerine koyuyorlar. Saldırdıkları BAAS’çılık 20. yüzyılda Arap dünyasının ulaştığı ileri düzeydir. Mısır’ı, Cezayir’i, Tunus’u, Suriye’yi, Filistin’i modern zamanlara taşıyan anti-emperyalist, halkçı, ulusalcı programının adıdır. BAAS hareketinin en büyük esin kaynağı Türk Devrimi ve CHP’dir. (Tarihçi Koloğlu, Arap milliyetçilerinin kıskanç davranarak, Türk ulusal katkılarını gizlediklerini öne sürüyor. Gerçekleri bulup çıkarmak genç araştırmacılara düşüyor.)
Ulusalcı Arap hareketleri
BAAS Paris’te Sorbonne’de okuyan bir gurup Suriyeli aydın tarafından, MAH (Milliyetçi Arap Hareketi , Hareketü’l Kavmiyeti’l Arabiyye) ise Amerikan Beyrut Üniversitesinde okuyan gençler tarafından 1930’larda kuruldu.
Tam adı Arap Sosyalist BAAS Partisi (Hizb el Ba’s el-Arabi el-İştirak) olan siyasal oluşum 1940’larda, kan ve barut kokusu içinde doğdu. BAAS Arapça’da “diriliş” anlamına geliyor.
BAAS’ın programı
Parti’nin temel ilkeleri “birlik” (Arapların birliği), “özgürlük” (sömürge boyunduruğundan kurtuluş), “sosyalizm” (halkçılık, devletçi bir ulusal ekonomi) idi.
ResimFransız manda yönetimi altındaki Suriye’de dünyaya gözlerini açan BAAS’ın kurucuları farklı dinlerden ve inançlardan gelen eğitimli, Batı düşüncesini iyi tanıyan orta sınıf aydınlarıydı. Zeki el-Arsuz ve Salah el-Bitar Sünni Müslüman, Michel Eflak Rum-Ortodoks kökenli Arap’tı. Her üçünün de ortak yanları, Fransız Devrimi’nden, sosyalizmden ve Mustafa Kemal’den etkilenmiş olmalarıdır.
Michel Eflak 1910’da doğdu, Paris’te okuduğu sıralarda görüşleri sosyalizmden etkilendi, yalnız işgalci güçlerle değil, yerli işbirlikçilerle de mücadele edilmesi gerektiğini savundu. Eflak ülkesine dönüşünde genç aydınları çevresine topladı. Paris’te felsefe eğitimi göre Zeki el-Arsuzi liderliğindeki el-ihya el arabi grubu Eflak’ın çevresi ile birleşti. Şam’da doğan Salah el-Bitar ise Müslüman kökenliydi. Kuramcılıktan çok, siyasal önderlik özellikleriyle öne çıkan el-Bitar 1954’de milletvekili seçildi. Mart 1963 ile Şubat 1966 arasında dört kez başbakanlık yaptı. 1966 darbesiyle devrildi ve hapsedildi. Lübnan’a sığındı. Paris’e yerleşti.
Michel Eflak-Salah Bitar 40’lı yılların başında İngiliz emperyalizmine karşı Irak’ta ayaklanan Arap ulusalcısı Raşit El Ceylani hareketine destek verdiler, Arap ulusçuluğunu “kuvveden fiile” çıkardılar.
BAAS Partisi 1943’de Suriye’de kuruldu. Suriye’nin bağımsızlığını kazanmasından sonra Michel Eflak 1947’de parti genel başkanlığına seçildi. “Nüfusun büyük çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bir ülkede” Hıristiyan Mişel Eflak’ın başkan seçilmesi kuşkusuz dikkat çekicidir ve bu durum Erdoğan-Davutoğlu idrakinin ötesindedir.
Mişel Eflak’ın 1951’de hazırladığı BAAS tüzüğünde;
a- Büyük üretim araçlarının özelleştirilmesi,
b- Toprak, taşınmazlar ve sanayi mülkiyeti üzerindeki mülkiyetin sınırlandırılması ve böylece toplumsal eşitsizliklerin azaltılması,
c- Özel mülkiyetin korunması,
d- Laikliğin savunulması öngörülüyordu.
Arap ulusçuluğu
Laik duyarlığa önem veren parti, anayasa tartışmalarında Parlamento’da sandalyelerin inançlara göre dağıtılmasına karşı çıkıyor, buna karşılık İslam’ı Arapçılığı oluşturan temel öğelerden biri olarak kabul ediyordu. Eflak’a göre, Niyazi Berkes’in “Arap Dünyasında İslamcılık, Sosyalizm, Milliyetçlik” kitabından aktarıyorum, “İslamiyet bir din olmanın ötesinde, Muhammed zamanındaki Arap milli ruhunun bir ifadesidir. Bugünkü Arap milliyetçiliğinin temeli de İslamlıktır.”
Michel Eflak ulusçulukla senteze soktuğu sosyalizmi, yaşamın ölüme karşı zaferi olarak tanımlıyordu, öyle ki, yeri geldiğinde Marx ve Lenin’i eleştiriyordu: “Benden sosyalizmin tanımını vermem istenirse, onun Marks ve Lenin’in çalışmalarında bulunmadığını söyleyebilirim. Sosyalizm hayatın dinidir ve ölüme karşı onun bir zaferinin. Herkese iş vererek ve herkesin yeteneklerin ortaya çıkarmasına yardım ederek hayat için uğraşıyor.” Eflak’a göre birliğini gerçekleştirmiş Arap toplumu yeni bir kimlik kazanacak, ahlaki açıdan ideal sosyalist bir toplumun kurulmasını sağlayacaktı.
Parti sırasıyla Ürdün’de (1948), Lübnan’da (1949-1950), Yemen’de ve Irak’ta kuruldu. Parti Suriye’nin dışında gizli çalışmak zorunda kaldı. Eflak 1960’lı yıllarda Suriye Komünist Partisi ile ilişkiyi geliştirdi, BAAS’ın etkinliğini artırdı. Hafız Esad 1970’de iktidarı ele geçirdi. Sivil kanadın lideri Eflak tasfiye edildi, sürgüne yollandı. Şam ve Bağdat’ta iki ayrı BAAS Partisi şekillendi. Esad yönetimi ülke içinde özellikle Müslüman Kardeşler’in muhalefeti ile karşılaştı. 1982’de Hama kentinde İslamcılara büyük darbe indirdi.
İlerici-devrimci rejiimler
20. yüzyıl Arap tarihi, Kralcılar-Cumhuriyetçiler çatışması temelinde gelişti. Önce İngiltere, ardından ABD Arap Krallıkları’nın desteğinde hem çok zengin petrol yatakları barındıran, hem de Doğu Akdeniz’deki ticaret yollarına hükmeden bölgeyi ele geçirmek için tertiplere girişti.
Onların karşısına Arap Cumhuriyetçileri, BAASçılar çıktı. 1950’lerde çatırdayan Mısır’da krallığı deviren, Cezayir’de, Tunus’ta, Suriye’de sömürgeciliği yerle bir eden devrimci güçler 1990’lı yıllarda gücünü yitirince, meydan bir süre gericilere kaldı.
2. Cumhuriyetçilerin boy hedefine koydukları BAAS, Arap Müdafaa-i Hukuk Teşkilatı’dır.
Gerisi boş laftır.

Hiç yorum yok: