6 May 2013

Meydanların İktidarı...


Meydanlar her zaman iktidarlara karşıttır.
Yandaşlar meydanlara doluşup bağırışmaz. Onlar destekledikleri iktidarın nimetlerini bölüşmekle uğraşırlar. Ama iktidarın karşıtları, kendileri gibi olan, kendilerinden olanların toplaştığı meydanlarda seslerini duyurmaya çalışırlar.
Fransa’da Concord Meydanı.
Çin’de Tiananmen Meydanı.
Mısır’da Tahrir Meydanı.
Adnan Menderes Beyazıt Meydanı ile çok uğraşmıştı. Bozmaya çalıştı, olmadı. Oradan başlayan kitle gösterileri de kendisinin sonu oldu.
Taksim Meydanı, Türkiye’nin kültür ve politika tarihidir.
Ortasındaki Cumhuriyet Anıtı, Ata’ya başvurma noktasıdır. Şimdi onarım bahanesiyle kapatılan Atatürk Kültür Merkezi, herkesin bir etkinlikle katıldığı yerdir. Çevresi yüksek yapılarla dolmuş da olsa Gezi Parkı, meydandan başlayan İstiklal Caddesi, aşağıya doğru inen ünlü mağazaları, lokantaları, birahaneleri ile özel bir anlamı vardır. Çiçek Pasajı her zaman ilgi çeken bir buluşma mekânıdır. Daha sonra Cumartesi Anneleri de bu caddede toplanacak, kayıplarını herkese hatırlatacaklardır.
Taksim Meydanı’ndan bu iktidar hiç hoşlanmadı. Taksim’e cami yaparak duruşunu değiştirmek istediler. Hâlâ da bu proje gündemdedir. Gezi Parkı’nı kaldırıp Taksim kışlası bahanesiyle alışveriş merkezi yapmanın peşindeler.
Camilerle AVM’lerin birlikte duruşu da ilginçtir ve İslamın kapitalizmle nasıl uyuştuğuna işaret etmektedir. İbadet ile ticaret hangi din felsefesi ile açıklanıyor, bilmiyorum. İslamın sadeliği ile günümüzün lüks içindeki dindarları aslında bağdaşmıyorlar, ama hiç de yadırganır görünmüyor.
Siyasal iktidarlar zayıfladıkları ölçüde meydan muhalefetinden korkmaya başlarlar. Bu korku da onları meydanları kapatmaya götürür. Silivri’de duruşmayı izlemeye gelen, tutuklularla dayanışma göstermek isteyen kitlelere yapılan zulme varan şiddet gösterilerinin nedeni de bu korkudur.
1 Mayıs 2013’te Taksim Meydanı’nda yaşananların nedeni de budur. İktidar, meydan muhalefetinden korkmaktadır.
Zayıflayan siyasal iktidar, toplumu kapalı salonlara, gireni çıkanı belli mekânlara sokmaya çalışır. Meydanlara çıkıp da muhalif olduğunu haykıran kalabalıkların toplumu etkilemesinden korkar. Bu korku da iktidarı şiddet göstermeye yöneltir. Öfke-şiddet-saldırı zinciri elbette kendi karşıt tepkisine yol açar.
Peki, iktidar zayıflamış mıdır? Yaptırılan anketler oy oranında düşme olduğunu göstermiyor. Buna karşın iktidarın zayıfladığını nerden çıkarıyoruz?
Evet, iktidar zayıflamıştır ve zayıflama sürmektedir. Çünkü artık herkes, AKP’ye oy veren yandaşları da, Türkiye’nin bu iktidarla bölünmeye götürüldüğünü, bunu da Amerika’nın “BOProjesi gereğince yapıldığını görüyor. Ordunun başında görev yapmış generaller “terörist suçlaması ile hapislerde tutulurken Abdullah Öcalan’ın “İmralı” kod adıyla gizlenerekmüzakere edilen devlet adamı” kabul edildiğini görüyor.
Bunları AKP’liler de görüyor. Akan kanlar dursun”, “Anneler ağlamasın” gibi herkesin kabul edeceği sloganların arkasında nelerin yapılmakta olduğunu herkes görüyor. Tek sesi çıkmayan izlemeye devam eden pasif CHPye karşın toplum olan bitenin farkında.
Meydanların iktidarı sandıklara akıp sonucu değiştirmeden elbette iktidar değişmez, ama bu işler de böyle gitmez. Sandıkların sonucu da hiç beklenmedik zamanda değişecektir.
Türkiye, ne yapılsa Cumhuriyetin kuruluş felsefesinden ayrılmayacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk yenilmeyecektir...

Hiç yorum yok: