Ama şefkat tokadı değil…
Teferruata girmeyeceğim ama hani mümin ayağı taşa çarpsa
kendinden bilir ya! Bu sebeple bir iki sebep yazacağım haddim olmayarak…
Para toplarken sahabeyi, hizmeti sunarken ise Allahsız
kapitalistleri taklit eden kardeşler! Sizedir bu yazı.
Yıl 1996. Balıkesir. İki yıllıkta okuyan ve hizmet evlerinde
kalan bir gence, ağabeyleri ilahiyat okumasının gerekli olduğunu söylerler.
Genç, sınava hazırlanmak için dershaneye kaydolmaya gider. Kendisinden dershane
ücreti olarak istenen 500 bin lirayı ödemesinin mümkün olmadığını söyleyince,
dershanedeki “abi”, gence şöyle der; “sen bu fiyatları kendi kafamızdan
belirlediğimizi mi sanıyorsun? Her yıl dershane ücretlerini Resulullah’ın
belirlediğini bilseydin, indirim isteyemezdin.” Genç susar…
Yıl 2003. Ankara. İki yetim çocuğu dershaneye kaydetmek için
götürdüm. Dershane müdürü çok eskiden tanıdığım biri. Yetimlerden birinin
ücretini benim karşılayacağımı, birini de dershanenin burslu okutmasının mümkün
olup olmayacağını sordum. El cevap; “Vallahi hocam yapabileceğimiz maksimum
indirim %20.” Sustum…
Yıl 2012. İzmir. Hayatını hizmet dairesinde geçirmiş ve elan
Hizmet yurtlarında çalışan bir “abi”,çocuğunun dershane taksitlerini
ödeyemiyor. Zira yurtta meccanen çalışıyor.
Bir gün ansızın evine gelen icra memurları eşyalarını haczediyor.
Haczettiren dershane. “Abi” susuyor…
Üç misal kâfi…
Yaklaşık 30 yıldır Anadolu insanının hayır-hasenat adına
verebileceği ne varsa topladınız. Zekât, fitre, kurban, sadaka… Dilenciye
verilecek kuruşları bile hizmete aktarmak için esnaflara sadaka kutuları
dağıttınız. Kuruşlar dahi zayi olmasın, hizmete gitsin. Bu paralarla satılık
solcu eskisi yazarlara çuvalla ödeme yaptınız. Olimpiyatları finanse ettiniz.
Şov yaptınız. Fukaranın hakkı olan parayla…
Hizmetin âli menfaati adına yalan söylediniz, yalan
söylettiniz… Peygamberin en bilinen hasleti olan dürüstlüğe ihanet ettiniz.
Zulümlere sustunuz. Irak’a sustunuz. Zalimlere
hoşgöründünüz. Müslümanların başına bombalar yağarken diyalog peşindeydiniz.
Ülkede, haklı-haksız, insanlar yıllarca mahkemelerde
sürünürken sustunuz. Pardon, susmadınız. Başından sonuna kadar her duruşma
öncesi ve sonrası konuştunuz…
Zalimce, zulüm diliyle…
Sınavlarda soruları çaldınız, Allah adına hak yediniz.
Atamalarda, adamcılığın Tillahını yaptınız. Türkiye Türkiye olalı ehliyetsiz
kadrolaşmayı sizin gibi yapanını görmedi.
Kendi evlatlarınız, Müslüman kapitalistlere direnirken, gaz
yerken ve ölürken sustunuz.
Hayır, susmadınız, zalimin ağzıyla konuştunuz. O pırıl pırıl
gençlere terörist dediniz.
Dini, tedbir adına yalanla özdeşleştirdiniz. Yalanı gelenek
haline getirdiniz.
Şimdi Allah cezanızı veriyor, çok mu? Zulme uğrattığınız,
hakkına girdiğiniz her bir insan için bedel ödeyeceksiniz. Hesabınız öte âleme
kalmayacak. Allah verdiği nimeti alıyor elinizden, olan budur.
İki günlük dünya hayatında, sanki size bu doğrultuda bir
vazife verilmiş gibi, sözde İslam adına hizmet ettiniz ama 30 yıllık hizmetiniz
hep efendiye yaradı. En zeki evlatlarını topladınız Anadolu’nun. Ülkeye,
insanlığa katkı sunan bir kişi çıktı mı içlerinden? Bir ilaç bulan, bir
teknoloji markası geliştiren, bir fikir, kavram, felsefe geliştiren var mı?
Hepsi, efendinin kalifiye eleman ihtiyacını karşılıyorlar şimdi.
“Nasıl olsa Allah için hizmet ediyoruz” deyû haramları mubah
kılmadınız mı? Üç kurban bağışı yapanlarla, Çanakkale şehitlerini bir
tutmadınız mı?
Yarattığınız canavar sizden bir ısırık alınca feryat
ediyorsunuz. Çünkü siz hiçbir zaman bedel ödemediniz. “Başlarınızdan
ayaklarınıza demir taraklarla taranmadınız.”Arananlar listesine girmek veya
memuriyetten atılmak dışında, küfrettiğiniz komünistlerin binde biri kadar
işkence görmediniz. Darbeler onların üzerinden geçti ama mağdur hep siz
oldunuz. Gene ağlıyor, birilerini Allah’a havale ediyorsunuz. Gördüğünüz gibi,
size dokunmayan yılan bin yaşamadan size de dokundu.
Siz zulmettiniz, kader adalet etti…
Allah ile aldatan, aldatılır…
Allah ile bölen, parça parça olur…
Allah’ı kendi tekelinde gören, “rabbul cemaatîn” olarak
gören, iflah olmaz…
Hiç kimsenin âhı tutmasa bile, Cumhuriyeti kuranların,
annelerimizi düşman askerinin kucağından kurtaranların âhı tutacak sizi.
Onlara, ne iftiralar attınız mahrem sohbetlerde, biliyoruz…
Şimdi ağlayın…
Erkek gibi duramadığınız her platform için ağlayın…
Yaşlı kadınlar gibi ağlayın…
Bu, dilinizden düşürmediğiniz şefkat tokadı değildir güzel
kardeşlerim…
Bu, insanları alınlarından yakalayacak olan Allah’ın kahr
tokadıdır.
Kaçamayacağınız…
“Cezakellahu kesira”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder