“O, bir fırtına kuşuydu,
en ağır rüzgarda bile,
rüzgara karşı uçtu…”
en ağır rüzgarda bile,
rüzgara karşı uçtu…”
18 Aralık 2002…Başkent Ankara…
Portakal Çiçeği Sokağındaki evine girmek üzere olan Necip Hablemitoğlu, gözüne sıkılan kurşunlarla katledildi.
O Kurşunlar cesur bir Cumhuriyet aydınının bedeninde Türkiye Cumhuriyet’inin laik ve üniter yapısına sıkılmıştı…
Necip Hablemitoğlu kimdi?
Katıksız bir Kemalist’ti..Dolayısıyla Tam bağımsız Türkiye’den yanaydı; ülkesinin devleti ve ulusu ile bölünmez bütünlüğünün ödünsüz savuncusuydu…Bu cinayet onun gibi olanlara bir gözdağıydı..
Portakal Çiçeği Sokağındaki evine girmek üzere olan Necip Hablemitoğlu, gözüne sıkılan kurşunlarla katledildi.
O Kurşunlar cesur bir Cumhuriyet aydınının bedeninde Türkiye Cumhuriyet’inin laik ve üniter yapısına sıkılmıştı…
Necip Hablemitoğlu kimdi?
Katıksız bir Kemalist’ti..Dolayısıyla Tam bağımsız Türkiye’den yanaydı; ülkesinin devleti ve ulusu ile bölünmez bütünlüğünün ödünsüz savuncusuydu…Bu cinayet onun gibi olanlara bir gözdağıydı..
“Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy gibi Cumhuriyet şehitlerinin öldürülmesini planlayanların ortaya çıkarılamayışında olduğu gibi sadece araç olan tetikçilerin kim oldukları, ideolojileri, taabiyetleri, inanç ya da inançsızlıkları önemli değildir; yanıltıcı olan sadece tetikçilere bakarak yargıya varmaktır. Doğru yaklaşım ise; söz konusu Cumhuriyet şehitlerinin faaliyetlerinin en çok hangi dış ülkenin çıkarlarına zarar verdiğinin belirlenmesinin yanı sıra, aynı kayıpları tekrar vermemek için caydırıcı önlemlerin alınmasıdır.”(Şeriatçı Terörün ve Batının Kıskacındaki Ülke:Türkiye)
Ankara’nın Cumhuriyet devrimlerinin simgesi, Anadolu kültürünün yansıması Hitit güneşinin anası olduğu gerçeği gölgelenip bir terör başkenti olarak gösterildiği günümüzde, Ankara suikastleri, bu Kuvayi Milliye kentindeki ulusal bağımsızlık direncini kırma amacını taşımaktadır. Aslında, Cumhuriyet bu kentte kurulduğu gibi, yine bu kentte tarihe gömülmek istenmektedir.
Gündemi istedikleri gibi değiştirme gücüne sahip etki ajanı gazetecilerin, politikacıların,akademisyenlerin ve işadamlarının güdümündeki Türkiye'nin ulusal çıkarlara dayalı politikalar üretmesi ve uygulaması olanaksız hale
getirilmiştir.
getirilmiştir.
ALMANYA’NIN BEŞİNCİ KOL FAALİYETLERİ…
“Türkiye’de istihbarat kuruluşları, Almanya’nın Türkiye içindeki “Beşinci Kol” faaliyetlerinin farkında mıdırlar? Elbette ki evet!..
Ne var ki,önlem alınamamaktadır. Önlemden vazgeçtik, kamuoyu bilgilendirilememektedir.”
“Türkiye’de istihbarat kuruluşları, Almanya’nın Türkiye içindeki “Beşinci Kol” faaliyetlerinin farkında mıdırlar? Elbette ki evet!..
Ne var ki,önlem alınamamaktadır. Önlemden vazgeçtik, kamuoyu bilgilendirilememektedir.”
Türkiye’nin sahipsizleştirilmesi sürecinin başlangıcıdır Necip Hablemitoğlu suikastı.
Katilleri mi…tabiiki bulunamadı…
Katilleri mi…tabiiki bulunamadı…
ÖNLEM ALINMAZ İSE FETULLAH’IN DEVLETİ ELE GEÇİRECEĞİNİ YAZIYORDU:
. Hablemitoğlu’na göre; “Fettullahçılık cürüm işlemek için kurulan bir teşekküldür. Anayasal düzeni değiştirmek için Devleti ele geçirmeyi amaçlamak, cürümlerin yani suçların en ağırıdır. Ayrıca yandaşlarını koruyup kolladığı için de mafya türü çıkar ağırlıklı bir organizasyondur. Fethullahçılık hem laikliğe karşı işlenen suçlar, hem de organize suçlar kapsamında değerlendirmeye alınması acilen gereken bir oluşumdur. Uzun vadede siyasal ümmetçiliği öngören ipleri dışarıda bir şeriatçı organizasyonun, Türkiye ve Türk dünyasına her an ihanet beklentisinden başka ne faydası olabilir ki?“(28 Şubat Sürecine Bir Katkı:Organize Suçlar ve Fethullahçılar)
Burada daha vahim olan, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına, ulusal bütünlüğümüze ve laik devlet yapısına karşı faaliyetleri ve bu faaliyetler sonrası ulaşmak istedikleri sonuç bu derece ortadayken ve bu denli karanlık bir örgütün uluslar arası ölçekte ardına aldığı desteğin ve karmaşık ilişkilerin yanında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde sessiz ve derinden ilerlemeleri ancak devleti yönetenlerin en iyimser bakışla bu ilerlemeyi görememesidir. Öyle ki; “devlet güvenliğinin zaafa uğraması pahasına, basit çıkar hesaplarına ya da makamından olma-düşman kazanma korkusuna dayalı ilgisizlik, sorumsuzluk, vurdumduymazlık, fırsatçılık, yandaşlık ve işbirlikçilik gibi tüm olumsuzlukların oluşturduğu bu bataklık zemin, devletin stratejik kurum ve kuruluşları içindeki Fethullahçı fidanların ormana dönüşmesine yol açacaktır.“(Köstebek)
Burada daha vahim olan, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına, ulusal bütünlüğümüze ve laik devlet yapısına karşı faaliyetleri ve bu faaliyetler sonrası ulaşmak istedikleri sonuç bu derece ortadayken ve bu denli karanlık bir örgütün uluslar arası ölçekte ardına aldığı desteğin ve karmaşık ilişkilerin yanında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti içinde sessiz ve derinden ilerlemeleri ancak devleti yönetenlerin en iyimser bakışla bu ilerlemeyi görememesidir. Öyle ki; “devlet güvenliğinin zaafa uğraması pahasına, basit çıkar hesaplarına ya da makamından olma-düşman kazanma korkusuna dayalı ilgisizlik, sorumsuzluk, vurdumduymazlık, fırsatçılık, yandaşlık ve işbirlikçilik gibi tüm olumsuzlukların oluşturduğu bu bataklık zemin, devletin stratejik kurum ve kuruluşları içindeki Fethullahçı fidanların ormana dönüşmesine yol açacaktır.“(Köstebek)
Hablemitoğlu’na göre, “Fethullahçı ve diğer köktendinci yapılanmalara karşı devlet erkiyle mücadele yapılmayıp, bu mücadele sadece bir avuç Cumhuriyet aydınına, gönüllüsüne bırakılacak olursa, ödenecek bedeller de giderek ağırlaşacaktır.” (Köstebek)
ŞEHİT OLAN AYDINLARIMIZI ANMAK YETMEZ; NEDEN VE KİMLER TARAFINDAN ŞEHİT EDİLDİKLERİNİ ANLAMAK, ANLATMAK GEREK
Necip Hablemitoğlu, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu gibi aydınlarımızın katledilmeleri üzerine şöyle yazdı: “Cumhuriyete bağlı olduğunu söyleyen bizler de utanmadan ve sıkılmadan devrim şehitlerimizi sadece ölüm yıldönümlerinde hatırlamaya devam edeceğiz, neye can verdiklerinin nedenini sorgulamadan, hesabını sormadan. “(Köstebek)

CUMHURİYETİMİZE KARŞI KUTSAL İTTİFAK:BÖLÜCÜLER,GERİCİLER,LİBOŞLAR
Necip Hablemitoğlu, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu gibi aydınlarımızın katledilmeleri üzerine şöyle yazdı: “Cumhuriyete bağlı olduğunu söyleyen bizler de utanmadan ve sıkılmadan devrim şehitlerimizi sadece ölüm yıldönümlerinde hatırlamaya devam edeceğiz, neye can verdiklerinin nedenini sorgulamadan, hesabını sormadan. “(Köstebek)

CUMHURİYETİMİZE KARŞI KUTSAL İTTİFAK:BÖLÜCÜLER,GERİCİLER,LİBOŞLAR
Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelen tehditlerin en büyüğü ulusal birliğinin bozulmasıdır. Ulusal bilinç, ulusal birlik 15 Mayıs 1919′da İstanbul’dan hareket eden birkaç kişilik vatansever kurmay heyetinin 30 Ağustos Zaferinin ardındaki asli güçtür.
Ya bugün…
Bugün, “Demokrasinin ve ülke-ulus bütünlüğünün önündeki en büyük tehlikeyi oluşturan başta Fethullahçılar olmak üzere tüm şeriatçılar, bölücüler, sözde ilerci sosyalistler, dönek solcu olarak tanımlanan ikinci cumhuriyetçiler, ortak deyimleriyle TeCe’ye karşı ittifak görünümündeler. Hem de demokrasi, barış, hoşgörü, insan hakları gibi evrensel değerleri arkalarına alarak. “(Fettullah Gülen Yapılanmasının Tehdit Potansiyeli ve Varisleri)
“Bugün “Etki Ajanları” bir değil, on binlerce… Onlar aramızda, üstelik bizi yönlendiren yöneten her yerde. Kimi şeriatçı, kimi ülkücü, kimi sosyalist, kimi Kürtçü, kimi ortanın solunda, kimi merkez sağda, kimi kapitalist, kimi ikinci cumhuriyetçi… Ama nedense hepsi de demokrat, özgürlükçü, entelektüel, insan hakları avunucusu ve AB yanlısı. Güçleri destek aldıkları ülkelerden ve işgal ettikleri konumlardan geliyor.“(Etki Ajanları,Nüfuz Casusları ve Fethullahçılar Raporu)
“Büyük Atatürk Gençliğe Hitabesinde sanki bugünün fotoğrafını çekmektedir. Ne var ki; O’nun döneminde düşmanın topu tüfeği ile mücadele ediliyordu. Şimdilerde, kitle iletişim araçları, borsaları, IMF’si, Dünya Ticaret Örgütü ve her türlü ekonomik ve teknolojik olanakları var düşmanın. Sevr’i uygulatmak için top ve tüfekle Türkiye’ye güç yetiremeyen düşman, şimdilerde elindeki tüm olanakları kullanıyor, aynı amaca ulaşmak için. O’nun döneminde sadece bir Vahdettin, bir Damat Ferit, bir Ali Kemal, Bir Dürrizade Abdullah vardı, şimdilerde ise binlerce Vahdettin, Damat Ferit, Ali Kemal, Dürrizade Abdullah var aramızda işbirlikçi olarak. Ve bizi yönetiyorlar; kaynaklarımızı, onurumuzu, umutlarımızı, geleceğimizi, bağımsızlığımızı, ulusal bütünlüğümüzü parça parça peşkeş çekiyorlar düşmana. Büyük Atatürk’ün ilke ve devrimleri kadar gereksinim duyuyoruz yeni bir Kuva-yi Milliye ruhuna…”(Etki Ajanları,Nüfuz Casusları ve Fethullahçılar Raporu)
Ya bugün…
Bugün, “Demokrasinin ve ülke-ulus bütünlüğünün önündeki en büyük tehlikeyi oluşturan başta Fethullahçılar olmak üzere tüm şeriatçılar, bölücüler, sözde ilerci sosyalistler, dönek solcu olarak tanımlanan ikinci cumhuriyetçiler, ortak deyimleriyle TeCe’ye karşı ittifak görünümündeler. Hem de demokrasi, barış, hoşgörü, insan hakları gibi evrensel değerleri arkalarına alarak. “(Fettullah Gülen Yapılanmasının Tehdit Potansiyeli ve Varisleri)
“Bugün “Etki Ajanları” bir değil, on binlerce… Onlar aramızda, üstelik bizi yönlendiren yöneten her yerde. Kimi şeriatçı, kimi ülkücü, kimi sosyalist, kimi Kürtçü, kimi ortanın solunda, kimi merkez sağda, kimi kapitalist, kimi ikinci cumhuriyetçi… Ama nedense hepsi de demokrat, özgürlükçü, entelektüel, insan hakları avunucusu ve AB yanlısı. Güçleri destek aldıkları ülkelerden ve işgal ettikleri konumlardan geliyor.“(Etki Ajanları,Nüfuz Casusları ve Fethullahçılar Raporu)
“Büyük Atatürk Gençliğe Hitabesinde sanki bugünün fotoğrafını çekmektedir. Ne var ki; O’nun döneminde düşmanın topu tüfeği ile mücadele ediliyordu. Şimdilerde, kitle iletişim araçları, borsaları, IMF’si, Dünya Ticaret Örgütü ve her türlü ekonomik ve teknolojik olanakları var düşmanın. Sevr’i uygulatmak için top ve tüfekle Türkiye’ye güç yetiremeyen düşman, şimdilerde elindeki tüm olanakları kullanıyor, aynı amaca ulaşmak için. O’nun döneminde sadece bir Vahdettin, bir Damat Ferit, bir Ali Kemal, Bir Dürrizade Abdullah vardı, şimdilerde ise binlerce Vahdettin, Damat Ferit, Ali Kemal, Dürrizade Abdullah var aramızda işbirlikçi olarak. Ve bizi yönetiyorlar; kaynaklarımızı, onurumuzu, umutlarımızı, geleceğimizi, bağımsızlığımızı, ulusal bütünlüğümüzü parça parça peşkeş çekiyorlar düşmana. Büyük Atatürk’ün ilke ve devrimleri kadar gereksinim duyuyoruz yeni bir Kuva-yi Milliye ruhuna…”(Etki Ajanları,Nüfuz Casusları ve Fethullahçılar Raporu)
Necip Hablemitoğlu’nu şehit edenlerin O’nun hangi fikirlerini susturmak istediklerini ve birçok öngörüsünün de gerçekleştiğini gördük…Şimdi gelelim kendi çözümlememize
ASIL CUMHURİYETİMİZE,İSTİKLALİMİZE DOKUNAN YANAR…
Necip hoca; neye dokundu neden yandı…
Gençliğe Hitabe’nin muhatabı olanlar; sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak karanlıklar aydınlığa çıkmaz doğru ama neden hep bizler yanıyoruz,biz ne zaman yakacağız karanlıkları; ne zaman yanacak; ne zaman dokunduğuna bin pişman olacak Cumhuriyetimize ve Bağımsızlığımıza kasteden eller…Ne zaman kıracağız o elleri…
Biz aydın geçinenler hala akıllanamamışcasına; kendi içimizde bile sürekli “o şucu , bu bucu” diye bölünürken;
ONLAR DÜŞMANLARINI ÇOK İYİ TANIYORLAR…
Dün Kemalist aydınlarımızı profesyonel tetikçileriyle, bombacılarıyla katlederek susturan zihniyetle;bugün o partili bu partili şu hizipli, o dernekli demeden tüm bağımsızlıkçıları bir bir Zulümhanelere tıkan zihniyet aynıdır; taşeronlar değişir…yüklenici firma aynıdır…UNUTMAYIN EŞBAŞKAN GÖREVİNİ VERENİ GÖRMEZSEK; BİR EŞBAKAN GİDER BİR BAŞKA EŞBAŞKAN GELİR…Birine GÜLE GÜLE derken GÜLENGÜLSARIGÜL…Başkaları gelir…Emperyalizmin bahçesinde yeni güller yetişir…
Vahdettin’ler, Damat Ferit’ler gider yenileri bulunur…
Gençliğe Hitabe’nin muhatabı olanlar; sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak karanlıklar aydınlığa çıkmaz doğru ama neden hep bizler yanıyoruz,biz ne zaman yakacağız karanlıkları; ne zaman yanacak; ne zaman dokunduğuna bin pişman olacak Cumhuriyetimize ve Bağımsızlığımıza kasteden eller…Ne zaman kıracağız o elleri…
Biz aydın geçinenler hala akıllanamamışcasına; kendi içimizde bile sürekli “o şucu , bu bucu” diye bölünürken;
ONLAR DÜŞMANLARINI ÇOK İYİ TANIYORLAR…
Dün Kemalist aydınlarımızı profesyonel tetikçileriyle, bombacılarıyla katlederek susturan zihniyetle;bugün o partili bu partili şu hizipli, o dernekli demeden tüm bağımsızlıkçıları bir bir Zulümhanelere tıkan zihniyet aynıdır; taşeronlar değişir…yüklenici firma aynıdır…UNUTMAYIN EŞBAŞKAN GÖREVİNİ VERENİ GÖRMEZSEK; BİR EŞBAKAN GİDER BİR BAŞKA EŞBAŞKAN GELİR…Birine GÜLE GÜLE derken GÜLENGÜLSARIGÜL…Başkaları gelir…Emperyalizmin bahçesinde yeni güller yetişir…
Vahdettin’ler, Damat Ferit’ler gider yenileri bulunur…
“İŞGAL var” diyenleri susturanlar kimler,görmek bu kadar mı zor?
Amerika’nın ihanetini,vatanın bağrına sağladığı hançeri açıkça görerek rapor eden Jandarma Komutanımız Eşref Bitlis paşamızı şehit eden zihniyetle; “darbeci değil devrimciyiz” diyen paşalarımızı esir eden zihniyet aynıdır…Ve hatta Erdal Eren’i yaşını büyüterek asan; Ziverbeylerde,işkencehanelerde ulusalcı aydınları,askerleri işkencelerden geçiren zihniyetle; bugün ulusalcı aydınları,askerleri işkencehanelere atan zihniyet aynıdır…KEMALİST PAŞALARLA; NATOCU MAŞALARI BİRBİRİNE KARIŞTIRMAMAK GEREKİR…artist değişir, kapı altına süpürülür ya da süpürülmez bir süre daha kullanılır,elbet son kullanma tarihi vardır,yedekleri hazırlanır…yönetmen,senarist,yapımcı aynıdır,Utku Erişik‘in bir şiirinde dediği gibi; TASMAYI TUTANI KOVMAZSAM YURDUMDAN O TASMAYA GİRECEK ÇOK KÖPEK ÇIKAR KANSIZINDAN…
Amerika’nın ihanetini,vatanın bağrına sağladığı hançeri açıkça görerek rapor eden Jandarma Komutanımız Eşref Bitlis paşamızı şehit eden zihniyetle; “darbeci değil devrimciyiz” diyen paşalarımızı esir eden zihniyet aynıdır…Ve hatta Erdal Eren’i yaşını büyüterek asan; Ziverbeylerde,işkencehanelerde ulusalcı aydınları,askerleri işkencelerden geçiren zihniyetle; bugün ulusalcı aydınları,askerleri işkencehanelere atan zihniyet aynıdır…KEMALİST PAŞALARLA; NATOCU MAŞALARI BİRBİRİNE KARIŞTIRMAMAK GEREKİR…artist değişir, kapı altına süpürülür ya da süpürülmez bir süre daha kullanılır,elbet son kullanma tarihi vardır,yedekleri hazırlanır…yönetmen,senarist,yapımcı aynıdır,Utku Erişik‘in bir şiirinde dediği gibi; TASMAYI TUTANI KOVMAZSAM YURDUMDAN O TASMAYA GİRECEK ÇOK KÖPEK ÇIKAR KANSIZINDAN…
NEDEN KEMALİST AYDINLARIMIZ HEDEFTE? “AMERİKA ÜLKEMİZİ İŞGAL EDİYOR” DİYORLAR DA ONDAN…ASKERİMİZ NEDEN HEDEFTE? BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ’NİN ÖNÜNDE EN BÜYÜK ENGEL DE ONDAN…Ortadoğu’da birçok ülkeyi parçalamayı amaçlayan BU PROJENİN ÜLKEMİZDEKİ ADI OLAN “AÇILIM” A KARŞI OLAN SİYASİ PARTİ LİDERLERİ HAPSE ATILARAK YA DA KASET KOMPLOLARIYLA, KAZALARLA, ANİDEN HASTALANDIRILARAK SUSTURULDULAR…Kimler tarafından?
Şu soruları soralım:
BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİNİ TASARIMLAYANLAR KİMLER : ABD,İSRAİL…
SEVR ÖZLEMİ DUYAN KİMLER…TÜM BATI DÜNYASI VE İSRAİL…
BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİNİ TASARIMLAYANLAR KİMLER : ABD,İSRAİL…
SEVR ÖZLEMİ DUYAN KİMLER…TÜM BATI DÜNYASI VE İSRAİL…
BU PROJELERİN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL NE? Yerli işbirlikçilerin büyük baskı altına aldığı TÜRK MİLLETİ…
TÜRK MİLLETİNİ AŞAĞILAYAN, YOK SAYAN, UYUTAN, UYUŞTURAN,Onu kimliksizleştirmeye ve etnik parçalara ayırmaya çalışan KİM? VE SÜRÜ HALİNE GETİRİLMEK İSTENEN MİLLETİ UYANDIRMAK İSTEYEN PARTİ LİDERLERİNİ, HALK ÖNDERLERİNİ, AYDINLARI, GAZETECİLERİ, GAZETELERİ, TV KANALI SAHİPLERİNİ susturan kim? Taşeronları sormuyorum, artistleri demiyorum;İŞGAL filminin yapımcısı kim? Senaristi kim? Yönetmeni kim?
TÜRK MİLLETİNİ AŞAĞILAYAN, YOK SAYAN, UYUTAN, UYUŞTURAN,Onu kimliksizleştirmeye ve etnik parçalara ayırmaya çalışan KİM? VE SÜRÜ HALİNE GETİRİLMEK İSTENEN MİLLETİ UYANDIRMAK İSTEYEN PARTİ LİDERLERİNİ, HALK ÖNDERLERİNİ, AYDINLARI, GAZETECİLERİ, GAZETELERİ, TV KANALI SAHİPLERİNİ susturan kim? Taşeronları sormuyorum, artistleri demiyorum;İŞGAL filminin yapımcısı kim? Senaristi kim? Yönetmeni kim?
“İŞGAL var” diyenleri susturanlar İŞGALİ GERÇEKLEŞTİRENLEDİR.…
Ömrünü Türk Milleti’ni İŞGALe karşı uyandırmaya adayan Necip Hablemitoğlu; bu mücadelesinin bedelini ödüyordu; büyük ekonomik sıkıntılar, büyük baskılar gördü,sayısız tehditler aldı…AMA ÖLÜMDEN BAŞKA HİÇBİR ŞEY ONU DURDURAMADI...Ve Şöyle dedi:
“…Almanlardan fethullahçılara, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter ve laik yapısına göz diken tüm unsurlara karşı bunca zahmete ve mihnete değer mi, diyorsanız, Atatürk’ün manevi mirasçısı olarak ‘evet, değer’ diyorum. Çünkü Türküm ve başka Türkiye yok!…” Necip HABLEMİTOĞLU
Cumhuriyetimiz ve istiklalimiz için ser veren ama asla ödün vermeyen Necip hocaların,Kubilay’ların ruhlarına hayat veren en azından bir çığlık olabilmek için gece gündüz çalışan İlk Kurşun Gazetesi olarak Vatan Şairimiz Namık Kemal‘in dediği gibi ant içiyoruz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder