"Barış ve Demokrasi Açılımı" dedikleri, ABD emperyalizminin açılımıydı. Bölme ve zincire vurma açılımı!
ABD açılacaktı. Irak, Suriye ve Türkiye bölünecekti.
Açılım'ı, önce Beşar Esad'ın önderliğindeki Suriye kapattı. Irak'ın Malikî yönetimi de direndi ve direniyor.
Şimdi Türkiye'de Açılım'ı kapatıyoruz.
Teslimiyet Dörtlüsünün ortak kaderi
Açılım, herkesin bildiği gibi bir ABD-İsrail planıydı.
Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Hakan Fidan, Abdullah Öcalan, bu planın başrolündeki oyunculardır. Teslimiyet Dörtlüsü!
ABD, bu Dörtlü üzerinden Türkiye'yi bölme planına teslim aldı.
Artık onlardan kurtulmanın zamanı gelmiştir. Kaderleri ortaktır.
ABD planını bozuyoruz ve oyuncularını da ortak kaderleriyle baş başa bırakıyoruz.
Kemalist Devrimi tasfiye görevlilerinin sonu
Açılım'ın maddelerine bir bir bakınız. Özeti, Türkiye'nin temelindeki devrimin kökünün kazınmasıdır. Millet bölünecek, vatan bölünecek, çağdaş toplum tasfiye edilecek, eşitlik ve özgürlüğün dayandığı zemin yıkılacak ve sonuç olarak "Kürdistan" adı altında İkinci İsrail kurulacaktı!
Teslimiyet Dörtlüsünün kelepçelendikleri plan buydu!
Bu plana Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) adını verdiler.
Tayyip Erdoğan, görevini ve rolünü açıkça ilan etti. Projenin Eşbaşkanı idi ve Diyarbakır'ı merkez yapacaktı. İkinci İsrail'in merkezi!
Ama başaramadılar, yapamayacaklar.
Bunu önümüzdeki süreçte herkes anlayacak, oraya geldik.
Millî güçlerin, ABD planını bozma girişimi
Buraya çetin mücadelelerle geldik. İnişli çıkışlı bir süreçten geçtik.
Türkiye'nin Millî Güçleri, 1999 yılından başlayarak ABD planını bozma girişiminde bulundular. Kürt meselesi, Türkiye'nin bağımsızlığı, milletin birliği, vatanın bütünlüğü, yurttaşların özgürlüğü ve eşitliği temelinde çözülecekti. Abdullah Öcalan o zaman Türkiye'nin millî çözümüne teslim olmuştu. Üzülerek "teslim olmuştu" diyoruz. Keşke katılmış olsaydı. Çünkü Mustafa Kemal'in subayları onu Türkiye'nin birliği içindeki kardeşlik çözümüne kazanmak için çalışmışlar.
Bugün İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu üyesi olan E. Jnd. Alb. Atilla Uğur, 1999 yılında ABD emperyalizmini devre dışı bırakan çözümü hayata geçiriyordu.
Ergenekon'dan tutuklanan Mustafa Kemal'in subaylarını ve astsubaylarını tek tek inceleyiniz, Türkiye'nin bölünmesine karşı direnen görevlerde bulunmaları ortak özellikleridir. Geçende Hatip Dicle, onların ABD emperyalizmine karşı mücadele ettikleri için hapse atıldıklarını belirterek çok önemli bir gerçeği dile getirdi.
Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül'ün ABD'nin savaş takvimindeki rolleri
Gladyo'nun Ergenekon tertibi aslında AKP iktidarıyla birlikte başladı. 2002 yılında ABD'nin Körfez Savaşı takvimine bağlı olarak, Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisi iktidar koltuklarına oturtuldu. Arkasından Süleymaniye'de Türk Ordusunun başına çuval geçirildi ve bölünmenin önü açıldı.
Aslında ABD Açılımı 2003 yılında başladı. Abdullah Öcalan, bu kez ABD planına teslim alındı. Kan dökerek, kardeşi kardeşe kırdırarak yeniden bölünme süreci başlatıldı. Geldiğimiz yeri herkes görüyor: Güneydoğu'da ABD himayesi altında İkinci İsrail üsleri kuruluyor. Irak'ın kuzeyindeki ve Suriye'nin kuzeyindeki İsrail beylikleri ile Diyarbakır'ı birleştirmeyi hedefleyen süreç yürütülüyor.
Açılım'ın sonu
Ancak Açılım artık kapanıyor.
Suriye'nin kahramanca direnişi ve dünyanın bütün emperyalizm karşıtı güçlerinin dayanışması sonucu ABD bölgemizde yenilmiştir.
Artık Türküyle, Kürdüyle bütün Türk milletinin açılımı başlıyor.
Kürt sorununu ABD'nin ve işbirlikçilerinin denetiminden kurtaracağız. Öncelikli mesele budur.
Türkiye üzerindeki kelepçeyi kırıyoruz.
Ermeni meselesini çözdüğümüz gibi Kürt meselesini de çözeceğiz.
Tek millette özgürleşir ve eşitleniriz
Türk de biziz Kürt de biziz. Hepimiz Türk milletiyiz.
Tek millet olmak, bizi köleleştirmez, tam tersine özgürleşmenin biricik yoludur.
Türk milleti, bir etnik grup değildir. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran halkın çağdaşlaşması, özgürleşmesi sürecinin tarihsel adıdır. Biz, iki yüzyıldır Türkiye topraklarında devrimle millet olmak sürecini yaşıyoruz. Gündemimiz, emperyalizmden ve Ortaçağ ilişkilerinden kurtulmaktır.
Ancak birleşerek emperyalizmden ve Ortaçağ karanlığından kurtulabiliriz. Yurttaşlar olarak eşitlenir ve özgürleşiriz.
Bölünmek ve ayrılmak ise, bize köleliği ve yoksulluğu dayatıyor.
Dünya ve bölge koşullarını ve dengelerini biz belirleyemeyiz. Çözümü bu koşullarda üretmek durumundayız. Hayatın önümüze koyduğu özgürleşme seçeneği, ayrılmaktan değil birleşmekten geçiyor.
Ayıran değil birleştiren sınırlar
Bölge ülkelerinin sınırlarıyla oynamak, ABD'nin ve İsrail'in çözümüydü. Bölgede bölünme de tıpkı tek tek ülkelerdeki bölünmeler gibi köleleşme yoludur.
İran'daki ve Suriye'deki Türkleri, Türkiye Türkleri ile birleştiren projelerin hangi kanlı maceraları ve kardeş kavgalarını getireceğini kuşkusuz herkes görebilir. Bunun gibi, bölge Kürtlerini aynı devlette toplama projesinin de bir Amerikan-İsrail yapımı olduğu ortadadır.
Var olan sınırları korumak biricik kardeşlik siyasetidir. Ancak bu sınırlar, ayıran değil birleştiren sınırlar olmalıdır. Bunun yolu da Batı Asya Birliği'dir.
Beş Ülke Beş Deniz'i birleştirerek özgürleşmek ve zenginleşmek
Yalnız ülke boyutunda değil, bölge boyutunda birleşme, biricik özgürleşme ve zenginleşme yoludur.
ABD emperyalizminden kurtulma gereği, Türkiye, Suriye, Irak, İran ve Azerbaycan'ı birleşmeye yöneltiyor. Bu kaçınılmazdır. Hatta Lübnan, Ürdün ve Mısır da bu Birliğin olası paydaşlarıdır.
İşçi Partisi olarak, "Beş Ülke Beş Deniz" adını verdik bu hedefe.
Karadeniz, Ege, Akdeniz, Hazar, Umman Denizlerini birleştiren birlik, yalnız bölge barışının değil, dünya barışının da anahtarı ve güvencesidir.
İşçi Partisi, Ermeni sorununun çözümüne önderlik ettiği gibi Kürt sorununun çözümüne de önderlik edecektir.
Türkiye halkının, milletimizin birleştirilmesi ve özgürleştirilmesi, vatanımızın bütünleştirilmesi ve Beş Ülke Beş Deniz'in birleştirilmesi için tarihsel görev başlamıştır.
Bütün halkımızı birleşme ve özgürleşme mücadelesine çağırıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder