Ne mutlu bize!
Hiçbir iktidarın hiçbir gücün adamı değiliz.
İktidarsa iktidar, cemaatse cemaat, Necdet Özel'se Necdet Özel, Kılıçdaroğlu'ysa Kılıçdaroğlu.
Birileri "kasaptaki ete soğan doğrayamaz" iken, çetelerin tehditlerine göğsümüzü açıp hukuksuzlukları biz yazdık.
Birileri mahkeme kürsülerinde titrerken, o kürsünün dibinde "bizi öldürebilirsiniz ama yenemezsiniz" dedik.
Şu genç ömrümüzde kimsenin korkaklığına, riyakarlığına, zulmüne, baskısına "eyvallah" demedik.
Bundan sonra da demeyiz...
Hani "Başım açık, saçlarımı ikiye ayırdım" diyor ya Şair İsmet Özel: "uzun yola çıkmaya hüküm giymişiz".
Bunları neden mi söylüyoruz?
Şundan...
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu bugün Bursa’da Savcı Öz’ün “tehdit edildim” sözleriyle ilgili şöyle söyledi:
“Zekeriya Öz uzun yıllar devlet hizmeti görmüş, devlete hizmet vermiş birisi. Yalan söylemesine gerek yok. Eğer ‘beni Başbakan tehdit etti, iki kişiyi gönderdi’ diyorsa büyük bir olasılıkla doğrudur. Sayın Başbakan bizi tatmin eden bir açıklama yapmadığı sürece Öz’ün açıklamalarına itibar edeceğiz.”
"Erdoğan Öz’ü tehdit etti mi", "o buluşma nasıl gerçekleşti" gibi soruları bir kenara bırakıyoruz. Kulağımıza çalınanlar var. Zira Kılıçdaroğlu'nun deyimiyle söylersek "devlete hizmet vermiş" iki hakim başka şeyler söyledi.
Gerçekler er ya da geç ortaya çıkacaktır, diyerek konumuza geliyoruz...
BU AÇIKLAMALAR DA DOĞRU MU
Meselemiz; Kılıçdaroğlu’nun Savcı Öz’ün “doğru söylediğine”, "yalan söylemeyeceğine"gerekçe olarak “Öz uzun yıllar devlet hizmeti görmüş, devlete hizmet vermiş birisi” demiş olması.
Önce basit sorular soralım:
Bir kişinin “uzun yıllar devlete hizmet vermesi”, “doğru söylemesi” anlamına gelir mi?
Kılıçdaroğlu’na soralım:
Madem öyle…
O halde "uzun yıllar devlete hizmet vermiş" Muammer Güler’in tutuklanan oğluyla ilgili “komplo yapıldı” sözünü de doğru sayıyor musunuz?
"Devlete uzun yıllar hizmet vermiş" Eskişehir Valisi'nin Ali İsmail için kullandığı ''arkadaşları dövüp suçu polisin üzerine attı" sözüne de "yalan söylemesine gerek yok" diyor musunuz?
"Devlete uzun yıllar hizmet vermiş" Hüseyin Avni Mutlu'nun Dilan'ın elindeki sirke için"molotoftu" açıklamasını da doğru kabul ediyor musunuz?
Sizden bir farkımız var.
Biz "o hizmet"i verenlerin yalanlarına çok tanık olduk.
Sorguluyoruz.
MADEM “ZEKERİYA ÖZ YALAN SÖYLEMEZ”
Bitmedi...
Madem Zekeriya Öz “uzun yıllar devlette hizmet vermiş biri” ve “yalan söylemez” ise…
O halde, siz Zekeriya Öz’ün, partinizin milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal için “terör örgütü üyesi” diyerek iddianame yazmasını da "doğru" kabul ediyorsunuz.
Madem Zekeriya Öz “yalan söylemez”…
O halde siz, cezaevinde nikah şahidi olduğunuz Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin telefonuna polis tarafından 139 adet numaranın yüklenmediğini, Çelebi’ye komplo yapılmadığını, Öz’ün Çelebi'yi suçladığı delillerin gerçek olduğunu düşünüyorsunuz.
Madem Zekeriya Öz “yalan söylemez”…
O halde siz, Danıştay Suikastı’nı tıpkı Zekeriya Öz’ün dediği gibi İlker Başbuğ’un, Yalçın Küçük’ün ve Doğu Perinçek’in “yöneticisi” olduğu “Ergenekon örgütü” tarafından işlendiğini düşünüyorsunuz.
Madem Zekeriya Öz “yalan söylemez”…
O halde siz, cenaze aracının parası gazetecilerin yardımıyla toplanan Kuddisi Okkır’ın aslında Savcı Öz’ün dediği gibi “Ergenekon’un kasası” olduğunu düşünüyorsunuz.
Madem Zekeriya Öz “yalan söylemez”…
O halde siz, Savcı Öz’ün “örgüt yöneticisi” diye gözaltına aldığı, savunmasını dahi yapamadan hayatını kaybeden İlhan Selçuk’un kendi gazetesi Cumhuriyet’e bomba ve molotof attırdığını düşünüyorsunuz.
Madem Zekeriya Öz “yalan söylemez”…
O halde siz, Türkan Saylan’ın kurucusu olduğu ÇYDD’den burs alan genç kızların “teğmenlere pazarlandığını” düşünüyorsunuz.
Madem Zekeriya Öz “yalan söylemez”…
O halde siz, gazetecilerin aslında “gazetecilik faaliyetlerinden tutuklanmadığını” düşünüyor, “açıklanamayan deliller olabileceğini” söylüyorsunuz.
Madem Zekeriya Öz "yalan söylemez"...
O halde sizi defalarca televizyonunda ağırlayan Tuncay Özkan'ın Kanaltürk'te "müebbetlik terör faaliyeti" yaptığına inanıyorsunuz.
LÜTFEN SÖYLEYİN…
Sayfalarca örnek verebiliriz.
Ne lazım.
Sadece iktidar olabilmek adına Hrant Dink'in katledilmesini izleyen, insanların telefonlarını yasadışı dinleyen, yatak odalarına kamera yerleştiren bir çeteye göz kırpmak, Cumhuriyet'in kurucu partisine yakışır mı?
Hem yolsuzluğa hem de devletin içindeki çeteye aynı cümlede "hayır" demek çok mu zor?
Hem iktidara hem de okyanus ötesinden emir alan cemaat memurlarına aynı anda karşı çıkmak çok mu imkansız?
Ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu bunları bilmiyor mu?
Savunduğu, sahip çıktığı savcının bu ülkenin son 6 yılında hukuku nasıl katlettiğini bilmiyor mu?
Bilmiyor mu “yalan söylemez” dediği o savcının, yalanlarla dolu iddianameler ve delillerle yüzlerce insanın hayatını kararttığını.
Ne demek “uzun yıllar devlete hizmet vermiş” ve bu yüzden “yalan söylemesine gerek yok”.
Bu, “devlet uğruna kurşun atan da, yiyen de şereflidir” sözüne çıkmaz mı?
Eğer öyleyse…
Lütfen söyleyin Silivri'ye giden milletvekillerinize, içeridekilere "size kumpas kuruldu" demesinler.
Onlar terörist!
Çünkü "devlete hizmet etmiş" Zekeriya Öz böyle diyor!
Barış Pehlivan – Barış Terkoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder