20 Şub 2012

Devletin Yarattığı Kaos


Cumhuriyet 16.02.2012
HAYAL ve GERÇEK
Kürşat Başar


Olup bitenlere herkes kendine göre bir yorum yapıyor. Ama önemli olan bu yorumlar değil.
Önemli olan, bir devletin güvenlik kurumlarıyla ilgili herkesin kafasının karışmış olması.
Silahlı kuvvetler, Emniyet, istihbarat örgütü...
Ve daha da önemlisi yargı...
Ülkenin silahlı kuvvetleri, en üst düzeyiyle, terör örgütü olarak yargılanıyor.
Terör örgütüyle yaptığı mücadelede, onun söylediklerinden çok terör örgütünün söylediklerine itibar edilir hale gelmiş.
Hatta kendi askerlerine kendisi tuzak kurmuş diye düşünenler de az değil.

Milli İstihbarat Teşkilatı, terör örgütüyle ortak olmak, onların operasyonlarını yönetmek, şehitler verdiğimiz operasyonlara bilerek sesini çıkartmamakla suçlanıyor.
Emniyet müdürlüğü bir cemaatin yönetimine geçmekle itham ediliyor. Bunu hem kendi örgütlerinden insanlar kitap haline getiriyor hem de birçok insan yazıyor, konuşuyor.
Adaletin sarsılmaz terazisi diye bir söz vardı, artık o da tarih oldu.
Bırakın muhalifleri, hükümet bile kendi yargısını beğenmez hale geldi.
Gerçekten çok garip bir dönem yaşıyoruz.
Kimsenin bir anlam veremediği tutuklamalar karşısında bile “Yargıya müdahale edemeyiz, yargı bağımsız”diyenler birdenbire yargının yetkilerini fazla aştığına karar verdi.
Özel yetkili mahkemelerin, savcıların çok gerekli olduğunu düşünen hükümet yanlıları birdenbire, bu yetkilerin kötüye kullanıldığını yazmaya başladı.

İki emniyet müdürüyle bir savcının görevden alınması herhalde durum ne olursa olsun yargının bağımsız olmadığının, yürütmenin emrinde olduğunun gayet açık bir kanıtı.
Bu durumda ister bir tarafa ister öteki tarafa hak verin, ister bu işlerle ilgili komplo teorileri kurun, ne derseniz deyin, sonuçta yargı üzerinde hükümetin açık bir yaptırımı olduğu ortada.
Bir ülkede, asker, polis, istihbarat ve yargı üzerine bu kadar şaibe ortaya çıkmışsa durum gerçekten vahim demektir.
Hem de polis, istihbarat ve yargının futboldan KCK’ye, ihale yolsuzluklarından orduya her alanda dev operasyonlara imza attığı bir dönemde...
Üstelik bu kadar şaibe ve tartışma ayyuka çıkmışken hâlâ doğru dürüst bir açıklama da gelmiyor.
O zaman insan ister istemez soruyor, her türlü yolu zorlayarak durumu kurtarmaya çalışmanın, bir açıklama bile yapamamanın nedeni ne olabilir?
Kendisiyle ilgili ilgisiz her konuda sabahtan akşama konuşan bir hükümetin, bu kadar ciddi bir konuda net bir açıklama yapmamasının arkasında ne vardır?

Hiç yorum yok: