14 Kas 2011

GDO’lu sızıntı


Cumhuriyet 14.11.2011
Genetiği değiştirilmiş ürünler Wikileaks’te
Haber Merkezi - ABDnin Türkiyenin de içlerinde bulunduğu birçok ülke üzerinde GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) ihracatının zarar görmemesi için, genetiği ile oynanmış gıdaların zararlı olmadığı yönünde lobi faaliyetleri yürüttüğü ortaya çıktı. Haber sitesi Bianet, ABDli diplomatların yazışmalarını yayımlayan WikiLeaks belgelerini inceleyerek ABDnin Türkiye ve diğer ülkelerde yürüttüğü GDO sağlığa zararlı değildir politikasını gözler önüne serdi.
2005 yılı Şubat ayında ABD Büyükelçisi Eric Edelman’ın Ankara’dan kaleme aldığı belgede ABD’nin Tarımsal Bioteknoloji Danışmanı Madelyn Spirnak’ın Türkiye hükümeti yetkilileriyle yaptığı “bilinçlendirme”görüşmeleri anlatılıyor. Belgede, TÜBİTAK’ın“Bilim ve Teknik” dergisinde tarımsal bioteknolojinin faydaları konusunda bir makale yayımlama olasılıkları hakkında konuşulduğunun altı çiziliyor.
Türkiye’ye 2004’te 600 milyon dolar değerinde mısır, soya fasulyesi, soya küspesi, bitkisel yağ ve pamuk sattıklarını belirten ABD’li yetkililer, bu ürünlerin büyük bir kısmının genetiğiyle oynanmış ürünlerden oluştuğunu vurgulanıyor.
Cumhuriyet 02.01.2012

GDOların Zaman Yolculuğu

Birleşmiş Milletler Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), dünyada 1 milyar insanın aç olduğunu açıklamakta.
Dünyanın yeterli beslenemeyen ülkelerinin başında Hindistan, Çin, Kongo Cumhuriyeti, Endonezya, Pakistan, Bangladeş ve Etiyopya geliyor.
Bugün dünyanın özellikle de geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerinin en büyük sorunu“aşırı doğurganlık” sonucu oluşan nüfus artışıdır.
Yıllardır süregelen aşırı nüfus artışı, sağlıksızlığın, eğitimsizliğin, işsizliğin, yoksulluğun ve açlığın da “kapılarını” ardına kadar açmış durumdadır.
Aşırı doğurganlığın getirdiği “insan enflasyonu” sonucu oluşan “tüketim” doğal dengeleri de bozmuş, iklim değişikliğine ortam hazırlamıştır.
Uzmanlar, önümüzdeki 20 yıl içinde yüzde 50 oranında artacağı kaçınılmaz görünen gıda gereksinimini karşılamanın olanaksız olduğunu açıklamakta ve gıda ürünlerinde GDO’lar (genetiği değiştirilmiş organizmalar) aracılığıyla verimin yüzde 40’lara kadar artmasının gerektiğini vurgulamakta.
Dünya Doğal Yaşamı Koruma Vakfı (WWF) Yaşayan Gezegen 2010 Yılı Raporu’nda dünyayı yakın gelecekte bekleyen tehlikelere karşı uyarmaktadır.
“(…). Giderek artan dünya nüfusunun gereksinimlerini karşılamak başta olmak üzere, önümüzde pek çok zorluk bulunmaktadır. Bu zorluklar; kalkınma ile doğal kaynaklara yönelik sürekli talep artışı arasındaki bağlantının koparılmasının önemini vurgular. En basit ifadeyle, daha az kaynaktan şimdiki kadar, hatta daha fazlasını elde etmek için yeni yollar bulmak zorundayız. Dünyanın kaynaklarını, kendilerini yenileme hızından daha hızlı tüketmeyi sürdürmek, bağlı olduğumuz sistemleri yok etmektir. Artık kaynakları, doğanın koşullarına ve sınırlarına göre yönetmek zorundayız.(…)”
GDO’lar insanın ve insanlığın geleceğini yakından ilgilendirmektedir.
Verimlerini arttırmak için genleriyle oynanan ürünlerin, insan vücudunda özümsendikten sonra, gerek o insana, gerekse o insandan üreyen kuşaklara da neler aktaracağı bilinmemektedir.
GDO’ların yalnızca gıda sektöründeki ürünleri değil, bu ürünler dışında, insanı da kapsayan başka canlıları da etkileyebileceği konusu günümüzde sürekli tartışılmaktadır.
GDO’ların çevresel etkilerini kısa dönemde tam olarak belirleyebilmenin ve denetleyebilmenin olanaksız olduğu aktarılmaktadır. Bu nedenlerle de organizmaların içinde bulundukları çok yönlü etkileşimin göz ardı edilmesinin, insan ve toplum hayatını “dönüşü olmayan” sürece sokabileceği kanısı giderek yaygınlaşmakta.
Aralarında bilimkurgu romanlarının ünlü ismiIsaac Asimov’un da yer aldığı çevreciler, GDO uygulamalarından huzursuz olduklarını ifade ederek şu gelişmelere işaret etmektedirler:
• Çeşitli devletlerin denetimindeki bilimciler gen aktarımı yoluyla şimdiye dek yeryüzünde ilk kez meydana gelen yüzlerce yaratık meydana getirmişlerdir. Dolayısıyla istenmeden de olsa, insan türünü yok edecek bir mikroorganizma ya da bir türün yaratılmasına yol açılabilir.
• Günümüzde genetik mühendisliği, özellikle biyoteknoloji üniversitelerden özel şirketlere geçmiş ve bunlar büyük maddi kazanç getirecek başka çalışmalara yönelmiş durumda bulunmaktadırlar.
• (…), hayvanlar âlemi çokuluslu şirketler ile eczacılık ve biyoteknoloji şirketlerinin eline bırakılmıştır. Günümüzde biyoteknoloji alanında binlerce şirket bulunmaktadır.
GDO’lar evrende insanoğlunun içindeki “bir kara kutuda” dolaşmaktadır. “Zaman yolculuğuna çıkan” GDO’lar, 21. yüzyılın 2012 yılına ulaşmış durumda.
Bu “kara kutu” günü geldiğinde açılacaktır. Kutunun içinden ne çıkacağı da ancak kutu açıldığı zaman belli olacak.(02.01.2012 Yılmaz Sipal)

Hiç yorum yok: