Bugün yaşadığımız olayların altında hem batı Avrupa’nın hem de ABD’nin genişleme projesinin yattığını geçmişi biraz izleyenler kolaylıkla göreceklerdir.
Almanya Doğu’ya doğru genişlerken İngiltere’nin buna izin vermeyeceği Ortadoğu petrolünü Almanlara bırakmayacağı belliydi. İngiltere büyük bir tehlike olarak gördüğü bu durumu Lord Curzon ağzından şöyle söylemiştir:
“Basra Körfezi’ne başka bir devletin yerleşmesine izin veren herhangi bir İngiliz bakanına vatan haini demekte tereddüt etmem.”
Chester projesi
Ne yazık ki 1922 yılında Ankara bu imtiyazı “Osmanlı- Amerikan Kalkınma şirketi” ismiyle Chester ve Kennedy’ye tanıyacaktır. TBMM’de ümitler uyandıran Chester projesi Anadolu’nun doğu ve kuzeydoğu vilayetlerini demiryolları ile donatacaktı. İşin garibi Irak petrol hisselerinin İngiliz, Fransız ve Alman sermayesi tarafından paylaşıldığı anda ortaya çıkan bu proje, geleceğin bağımsız Ermenistanı’nı hazırlayacak bir projeydi de. O nedenle Dr. Pastırmacıyan, Noradongiyan, Nazır Hallaçyan efendiler devreye girdiler fakat reklamı yapılan proje birinci Dünya Savaşı’nın patlamasıyla ortada kaldı.
2013’de aynı oyun
İşte Lozan Müzakeresi sırasında bu proje; bereket başka gruplara satıldı ve unutulup gitti. Bunu anlatmamızın nedeni Türkiye’de oynanan oyunların 2013 yılında bu kez adına “Anaların gözyaşı dinecek” vaadiyle halka yutturulmaya çalışılması. Başbakan’ın dilinde “Barış projesi.” 70’li yıllarda küçük çetenin reisi olan Apo’yla, şimdi Türk Devleti’yle müzakereye oturan Apo aynı Apo’dur. Hem de düşmanın muzaffer komutanı edasıyla! Bu TSK ve Devlet için ne büyük ayıptır. 35 bin insanın kanı yerde kalırken, APO muteber adam olarak koşullar önermekte, Avrupa’ya, Kandil’e mesajlar göndermekte. Onurlu bir Devlet Başkanı gibi... O söylüyor iktidar yeni anayasayı düzenlemek için fellik, fellik halkı inandırmak için dolanıyor. Benim bir yurttaş olara içim yanıyor. Koca Türk Ulusu ne yapıyor bilmem?
ABD PKK’yı besledi, büyüttü
4 Şubat 2003 günü Deniz Baykal CHP grubunda ABD’nin Irak’a yönelik savaş projesiyle ilgili şöyle diyordu:
“Irak’ta askeri müdahalenin siyasi ve ahlaki meşruiyeti de kesinlikle söz konusu değildir. Füzelerle savaşı kazanırsınız ama füzeler üzerine oturamazsınız.”
Şimdi Türkiye’yi parçalayarak, bölmek isteyen ABD, onun bağımlısı NATO ve AB ortaklaşa 1 Mart tezkeresinin intikamını alıyorlar. Önce Lozan’ı hiçe saydılar ve antlaşma metninde varolan “Kuzey ırakta özerk ve egemen bir devlet kurulamaz” önemli koşulunu ihlal ettiler. Bir zamanlar Türk pasaportu almak için Türk hükümetlerine boyun eğen Barzani isimli aşiret başı şimdi Kuzey Irak Özel Bölgesi Başkanı. Önce Arap Baharı’yla Ortadoğu’ya kan ve ölüm girdi. Hükümetler devrildi. Sonra Suriye’ye saldırmamızı istediler, oysa Suriye’nin arkasında Rusya, Çin ve İran bulunuyordu. ABD Suriye’nin çetin ceviz olduğunu anlayarak geri adım attı ve intikam sürecini Türk Devleti’nin itibarıyla oynayarak sürdürmeye devam etti. Ediyor.
İşte şu sıralar, 2000 yıllık Türk Devleti’nin ve 89 yıllık Cumhuriyet’in masasında muzaffer bir kumandan edasıyla öneriler sunan, ödünler isteyen 35 bin kişinin ölümünden sorumlu bir çete reisini, Meclis’teki uzantılarını izliyoruz. Başbakan’ın parlamenter sistem yerine federatif bir sistem kurma, kendisinin de her sözü kanun yerine geçen bir padişah- başkan olma hevesinin görüntülerini izliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder