“Kürt sorunu” alalamasının altında yatan gerçek sorun, gerçek amaç ne? Demokrasi, etnik kimlik, etnisite, milliyetçilik, yerel yönetimlerin bağımsızlığı, yerinden yönetim gibi sözcük ve kavramlarla tartışılan, sözde nedenler bulunmaya çalışılan olayın altında ne yatıyor? Kan dursun, analar ağlamasın gibi duygusal dileklerin asıl amacı ne? Bu soruları pek irdeleyen yok. Konuyu tartışmaya çağrılan belli kişiler de yukarıda yazılanlara benzer klişe laflar etmekte, kendi eğilimleri doğrultusunda çözüm önermekte, ama bir türlü esas konuya, sadede gelememektedirler.
Sorun Ortadoğu sorunu, Ortadoğu’nun ekonomik ve dolayısıyla siyasal açıdan Batı’nın emperyal güçlerine, özellikle ABD ve İngiltere’ye eklemlenmesi sorunudur. Bir asırdır çözülemeyen sorun diye sunulan, algılatılmaya çalışılan olayları İngiltere’nin Ortadoğu politikasından, 1970’lerden sonra da ABD’nin Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nden soyutlayamazsınız. Özür dilerim, etnik köken, etnisite, milliyetçilik, demokrasi, yerinden yönetim gibi sözcükler süslü, cilalı ama eski bir deyişle lafügüzaf.
Sorun Ortadoğu sorunu, Ortadoğu’nun ekonomik ve dolayısıyla siyasal açıdan Batı’nın emperyal güçlerine, özellikle ABD ve İngiltere’ye eklemlenmesi sorunudur. Bir asırdır çözülemeyen sorun diye sunulan, algılatılmaya çalışılan olayları İngiltere’nin Ortadoğu politikasından, 1970’lerden sonra da ABD’nin Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nden soyutlayamazsınız. Özür dilerim, etnik köken, etnisite, milliyetçilik, demokrasi, yerinden yönetim gibi sözcükler süslü, cilalı ama eski bir deyişle lafügüzaf.
Ortadoğu niçin önemli? Bir kere coğrafi açıdan stratejik, jeostratejik önemi olan bir bölge, ikincisi bilinen petrol ve doğalgaz rezervlerinin önemli bir bölümüne sahip; üçüncüsü geniş, verimli bir pazar olma kapasitesi, potansiyeli var. Bölge Batılı emperyal güçler gözü ile ekonomik ve siyasal açılardan adeta yaşamsal değere sahip. Ayrıca rakip olarak gördükleri Şanghay oluşumuna karşı da kontrol altında tuttuklarında kendilerine üstünlük sağlayacak bir bölge.
Günümüzde ülkeler artık askeri güçle istila edilmiyor. Askeri işgal hem pahalı, hem asıl niyeti açıkça ortaya koyan, hem de uzun süreli olamayan kaba bir yöntem. Bu nedenle emperyal güçler, daha rafine yöntemlerle kendilerine bağlı kişileri ilgilendikleri ülkelerde iktidara getirmeye çalışıyorlar, çoğu kez de başarılı oluyorlar. Güçleri, bir ölçüde de bu tür kişilerin, grupların varlığından kaynaklanıyor. Zaman zaman ABD’li politikacıların bu bağlamdaki açıklamalarını anımsayalım. Emperyal güçlerin elinde bu bölgedeki diğer bir araç, bir tehdit unsuru da Kürt kartı. Ayaklanmaların ardından Batı’nın desteklerini göz ardı etmek başı kuma gömmek olur. Hele günümüzde dış destek almadan sürekli terör, ayaklanma, iç kargaşa yaşanmaz. Arap Baharı sözcüğünün dahi nereden kaynaklandığını, arkasındaki destek güçleri üstü açık ya da kapalı görelim.
Günümüzde ülkeler artık askeri güçle istila edilmiyor. Askeri işgal hem pahalı, hem asıl niyeti açıkça ortaya koyan, hem de uzun süreli olamayan kaba bir yöntem. Bu nedenle emperyal güçler, daha rafine yöntemlerle kendilerine bağlı kişileri ilgilendikleri ülkelerde iktidara getirmeye çalışıyorlar, çoğu kez de başarılı oluyorlar. Güçleri, bir ölçüde de bu tür kişilerin, grupların varlığından kaynaklanıyor. Zaman zaman ABD’li politikacıların bu bağlamdaki açıklamalarını anımsayalım. Emperyal güçlerin elinde bu bölgedeki diğer bir araç, bir tehdit unsuru da Kürt kartı. Ayaklanmaların ardından Batı’nın desteklerini göz ardı etmek başı kuma gömmek olur. Hele günümüzde dış destek almadan sürekli terör, ayaklanma, iç kargaşa yaşanmaz. Arap Baharı sözcüğünün dahi nereden kaynaklandığını, arkasındaki destek güçleri üstü açık ya da kapalı görelim.
Artık mutat hale geldiği için ben de o sıfatı kullanıyorum. Sayın A. Öcalan, Batılı güçlerce niçin, Sayın Evren’in deyişiyle asmadan beslenme koşuluyla bize teslim edildi? Bir jest mi idi? Yoksa uzun vadeli planın bir aşamasını mı oluşturuyordu? Günümüzde A. Öcalan bir figür, müzakere muhatabı olarak kabul edildiğine, İmralı mütarekesine önem verildiğine göre, politika satranç oyununa benzetildiğinde, karşı taraf birkaç hamle ötesini görüp planlarken sizin bir hamle ötesini dahi görememeniz gerçekten vahim. Olayları emperyalizm, GOP, petrol bölgesi olma, emperyalizmin yerel iç uzantıları açısından ele almayan tartışmalar, girişimler, analar ağlamasın, kan dursun edebiyatı, bir tanı, bir çözüm olmuyor. Özür dilerim, geyik muhabbeti diye adlandırılan laklakadan ileri gitmiyor.
Yeni anayasa konusunda kaygılar giderek yaygınlaşıyor. Bu kaygıları bir vatandaş olarak uzun süredir dile getirmeye çalışıyorum. Tehlike Sayın Başbakan’ın bir açıklaması ile daha da güncelleşti. “Yeni anayasa konusunda anlaştığımız parti ile birlikte yürürüz” anlamında açıklama kaygıyı artırıyor. Acaba başkanlığa karşı eyalet sistemi takası mı, pazarlığı mı kuşkusu kafalarda düğümleniyor.
Bir ülkenin vatandaşları, bağımsızlığa, özgürlüğe, ülke bütünlüğüne, toplumsal haklara sahip çıkmıyorsa; ülkenin bölünmesine, tek adam yönetimine yol açabilecek bir anayasayı dahi onaylayabileceği düşünülüyorsa işte ülke için en büyük, en korkunç tehlike budur. Sorun var ama soruna doğru tanı koyma iradesi yok.
Yeni anayasa konusunda kaygılar giderek yaygınlaşıyor. Bu kaygıları bir vatandaş olarak uzun süredir dile getirmeye çalışıyorum. Tehlike Sayın Başbakan’ın bir açıklaması ile daha da güncelleşti. “Yeni anayasa konusunda anlaştığımız parti ile birlikte yürürüz” anlamında açıklama kaygıyı artırıyor. Acaba başkanlığa karşı eyalet sistemi takası mı, pazarlığı mı kuşkusu kafalarda düğümleniyor.
Bir ülkenin vatandaşları, bağımsızlığa, özgürlüğe, ülke bütünlüğüne, toplumsal haklara sahip çıkmıyorsa; ülkenin bölünmesine, tek adam yönetimine yol açabilecek bir anayasayı dahi onaylayabileceği düşünülüyorsa işte ülke için en büyük, en korkunç tehlike budur. Sorun var ama soruna doğru tanı koyma iradesi yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder