İlginç bir dönem yaşıyoruz. Suriye kapılarının gelen geçen hanına, kevgire dönüşmesi olayını, iktidarın kasıtlı, bilinçli politikası olarak kabul etmek zorundayız. Yoksa sınırını kontrol edemeyen ülke, iktidar diyeceğiz ki bunun bir mantığı yoktur. İktidar Suriye’ye askeri müdahale edip Esad rejimini yıkmak için 2 yıla yakın yanıp tutuşuyor… Uluslararası destek bulamadığı için sadece öfkeli ve kin dolu konuşmak, uluslararası camiayı suçlamak, Obama’ya ikide bir çağrıda bulunmak durumunda kalıyor. Başbakan ve Dışişleri Bakanı tam bir sinir küpü!
Suriye sınırımız uluslararası bir savaş cephesi konumunda. Giriyorlar, çıkıyorlar, CIA ve diğerleri cirit atıyor, Esad düşmanları silahla, parayla destekleniyor. Türkiye’ye giriyorlar, malzeme ve teçhizatla yeniden Suriye’ye giriyorlar…
Esat muhalifi uluslararası köktendinci tugaylar dahil hepsinin bu faaliyetlerini rahatça sürdürebilmesi için, sınırların belirli bir serbestiyet içinde olması gerekir… Ne yani, böyle bir iç savaşta desteklediğiniz adamlara içeri girer ve çıkarken pasaport mu soracaktınız! Tabii ki sınırlarınızı“kolaylaştıracaksınız”. Bu sınırlardan 4 bomba yüklü kamyon içeri giriyor! Düşünün artık…
Reyhanlı’daki katliam, işte böyle bir ortamın ürünüdür… Dolayısıyla, topraklarını Suriye iç savaşına açan ve taraf yapan bir iktidar, bombalamayı kim yaparsa yapsın, yurttaşlarını ateşin içine atmış sayılır… 46 kişinin canından birinci derecede sorumludur… Yurttaşlar hükümet aleyhine derhal tazminat ve katliamda sorumluluk davası açmalıdırlar. İktidar sorumlu arıyor, kim yaptı diye, neden kendine ve politikalarına bakmıyor? Yoksa bütün aynaları kırdı mı?
***
Gelelim BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “Biz bu saldırılara karşı hükümetin yanında olacağız, bu dönemde… sivil yurttaşlara yapılan saldırılarda öncelikli olarak hükümeti eleştirmek yerine birlik olmamız gerekir… Biz bu saldırılara karşı hükümetin yanında olacağız” sözlerine…
Şaşıracak bir şey yok… Çünkü RTE-Apo arasında bağlanan yeni süreç, AKP ile Kürtler arasında zorunlu bir ittifakı gerektiriyor. Artık herkesin bildiği gibi, bu ittifak bir Türk -Kürt Federasyonu öngörüyor veya benzeri bir birlik temeline dayanıyor. Bu amaçla Suriye de bölünmelidir, Irak da. İran’ı zaten İsrail/ABD halledince, Türk-Kürt Federasyonu’nun oradaki parçası da özgür kalacaktır…“Federasyon”, gerekirse bu konuda üzerine düşeni de yapar!!
Şüphesiz bu ittifak gelgitlerle doludur… PKK, İmralı anlaşmasının esaslarının gerçekleşmesi için (Kürtlere statü, anadilde eğitim vb.) “5 bin gerilla”sı ile Kuzey Irak ve Suriye’de “nobette” olduğunu açıklamakta… Ama “tepe”de ittifak sürdürme esas gibidir. Şüphesiz Demirtaş bunu yaparken, tabanda, örneğin “Halkların Demokratik Kongresi”, Reyhanlı katliamından hükümeti sorumlu tutmaktadır… Kürt hareketi içinde bu gibi farklılıkların olması normaldir ama varılan anlaşmanın hayata geçirilmesi konusunda Kürtler arasında önemli bir anlaşmazlıktan bahsedemeyiz.
İlginç olan, “Federasyon”da oluşan bu iradenin, ABD ve Batı’nın desteğine sahip olmamasıdır. İttifakın, şimdilik, ABD’ye karşı bir yanı vardır… İslami Türk ve Kürt birlikteliğinin “yayılmacı”lıkta bu ittifakı, şimdilik ABD’nin denetiminde gözükmüyor. Bunu birileri “ne güzel emperyalizme karşı işte” der mi bilmiyorum!! İslamcı AKP ve “ilerici” Kürtleri bir araya getiren, ABD emperyalizmine Ortadoğu’da karşı olmak mı?!
Her ikisinin de farklı hesapları, amaçları politikaları olduğunu görelim… Kim bilir belki yarın “ittifak”, ABD’yi de ikna etmeyi başarır! Haritaların ABD’nin istediği gibi değil de, kendilerinin şimdi istediği gibi çizilmesini dayatır…
Ama hemen belirtelim ki, bu ittifak, her zaman farklı evrilebilir ve RTE yeniden Kürtlere “idam ipi”ni gösterebilir! Bu, “ittifak”ın kendisini iktidarda, başkanlıkta, mutlak güçte tutup tutmayacağı ile birinci derecede ilgilidir…
RTE, kaybedeceğini gördüğü anda yan çizecektir… Dönülmez akşamın ufkundayız şarkıları birden sona erecektir… Kürtler de bunu biliyor sanıyorum! Bu nedenle hepsi kendi pozisyonunu koruyor!
***
RTE-Davutoğlu’nun yayılmacı hülyalarının bir geleceği olabilir mi?..
Gerçek bir barışı, milletin de katılacağı gerçek bir birlikteliği hedef almayan, kişisel ikballere ipotekli bir anlaşma hayat bulabilir mi?
Yeni Osmanlıcı bu iktidar Türkiye’ye ancak Reyhanlı felaketleri ve büyük acıları yaşatabilir…
Suriye sınırı, Reyhanlı tam bir Yüce Divan konusudur…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder